Görsel: yasamiçingida.com
Uluslararası Af Örgütü ve Halkın Aşı Birliği, yoksul ülkelerin aşıya ulaşamamasına ilişkin yaptığı açıklamada, sorunlara dikkat çekti, raporlar üzerinden eşitlik hakkına değindi.
Halkın Aşı Birliği’nin (People’s Vaccine Alliance) yaptığı yeni ankete göre, G7 ülkelerinde halkın anlamlı bir çoğunluğu, devletlerin ilaç şirketlerinin aşı formüllerini ve teknolojilerini paylaşmalarını sağlaması gerektiğini düşünüyor.
Kamuoyunun kanaatine göre, ilaç şirketlerinin aşı geliştirme çalışmaları adil bir şekilde tazmin edilmeli ancak şirketlerin aşılar üzerinde tekel oluşturması engellenmeli.
Anket sonuçları, Hindistan’daki ölüm oranları hızla artarken G7 ülkelerinin Dışişleri ve Kalkınma Bakanları’nın Londra’da iki yıldır ilk kez yüz yüze gerçekleştireceği toplantı ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Genel Kurulu’nun gerçekleştireceği çevrimiçi toplantı öncesinde açıklandı.
Halkın Aşı Birliği’nin analizine göre, G7 ülkelerinde halkın ortalama yüzde 70’i, devletin aşılarla ilgili teknik bilgilerin paylaşılmasını sağlamasını istiyor.
Devlet müdahalesine desteğin en yüksek olduğu ülke, katılımcıların yüzde 82’sinin olumlu yanıt verdiği İtalya. Onu yüzde 76 ile Kanada takip ediyor.
Birleşik Krallık’ta farklı kesimler aynı görüşte birleşti
Birleşik Krallık’ta Başbakan Boris Johnson’ın ülkenin başarılı aşılama çalışmalarını “açgözlülük ve kapitalizm”le açıklamasına rağmen katılımcıların yüzde 74’ü devletin büyük ilaç şirketlerinin tekelini engellemesini istiyor.
Farklı siyasi görüşten kişilerin müdahaleyi desteklediğini gösteren anket sonuçlarına göre Muhafazakar seçmenin yüzde 73’ü, emek yanlısı seçmenin yüzde 83’ü, Liberal Demokratların yüzde 79’u; ayrıca AB referandumunda Birleşik Krallık AB’de kalmalı diyenlerin yüzde 83’ü ve çıkmalı diyenlerin yüzde 72’si devletin müdahale etmesi gerektiğini belirtiyor.
Devlet Başkanı Joe Biden’ın aşılarla ilgili teknik bilgilerin paylaşımı konusunda “umut ve beklentileri”ni ifade ettiği ABD’de 2020’de Biden’a oy verenlerin yüzde 89’u ve Trump’a oy verenlerin yüzde 65’i dâhil olmak üzere halkın yüzde 69’u devletin müdahalesini destekliyor. Japonya’da halkın yüzde 58’i benzer bir uygulama istiyor.
AB üye devletlerinde de öneriye güçlü bir destek var. Almanya’da destek oranı yüzde 70, Fransa’da ise yüzde 63 olarak açıklandı.
“Bu aşılar küresel kamu malıdır”
Global Justice Now Kampanyalar ve Politikalar Kıdemli Direktörü Heidi Chow şunları söyledi: “Halk, büyük ilaç şirketlerinin büyük ölçüde halkın parasıyla geliştirilen aşılar üzerinde tekel kurmasını istemiyor. Bu aşılar küresel kamu malıdır ve her yerde herkes için mevcut olmalıdır.”
Aşılarla ilgili teknik bilgilerin paylaşılmasına yönelik yaygın desteğe rağmen G7 devletleri COVID-19 aşıları üzerindeki ilaç şirketi tekellerini desteklemeyi sürdürdü.
Teklifin kabulünü kimler engelliyor?
Hindistan ve Güney Afrika’nın öncülük ettiği 100’den fazla ülke DTÖ’de COVID-19 aşıları üzerindeki Fikri Mülkiyet Haklarına ilişkin geçici bir feragat anlaşması teklifini destekledi. Ancak ABD, Birleşik Krallık, Japonya ve Kanada’nın da aralarında bulunduğu ülkeler ile AB teklifin kabul edilmesini engelledi.
Biden yönetimi, ABD’nin feragat teklifine itirazını yeniden değerlendireceklerini doğruladı.
İlaç şirketleri halen aşıyla ilgili teknik bilgilerini dünyayla paylaşmayı reddediyor. Başarılı bir aşı üreten hiçbir ilaç şirketi bugüne kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün aşı ve tedavi şemalarının paylaşımını kolaylaştırmak için kurduğu COVID-19 Teknoloji Erişim Havuzu’na (C-TAP) katılmadı.
G7 toplantısına nasıl hazırlanılıyor?
Birleşik Krallık, G7 dönem başkanı olarak bu hafta, bakanların görüşmesi için bir Pandemi Hazırlık Planı sundu. Ancak plan, tekeller ve fikri mülkiyet sorunlarını görmezden geliyor. Pfizer gibi ilaç şirketleri planın hazırlık ekibinde yer alırken, gelişmekte olan ülkelerin hükümetleri ve aşı üreticileri bu ekibe davet edilmedi.
Uluslararası Af Örgütü Ekonomik ve Sosyal Adalet Birimi Direktörü Steve Cockburn şu açıklamayı yaptı: “Hayat kurtarıcı teknolojilerin paylaşımını engellemeyi sürdürmek büyük bir liderlik hatası olur ve pandeminin neden olduğu devasa ıstırap ve acıları daha da uzatmaktan başka bir işe yaramaz.”
Nobel Ödüllü 175 isimden Biden’a mektup
Geçen ay Gordon Brown, Ellen Johnson Sirleaf ve Francoise Hollande’ın da aralarında bulunduğu, geçmişte Nobel Ödülü kazanmış olan 175 kişi, Başkan Biden’a bir mektup yazarak, COVID-19 aşılarıyla ilgili fikri mülkiyet haklarından geçici feragat teklifini destekleme çağrısı yaptı.
Anglikan Kilisesi eski Başpiskoposu Rowan Williams, Cape Town Anglikan Kilisesi Başpiskoposu Thabo Makgoba ve Roma Katolik Kilisesi Kardinali Peter Turkson da dahil 150 din görevlisi G7 liderlerine COVID-19 tedavisini “küresel kamu yararı” olarak değerlendirme çağrısı yaptı.
Oxfam Sağlık Politikaları Direktörü Anna Marriott şu değerlendirmede bulundu:
“G7 liderleri bu gerçekle yüzleşmeli. Herkese yetecek kadar aşı yok ve aşı arzını artırmanın önündeki en büyük engel kâr hırsıyla hareket eden birkaç ilaç şirketinin aşı üretim haklarını kilit altına almış olmasıdır. Fikri mülkiyet kurallarından feragat etmenin, üretimi hızlandırmanın ve insanların hayatını kârdan önde tutmanın zamanı geldi.”
Kamu kaynakları kullanılıyor
Ankete katılan, dünyanın önde gelen epidemiyologlarından üçte ikisi, süregelen virüs yayılımının bir yıl içinde aşıya dayanaklı COVID-19 türlerine yol açarak mevcut aşılarımızı etkisiz hale getirebileceği uyarısında bulundu.
Moderna, Pfizer/BioNtech, Johnson & Johnson, Novovax ve Oxford/AstraZeneca şirketleri, yalnızca ABD hükümetinden 12 milyar dolar dahil olmak üzere milyarlarca dolar kamu kaynağı aldı ve ön siparişleri garantiledi. Oxford/AstraZeneca aşısına sağlanan fonların yüzde 97’sinin kamu kaynaklarından geldiği tahmin ediliyor. Şirketler bu yıl paydaşlarına toplamda 26 milyar dolarlık temettü ve hisse geri alımı ödemesi yaptı. Bu miktar, 1 milyar 300 milyon kişiyi, yani Afrika’nın nüfusunu aşılamaya yeterdi.
(EMK)