Magazin'in can damarı "frikikli görüntüdür", "seksi giyinmiş kadındır". Önemli olan işini iyi yapmak değil, televizyon izleyicisinin, ol(a)madığı gibi görünmektir. 90-60-90 olmak neredeyse imkansızdır, buna gerek de yoktur. Erkekler ise incelerden hoşlanır, ya da hoşlandıkları sanılır.
Zerrin Özer ve Akrep Nalan istisnaları
İşte medya ve show business da bu ihtiyaca cevap verir. Evde televizyon izleyen kadınlar ve erkekler, asla sahip olamayacakları "bedenleri" izlerler. İnsanların kendileri gibilerden hoşlanmadıkları kabul edilir. Nasılsa herkes kendini her gün aynada görüyor değil mi?
Medya, işte tam da bu yüzden, birkaç istisna dışında, "sıradan görünümlü insanların"ünlü olmasına izin de vermez, imkan da. İstisnalardan biri, "şişman ama güzel sesli kadın" Zerrin Özer'dir. Biri de Akrep Nalan. Zerrin Özer'e duyulan saygı, Türkiye magazin dünyasında pek de alışık olunmayan bir davranış şeklidir.
Ama Akrep Nalan, yıllardır ölçüleri nedeniyle, inceden alay konusu olur hep. Efsane şeklinde anlatılan köpeğini üzerine basarak öldürdüğü iddiası bunlardan sadece biri. Üstelik, küçük bir köpeği, 50 kiloluk bir kadın da rahatlıkla, üzerine oturarak öldürebilecekken...
Yeni bir ünlü şişman
Şimdilerde Türkiye magazin dünyası yeni bir "şişman kadın"la tanışıyor. Sezen Aksu'nun vokalisti Işın Karaca, "kendi kanatlarıyla uçmaya" başladı. Aksu konserlerini izleyenlerin iyi tanıdığı bu büyük sesli kadın, televizyonların yeni "şişmanı", yeni "öteki"miz.
Kilo derdi yaşanan bir ülkede gelişen/geliştirilen "şişman sevmeme ruh hali" Karaca'yı da vurdu elbette. Albümü piyasaya çıktıktan sonra, katıldığı tüm programlarda, şişmanlığı ile ilgili pek çok soruyla muhatap oldu.
"Şişmanlığınız sizi rahatsız etmiyor herhalde" diye başlayan cümleler, ki bu şişmanları en çok rahatsız eden sorudur, "zaten siz böyle de güzelsiniz" diye devam etti. Karaca tüm soruları gülümseyerek, kendinden emin yanıtlıyor..
Kendini seven şişmanların ortak özelliklerinden biridir, kendinden emin olmak ve kilolarıyla ilgili sorulara gülerek cevap vermek. Kaçmak için ya da savunma mekanizmaları çalıştığı için değildir gülmeleri, zaten kaçmaya da ne ihtiyaçları vardır, ne de kaçarlarsa, saklanacak delikleri!!!
Sadece şişman kadınlar, kendileri ile barışık oldukları sürece, kilolarını akıllarına bile getirmezler, üstelik, dert etmedikleri zaman, 90-60-90'lık nice kadından daha güzel olduklarını bilirler.
"Savaş çıkmasın da, bir kilo almaya razıyım"
Ancak medya için, bu çok da kolay anlaşılabilecek bir durum değildir. Zira, magazin dünyası, bir kilo aldığında, dünyası yıkılan kadınlara alışıktır. "Ülkenin Divası" Ajda Pekkan'ın, Amerika'nın Afganistan'a saldırma ihtimali ortaya çıktığında, sorulan "savaş konusunda ne diyorsunuz" sorusuna "savaş çıkmasın da, bir kilo almaya razıyım" cevabı durumu özetlemeye yeter de, artar bile.
Böyle yapılanmış bir medyaya "düşen" Işın Karaca, kolay bir tecrübe yaşamıyor. Gittiği her yerde, sesinden önce, kilosunun konuşulması, eminim ki onu mutlu etmiyor. Ama bu, gazetecilerin "kilolarıyla başı dertte" manşetlerini atmasını da gerektirmiyor elbette.
Ne rejim, ne de zayıflama çiftlikleri
Işın Karaca ve yetenekli pek çok şişman kadın, Türkiye medyasının anlayabileceği "formatta" insanlar değiller. Magazinciler, daha ilk günden "kilo vermeye çalışıyorum, ama olmuyor" demesini bekledikleri, beraber zayıflama merkezlerine gitmeyi önerdikleri bu genç kadının, halinden memnun olduğuna, inanmıyorlar, inanmak istemiyorlar. Ama belli ki, Karaca, ne bedeninden rahatsız, ne de şişmanlığının ondan bir şeyler götüreceğine inanıyor.
Medyanın izleyicileri de belli ki, Karaca'nın şişmanlığı ile ilgili sorunu olmadığına inanmıyorlar. 18 yaşındaki temizlik işçisi Gülcan, "yok abla" diyor, "memnun değildir halinden de, zayıflayamıyordur işte".
"Öteki"ni görmek istememe
Standart insan olmamak, yeni tabiriyle "öteki" olmak, magazin dünyasının sevdiği bir şey değil. İki farklı dünyayı, "izleyenle", "izleneni" bir araya getiren magazin programları, daima "arzu edilen"i sunmak istiyor "izleyene".
Magazinciler, Althusser'in deyimi ile, devletin ideolojik bir aygıtının "araçları" olarak bir "WASP"(beyaz, anglo-sakson, protestan) yaratmak zorundalar. Bunun Türkiye'deki karşılığı da hiç farklı değil. Oysa Karaca bu tanıma uymuyor, çünkü şişman. Arzu edilen nesne olmamak, izlenmemeyi, dolayısıyla da magazinlerin işine yaramamayı getiriyor.
Oysa Karaca, güzel bir kadın, gerçekten güzel... "Şişman olmak, çirkinliktir" mantığının yanlışlığını gösteren bir kadın. Hem zaten, görmesini bilen için, şişman güzeldir.