Uzun zamandır kanser tedavisi gören Sultan Seçik hayatını kaybetti.
Sosyalist Demokrasi Partisi MYK üyesi ve Sosyalist Demokrasi, Gelecek Gazetesi yazarı olan Sultan Seçik son olarak Devrimci Karargah operasyonu ile tutuklanmıştı.
Seçik, gözaltında işkence görmüş ve uzun yıllar gözaltında işkence ve cinsel şiddete karşı mücadele etmişti.
2001 yılında Sultan Seçik, "Gözaltında cinsel taciz ve tecavüze hayır" Kurultayı'nda uğradığı tecavüzü anlatmış, bu yüzden diğer 15 kişiyle birlikte yargılanmıştı.
Seçik, Yıldırım Türker'e işkencecisiyle ilgili 2012 yılında şu mektubu yollamıştı.
Sultan Seçik, bugün saat 12:00'da Gazi'de yapılacak törenle uğurlanacak.
bianet'e yazmıştı
Sultan Seçik, Devricmci Karargah Davası ile ilgili bianet’e yazdığı yazıda şöyle demişti:
“Bir sosyalist, bir Alevi kökenli, bir Kürt/Zaza, bir Dersim '38 sürgünü, bir kadın olarak bir kez daha not düşüyorum tarihe. Dün nasıl yapmadıklarımı kabul ettirmek için işkence ile suç yaratmasını kabul etmediysem devletin, bugün de, bir kez daha kabul etmeyeceğim işkencesiz metotlarla, kriminalize ederek oluşturulan ve kargaların bile gülmekten çenesinin ağrıdığı yalanları.
"Anlıyorum ki değişmiş yöntemi egemenlerin. İtirazlarımızla, ödedikleri tazminatlarla yeni metotlara yönelmişler. Şimdi gerekmiyor onlara işkence tezgahları. Ne de olsa var ellerinde 'Son Tezgah' diye adlandırdıkları yalan bombardımanları.
"Oh ne ala... Önce suçu yarat. Sonra delilleri inşa et. Daha sonra suçlayacağın kişileri seç. En sonunda da mahkum et. Kendimi bir masal kahramanı gibi görüyorum nedense. Hansel ve Gratel masalındaki gibi, 4 gün boyunca İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde; elimde Elif Şafak'ın 'Baba ve Piç' romanı, uzanıp fiber kaplamalı nezarethane yatağıma, arada bir sigaramı tellendirdiğim, sorgusuz sualsiz bekletilirken anlamıştım zaten, masalın, pardon gözaltının, sonunda kaynar kazanlara atıp pişirme hazırlığında olduklarını.
"Takke düştü kel göründü dedikleri gibi; gözaltı sonrasında bir de ne göreyim, SDP'li olmaktan da yaptıklarımdan da yargılayamayınca beni, olmuşuz 'Devrimci Karargah', olmuşuz 'Ergenekoncu', olmuşuz 'Hanefi Avcı'nın suç ortakları' ve bu da yetmemiş ki, biraz PKK, biraz KCK, biraz da telefon tapesi ve malumunuz 'gizli sanık' sosu koyunca kazana, ne diyeyim 'pes' demekten başka. Tanıdık geliyor değil mi? Tıpkı bir zamanlar habire 'işkence var' diye ortalığa çıkanlar gibi, şimdilerde de 'olmayan suçları varmış gibi yaratıyorlar' diyenleri duyuyoruz. Zaman değişti, yöntemler de değişti...
"Hatırlatmakta fayda var yine de, yalanlara suskun kalmamaktaki inadım hâlâ değişmedi. Kadınım. Sosyalistim. Öğrenmekteyim daha hayatı. Ve soruyorum kendime, gerçekten her işte bir hayır var mı?” (NV)