Başbakanlık, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 2004’te yapılan MGK toplantısına ve Gülen Cemaati’ne yönelik fişlemelere ilişkin haberler nedeniyle Taraf gazetesi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Neşe Düzel, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarını vesayetçi askerlere benzetti ve “AKP halkla değil, paşalarla ‘aynı baskıcı yollardan yürüyüp, aynı tehditkâr yağmurlarda’ kirleniyorlar. Siz, askerî vesayetin paşalarının yürüdüğü yollardan yürümeye devam edin” dedi.
Suç duyurusu TMK 10. maddeyle yetkili savcılığa yapıldı
Taraf’tan Adnan Keskin’in haberine göre, MGK ve MİT’in suç duyuruları basın suçlarına bakan savcılığa değil, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. Madde’yle yetkili Ankara Başsavcıvekilliği’ne verildi.
Başbakanlık’tan yapılan suç duyurusu ise Ankara Basın Savcılığı’na yapıldı.
TMK 10. Madde’yle Yetkili Ankara Başsavcıvekilliği, MGK ve MİT’in suç duyurularını işleme koydu. Ancak Ankara Başsavcıvekilliği önceki uygulamalardan da hareketle gazetenin basıldığı yer olması nedeniyle bu iki suç duyurusu hakkında yetkisizlik kararı verdi. Dün akşam saatlerinde bu suç duyurularının İstanbul’daki TMK ile yetkili savcılığa gönderilmesine karar verildi.
Taraf gazetesi suç duyurusunun Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) hangi maddelerine dayanarak yapıldığıyla ilgili bilgi alamadığı bilgisine yer verdi.
Düzel: Askeri vesayet paşalarıyla aynı yoldasınız
Taraf’ın Genel Yayın Yönetmeni Düzel, bugün gazetenin ilk sayfasında yer alan yazısında gelişmelerle ilişkili olarak AKP’yi şu sözlerle eleştirdi:
“Başbakanlık, Milli Güvenlik Kurulu ve MİT, hep birlikte Taraf için suç duyurusunda bulunmuş. Belediye Bandosu ile İtfaiye Teşkilatı eksik kalmış bu “suç duyurusu” kampanyasında. Onlardan da birer imza alsaydınız bari.
“Gerçekler sizi nasıl korkutuyorsa... Öyle tek bir suç duyurusu bile yetmiyor artık size. Özel Yetkili Mahkemelere, ‘Bunları susturun, bunları hapse atın’ diye hep birlikte koşuyorsunuz.
“Halkınızdan gizlemeye çalıştığınız gerçekler olması ne kadar korkutucu. Öyle değil mi? Gerçekler ortaya çıkacak diye ödünüz patlıyor.
“Bir iktidar, yaptıklarını halkından gizlemek için baskılara, tehditlere, çarpıtmalara başlamışsa, onun için yolun sonu görünmüş demektir. Bir daha iflah olmaz artık. Çünkü halk, o iktidarı sorgulamaya koyulur ve sonunda herkes, iktidarın, ‘gizlemeye çalıştığı asıl yüzünü’ görür.
“Biz bu macerayı daha önce de yaşadık. Şimdi aynen taklit ettiğiniz askerî vesayet de zamanında Taraf ’ı susturabilmek için aynı yöntemleri denedi. İftiralar attılar, gerçekleri çarpıttılar, yalan söylediler, tehdit ettiler ama sonuç değişmedi. Halk sonunda gerçeği gördü.
“Bana sorarsanız... Askerî vesayet için bitişe giden süreç, yalanlarla ve tehditlerle Taraf ’ı susturmaya çalışmasıyla başlamıştı. Bu iktidar da şimdi aynı yoldan yürüyor. Gerçekleri gizledikleri... Dost göründüklerini sattıkları... İnsanları fişledikleri... Vatandaşlarına karşı suç işledikleri, birer birer ortaya çıktıkça daha fazla tehditkâr ve baskıcı olmaya çabalıyorlar.
“Hâlâ anlamamışlar... Bu gazete bunlardan korkmaz, biz alışkınız. Hapishaneyse tehdidiniz... Biz oraya girer, oradan dürüst ve onurlu insanlar olarak çıkarız. Ama siz oraya girerseniz nasıl çıkarsınız?
“Bu iktidar ve başbakanı, bir şarkıyı çok seviyorlar biliyorsunuz... ‘Aynı yollardan yürüdük, aynı yağmurlarda ıslandık’ gibi bir şarkı... Eskiden bu şarkıyı ‘halkla’ birlikte yürüdüklerini vurgulamak için söylerlerdi.
“Şimdi anlaşılıyor ki, halkla değil, paşalarla “aynı baskıcı yollardan yürüyüp, aynı tehditkâr yağmurlarda” kirleniyorlar. Siz, askerî vesayetin paşalarının yürüdüğü yollardan yürümeye devam edin.”
MGK belgeleri önceden de yayınlandı
Radikal gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, geçmişte kendisinin de MGK belgelerini haberleştirdiğini ve ceza almadığını yazmıştı.
Zeyrek dava sürecini şöyle anlatmıştı:
“2003’te dönemin Bağcılar Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, MGK’nın ‘çok gizli’ damgası taşıyan ve Türkiye’nin hangi psikolojik harp yöntemleriyle yönetildiğini gösteren yönetmeliğini yayımladığımızda, dönemin Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Sorumlu Yazıişleri Müdürü Hasan Çakalkurt ve yargı muhabiri Adnan Keskin’le birlikte hakkımda MGK Belgesi’ni yayımlamaktan soruşturma başlatmıştı.
“Hakkımızda ‘gizli belge’ yayımlamaktan 3 yıldan 10 yıla kadar hapis istenen TCK 132/2 ve cezanın alt sınırını 3 yıldan 5 yıla çıkartan TCK 136/1 maddelerinden dava açılmıştı. MGK Genel Sekreterliği suç duyurusunda bulunmuştu.
“Soruşturma sırasında iki ayrı örnek dava bulduk. Biri, bir meslektaşımızın ‘gizlilik’ dereceli bir belgeyi yayımladığı için yargılandığı bir davaydı. Mahkeme bu belgenin aslını devletin ilgili biriminden istemiş, ancak belge ‘gizli’ olduğundan gönderilmemişti.
“Suç kanıtının ıslak imzalı orijinali mahkemede olmayınca da mahkeme suçlamayı ‘gizliliği iddia edilen belge yayımlamak’ olarak değiştirmişti.
“İkinci örnek davada ise bir meslektaşımız, ‘gizli’ bir belgeyi yayımladığı için yargılanmıştı. Bu kez belgenin ıslak imzalı hali mahkemeye gönderilmişti. Mahkeme de davanın düşmesine karar vermişti.
“Bu iki örnek kararı da sununca, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı hakkımızda soruşturmaya yer olmadığına karar verdi. Çünkü biz haberi yayımladıktan sonra o ünlü ‘gizli’ yönetmelik gizli olmaktan çıkmış, hükümet de söz konusu yönetmeliği değiştirmişti.
“Gizli belge için yargılanan ve mahkûm olan meslektaşlarımız da yok değil. 90’ların sonunda Milliyet’ten bir meslektaşımız, bir MGK raporunu aynen yayımladığı için yargılandı ve dört yıl ceza aldı. Yargıtay, yapılan işi ‘gazetecilik’ faaliyeti kapsamında değerlendirdi ve yerel mahkeme kararını bozdu.” (EKN)