İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve SÜREÇ Araştırma Merkezi’nin düzenlediği İfade Özgürlüğü Konferansı sona erdi. Konferansın “İfade Özgürlüğü ve Sivil Toplum” ile “İfade Özgürlüğü ve Uluslararası Standartlar” başlıklı son iki oturumu İstanbul Üniversitesi Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Oturumlarda ilk değinilen konu konferansın birinci gününde öğrencilerin gerçekleştirdiği kürsü işgali oldu. Eylemin olumlu ve olumsuz yanlarının tartışıldığı konferansta ayrıca derneklerin yaşadığı sorunlar, Terörizmin Finansmanını Önleme Yasası, ifade özgürlüğü ihlallerinde yargının konuları konuşuldu.
İfade özgürlüğünü sivil toplum bağlamında konuşulduğu ilk oturuma Küçük Millet Meclisi’nden (KMM) sanatçı Şanar Yurdatapan, İnsani Yardım Vakfı’ndan (İHH) Gülden Sönmez, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’ndan (TESEV) Levent Pişkin, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Yetvart Danzikyan konuşmacı olarak yer aldı.
Yurdatapan: İfade özgürlüğü bir anahtardır
Yurdatapan ifade özgürlüğünün diğer özgürlüklerden farklı bir niteliğinin olduğunu söyledi.
“Ben ifade özgürlüğünü bir anahtara benzetiyorum. Diğer özgürlüklerin bulunduğu odanın kapısını açan bir anahtar. O anahtarı kaybettiğinizde diğer haklarınıza da ulaşamıyorsunuz.
“Kendimizi filtreliyoruz. Evde ‘çocuksun sen sus!’ denir. Okula gidince öğretmenini dinlemen, ezberlemen ve tekrarlanman beklenir. İtiraz ettiğinde ‘daha iyi biliyorsan gel sen öğretmen ol’ cevabı verilir. Bu sistemle ‘bu lafı edersem başıma ne gelir’ diye düşünüyoruz. Bu toplum hala düşündüğünü söyleyemeyen insanlar yetiştiriyor.”
Danzikyan: Yasa STÖ'leri sıkıntıya sokacak
Danzikyan, devletin ve toplumun sivil toplum örgütlerinden (STÖ) ilişkisine ve Terörün Finansmanı Yasası’na değindi.
“Devlette, toplumun büyük bir kesiminde ve bazı siyasi partilerde şöyle bir anlayış var: Devletin rotası neyse STÖ’lerde de o rotada hizalanması bekleniyor. STÖ, devletin yetişemediği yerde devreye girsin deniyor.
“Terörün Finansmanı Yasası, OECD’nin baskısı sonucu hızlı bir şekilde geçti ve STÖ’leri gerçekten sıkıntıya sokacak. Bilhassa Güneydoğu’da Suriye’den gelenlerle temasta bulunanları, İHH’yı, Kürt STÖ’lerini sıkıntıya sokacak.
“Devlet bu yasayla yardım ettiğiniz, ilişki kurduğunuz, para alışverişine girdiğiniz kim var kim yoksa kontrol etmek istiyor. Burada problem olan sizin ilişkide olduğunuz kurumun terörist olup olmadığı konusundaki kimin karar vereceği.
“Terör zaten çok kaygan bir zemin. Kimin terörist olup kimin olmadığı siyasi bakışa göre değişiyor. Bir anda terörist olabilir bir anda terör listesinden çıkabilirsiniz.”
Sönmez uluslararası anlaşmaların “mükemmel metinler” olduğunu ancak dünyadaki ifade özgürlüğü ihlallerini engellemediğini söyledi. Sönmez “Dünyanın büyük çoğunluğu sessizlik içinde” dedi.
İşgal eylemleri ifade özgürlüğü müdür?
Konferansın ikinci oturumunda ifade özgürlüğünü uluslararası standartlar bağlamında konuşmak üzere Doç. Dr. Ufuk Uras ve Avukat Kezban Hatemi konuşma yaptı.
İlk oturumda kürsüyü işgal eden öğrencilerden üç kişinin katıldığı bu oturumda eylemin ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışıldı.
Öğrenciler üniversitenin kendilerine benzer etkinliklerin düzenlenmesi konusunda zorluk çıkardığını söyleyerek, ifade özgürlükleri ihlal edildiği için böyle bir eylem yaptıklarını aktardı.
Hatemi belirli konuşmacıların çağrıldığı bir toplantıda, etkinliğin engellenerek ayı bir forumun yapılmasının gelen konuşmacıların ifade özgürlüğünü engellediğini söyledi.
Uras ise konuşmacılardan Roni Margulies’in ancak polis eşliğinde üniversiteden çıkabildiğini söyleyerek, tutumun ifade özgürlüğüyle örtüşmediğini söyledi.
Konferans tartışmaların ardından çekilen toplu fotoğrafla sona erdi. (EA)