Silvan'da 13 askerin hayatını kaybetmesinin ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP Genel Merkezi'nin iletişim sistemi üzerinden yazılı bir açıklama yayınladı.
"Barışın dilini kullanmak boynumuzun borcu" diyen Tanrıkulu'nun mesajı, gönderildikten 20 dakika sonra, genel merkez tarafından yayından kaldırıldı.
Radikal gazetesinin haberine göre, "Kısa süre önce bu mailden Sezgin Tanrıkulu adına yollanan mail iptal edilmiştir. Lütfen dikkate almayın" mesajı gönderildi.
Mesajının kimler tarafından ve neden kaldırıldığını bilmediğini söyleyen Tanrıkulu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile konu hakkında görüşeceğini söyledi.
Tanrıkulu'nun kaldırılan mesajı
"Bugünler tüm toplum için yas günleri.
Çatışmayla iç içe yaşadığımız neredeyse 30. yıla giriyoruz. Ancak, çatışmalarda ölenlerin çoğu, 30 yaşını görmedi bile.
Sadece çatışmayı görerek büyüyen, çatışmaktan başka bir alternatifi hayaline dahi getiremeyen, ancak neden çatışıldığını da bilemeyen, çatışmaya sürükleyen sebeplerden habersiz nesiller yetiştiriyoruz. Gelecek kuşaklara mirasımız bu olmamalı.
Yakıp yıkmak ve öldürmekle, çeyrek yüzyılı aşkın zaman geçirdik ve bunun çözüm olmadığını gördük.
Olsaydı, bugün 50 bine vardığı belgelenen can kaybı yaşanmazdı.
Bir 30 yıl daha mı?
Bir 30 yıl daha böyle geçebilir.
Bu 50 bin kişi bugün aramızda olsaydı, bugün Türkiye çok farklı bir yer olabilirdi. Onları yitirmeseydik, çok daha farklı bir noktada olabilirdik. Gençlerimizi, geleceğimizi yitirdik, yitirmekteyiz.
O nedenle, şimdi barışın dilini konuşmak mecburiyetindeyiz.
Bu, boynumuzun borcudur.
Son olaylarla beraber, birden Türkiye'nin dört bir yanında, savaş ortamı içine düşüverdik. Savaşın diliyle konuşmaya başladık.
Savaşın, uçurumun kenarında yaşamamalıyız. Bu oyun, her kimin oyunuysa, bozmalıyız.
Barışın dilini konuşarak, bunu yapabiliriz.
Savaşın sonunu sadece ölüler görür derler. Biz, yaşama şansına sahip olanlar her nefeste, nasıl bir barışı inşa edebileceğimizi düşünmeliyiz. Bu konu da kamuoyunda çokça konuşuluyor. Konuşanlar da, çeşitli yorumlar yapıp, sonra kendi hayatlarına dönüyor. Şimdi de, birçok siyasetçi bu konuda, sert açıklamalar yapıp sonra yaşamlarına aynen devam edecek.
Oysa bu yıkımın kurbanlarını geri getirmeye imkân yok, yakınlarının yaşamı da sonsuza kadar değişiyor. Kimse, insan hayatını siyasetin malzemesi yapmamalı. Yaparsa da, bugün kazanacağı göreceli zafer, yarın onurunu zedeleyen bir leke olacaktır. ... İnsan üzerinden yeni bir dille, yeni bir yaklaşımla, yeni bir siyasi dil oluşturmak zorundayız ki, çatışarak değil, zıtlaşarak değil, kutuplaşarak değil; ortaklaşarak, toplumsal bir mutabakat sağlayarak, çatışmaya karşılık askeri değil, politik bir yol açabilelim.
Çözüm için yapılacaklar üzerine Türkiye çapında birçok fikir üretilmiştir, çaresiz değiliz. Yeni anayasa süreci de bize çözümün temelini atmak için altın bir fırsat sunuyor.
Barışa, ancak yaşamı, insanı, hayatı yücelterek ulaşabiliriz, onu hak edebiliriz." (EKN)