Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Libya’da yaşamını yitirdikten sonra Manisa’da toprağa verilen MİT görevlisinin cenazesiyle ilgili haberler nedeniyle tutuklu yargılanan ve yarın (24 Haziran) hakim karşısına çıkacak altı gazeteci için bir açıklama yayınladı.
Gazeteciliğin suç olmadığını, topluma gözdağı vermek için gazetecilerin tutuklandığı ifade eden TGC açıklamasında şunları kaydetti:
“Halkın demokratik toplumda tartışma ortamına katkı sağlayan her konuda doğru, güvenilir bilgiye erişim hakkı vardır. Demokrasinin yeşermesi için haberin özgürce dolaşabildiği bir ülke olması gereken Türkiye, korku ikliminde yaşamayı hak etmiyor.
“Türkiye maalesef hala cezaevlerinde en fazla tutuklu gazeteci bulunan ülkeler arasında yer alıyor. Hak ihlallerini dile getiren gazeteciler halkı bilgilendirdikleri için tutuklanıyor, gazeteci Saygı Öztürk bir haberi nedeniyle İçişleri Bakanı Soylu tarafından tehdit ediliyor. Baro başkanları hak taleplerini dile getirmek için yürüyüş yapamıyor, Ankara’ya girmeleri engelleniyor. Adil yargılanmak için avukatlar cezaevlerinde açlık grevi yapıyor. İktidarın hoşuna gitmeyen haber yapan gazetelere rekor cezalar veriliyor.
“Bu karanlık tabloda 3.5 aydır ‘MİT Kanunu’na Muhalefet’ iddiasıyla Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve haklarında 8 yıldan 17 yıla kadar hapis cezası istenen altı gazeteci, ilk kez 24 Haziran 2020 Çarşamba günü Çağlayan’daki İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak.
“Ne yazık ki, yıllardır toplumu susturmak için gazeteciden suçlu yaratılmaya çalışılıyor. Gazetecilik suç değildir. Halkın bilmesi istenmeyen her haberin terör ya da casusluk faaliyeti olarak gösterilmeye çalışılmasından artık vazgeçilmesini istiyoruz.
“Halkın haber alma, gerçekleri öğrenme ve bilgilenme hakkını engellemek için gazetecileri tutuklamanın basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne, Anayasaya aykırı olduğunu tekrar hatırlatıyoruz. Ülkede demokrasinin yeşermesi ve barışın sağlanabilmesi için cezaevinde bulunan 84 gazetecinin bir an önce serbest bırakılması gereğine inanıyoruz. İktidarı bir kez daha Anayasa’ya, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne saygılı olmaya, halkın haber alma hakkını engellememeye davet ediyoruz.”
Ne olmuştu?Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu İstanbul’daki evinden, Hülya Kılınç Manisa’daki evinden 4 Mart sabaha karşı gözaltına alındı. Kılınç İstanbul’a getirildi. Terkoğlu ve Kılınç, aynı gün İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklandı. 5 Mart’ta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Odatv’ye erişim engeli getirildiğini açıkladı. 5 Mart'ta aynı soruşturma çerçevesinde ifadeye çağrılan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan da 6 Mart’ta tutuklandı. Aynı gün Yeni Yaşam gazetesi genel yayın yönetmeni Ferhat Çelik ve yazı işleri müdürü Aydın Keser aynı soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle sevk edildikleri mahkemece serbest bırakıldı. 7 Mart Cumartesi Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, savcılık ifadesinin ardından tutuklanma talebiyle sevk edildiği mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Savcılığın itirazı üstüne Ferhat Çelik, Aydın Keser ve Murat Ağırel, 8 Mart'ta çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklandı. Tutuklu gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, Aydın Keser, Murat Ağırel ile yurtdışında bulunan gazeteci Erk Acarer ve CHP Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi E.E. hakkında 24 Nisan’da iddianame hazırlandı. Yurtdışında bulunan Erk Acarer hakkında yakalama kararı çıkartılırken, tutuklu gazetecilerin tutukluluğa itiraz duruşmasının avukatlarına haber verilmeden görüldüğü ortaya çıktı. |
(HA)