Jorge Insunza Becker
New York?taki 11 Eylül trajedisi, ABD ve müttefiklerinin aşırı saldırganlığını güçlendirdi ve halkların mücadelesini yenme yönündeki kararlılığını arttırdı. Bu terörist eylemlerden hareketle, ABD politikasını haklı çıkarmak hata olur, çünkü bugün ABD hükümetinin anahtar konumundaki yerlerinde yer alan değişik birçok şahsiyet ve grupların döküman olarak sundukları gerçekler vardır, ki bunların sır ortağı ve önayak olduklarını ortaya koyuyor. Özellikle Santa Fe?nin dökümanları olarak adlandırılanlar, ABD yönetiminin şu anki politikasının, ABD?deki en gerici çevrelerin uzun zamandan beri hazırlanan planları olduğunu ortaya seriyor.
Aslında Georg Bush yönetimi, ta başından beri tüm insanlık üzerindeki hakkimiyetini pekiştirmek için saldırgan bir politika geliştirdi.
Bundan dolayı ABD hükümeti, gezegenin sürekli sıcaklaşmasını önlemeyi deneyen Kyoto Anlaşması?nı reddetti. Aynı zamanda da yeni bir Silah-Kuşağı?nı ve Yıldız Savaşları denilen şeyi gündeme getirdi. Daha Sovyetler Birliği ile imzalamış olduğu Nükleer Silahların Sınırlandırılması Anlaşması?nı bozdu. Irkçılık ve Dışlama Konferansı?nı terketti. Kendi çıkarları ile çakışanlar dışında Birleşmiş Milletler?in her türlü otoritesini reddediyor.
11 Eylül kriminal saldırısı Bush hükümetinin işine yaradı. Bu temelden hareket edip terörizmle mücadele ilan etti, ki bununla dünyayı iyi ve kötü diye ikiye böldü. "Kötüler" ortadan kaldırmalı. Bunlar ABD?nin dayattığı şartları şartsız-koşulsuz kabul etmeyen ilerici devletler ve demokratik kuruluşlardır Bu politik konsept, ona karşı duran veya onun emperyalist hedeflerini engelleyenlere karşı ABD?nin en kötü devlet terörü suçu işlemesine izin veriyor. Bu çerçevede Afganistan?daki müdahale ve bombardıman ile Irak?a askeri bir müdahale gündeme geliyor. Bu anlamda olmak üzere, faşist Şaron hükümeti ve onun suç ortağı Bush?un kurbanı olan Filistin Halkı?nin trajedisi sırada duruyor. Kapitalist globalleşmenin halkın sorunlarını çözemediği gerçeğinden hareketle, emperyalist politikanın saldırganlığı artıyor.
22. Kongremizdeki tartışma metninde şöyle formüle edildi: "...bilimsel-teknik gelişmenin ürünü olarak kapitalistlerin kazançlarının artışı dönemi ve Doğu Avrupa?da sosyalizmin yıkılması, bunların tükenmek üzere olduklarını gösterdi".
Geçmiş yüzyılın 90?lı yıllarının başındaki gerici kapitalist tezler geçerliliğini kaybettiler. Bunlar tarihin sonunu ilan ediyorlardı, sosyalizmi reddediyorlardı ve sayısız parti ve sol güçleri neoliberal ideolojiye çarptırdılar. Toplumsal ilerleme, sosyalizm ve kapitalist egemenliği aşma bayrağını dik tutanları ise, geçmişin temsilcisi ilen ettiler.
Sosyalizmin yenilgisini doğuran uluslararası alanda değişen güç dengeleri, sermayenin saldırısının koşullarını yarattı. Bu, alelacele toplumsal çelişkilerin hızlı gelişiminin doruğa çıkmasını sağladı. Bugün insanlığın üçte biri yoksulluk içerisindedir. Serbest piyasanın ekonomik ilişkilerin tek yönlendiricisi olduğu, en farklı ulusal devletleri ve sağlık, eğitim, konut, sigorta ve insanların diğer temel ihtiyaçlarını giderme konusundaki becerisini zayıflattı.
Uluslarüstü Şirket kârı, çevre tahribine yol açtı ve insanlığı yok oluşun kenarına getirdi. Yeni afetler ve salgın hastalıkları ortaya çıktı. Bir nükleer imha tehlikesi devam ediyor. Gezegen, bugün su ve oksijen tükenişi, aşırı ısınma, ozon tabakasının tahribi ile biyolojik dönüşüm sonucu olarak sayısız hayvan ve bitkinin kökünün getirilmesi rizikosuyla karşı karşıyadır.
Bu yeni oluşan dünyaya göre, sürekli daha geniş çevreler Rosa Luxemburg?un 20.yüzyıl başındaki dile getirdiği ?"Sosyalizm ya da Barbarlık" şiarını güçlendiriyor. Sermayeye karşı işçi sınıfının mücadelesi, bugün her zamankinden daha fazla temel ve mevcut sosyal ilişkiler ile mevcut düzen değişimi mücadelesinde sarsılmaz bir güçtür.
Üçüncü Yol denen şey çöktü. Onun kapitalizmi hümanistleştirme hayalleri, onun savunucularının neoliberal kapitalizmin yöneticilerine dönüşmeleriyle sona erdi. Latinamerika?da, başkanları bu biçimlerin taraftarları olan Arjantin, Brezilya ve Şili hükümetlerinde böyle oldu. Arjantin, halkının yarısından fazlasını yoksulluk ve perişanlık içerisine düşüren derin bir krizde bulunuyor. Brezilya bir iktisadi durgunluğa girdi ve sosyal eşitsizlik arttı. Neoliberal modelin en başarılı uygulayıcısı olarak kendini tanıtan, Pinoşet diktatöründen kann ve ateş çemberinden geçen Şili, son iklim facialarıyla altyapının kötü durumu ile halkın büyük bir bölümünün içerisinde bulunduğu feci koşullarda yaşıyor.
Şili Cumhuriyeti devlet başkalığına Ricardo Lagos?un seçilmesi, halkın büyük kesimlerinde değişim umutları uyandırdı. Onun hükümetinin başa geçmesinden iki yıl sonra, halâ Pinoşet diktatörünün uyguladığı aynı neoliberel politika uygulanıyor. Bu o kadar açıktır ki, hükümet partilerinin öne çıkan ilerici şahısları bile, hükümetin uygulama planlarıyla faşist muhalefet düşüncelerinin temelde aynı olduklarını açıklıyorlar.
Şili hükümeti, kendisinin ABD?nin savaş ve saldırgan politikasının koşulsuz yandaşı olduğunu gösterdi. Küba?ya karşı Birleşmiş Milletlerde veto etti ve Venezuela?da iktidara gelmek isteyen darbeci hükümeti destekledi. Bunun dışında, ABD kıtasal stratejisinin, ülkelerimizi kuzey amerikalıların kolonilerinin bir parçasına dönüştüren ALCA?yı yerleştirmedeki kargı ucudur.
Ne diğerleri ne de Lagos hükümeti, 1980 Pinoşet anayasasında temelde demokratik bir değişime yol açmadılar. Pinoşet?in sağcılarına beyaz yelek giydirdiler, demokratlar statüsüne yükselttiler ve onlarla yönettiler ve böylece gelecek başkanlık seçimlerine katılmalarını mümkün kıldılar.
Bize göre ülkemizdeki temel çelişki neoliberalizm ile demokrasi arasındadır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu şey, tam bir demokratik ve özgür kurumlaşmayı gerçekleştirecek olan demokratik devrimdir. Ekonomik düzlemde devletin taşıyıcı bir rol oynadığı ulusal gelişim planı hayata geçirilmelidir. Aynı zamanda gelirlerin derin bir yeni dağılımı ve işçiler ile halkın maaşlarının sürekli artışı. Bugün hemen hemen hiç vergi vermeyen uluslarüstü işletmeleri ve büyük ulusal ekonomik grupları ödemeye davet eden etkili bir vergi reformu. Sosyal alanda halkın sağlık ve eğitim alanında ihtiyaçları garantilenmeli, insan onuruna yakışır oturma ve sosyal bakım hakkı sağlanmalıdır. Başta hintlilere karşı olmak üzere her türlü dıştalamaya son verilmelidir. Doğamızın dengesine saygı gösterilmelidir.
Demokratik devrime ulaşmak için, ilerletici gücü işçi sınıfı olan büyük politik-sosyal hareketin oluşması için çaba sarfediyoruz ve çıkarları neoliberilzm tarafından tehdit edilen tüm sosyal çevreleri katmak gerekiyor.
Sosyal hareketin gelişiminde, onun örgütlenmesinde ve neoliberalizmi yenmek için ihtiyaç duyduğumuz hareketin oluşmasında temel anahter olarak halkın birliğini görüyoruz.
Latin Amerika?da genel olarak ulusal devletler bağımsızlıklarına son verdiler. Temel ekonomik kararlar IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü tarafından veriliyor. Uluslararası politikalar ABD hükümeti tarafından dikte ettiriliyor. Bölgesel askeri güçler Pentagon?un sözündedir.
Diğeri, kıtamızda sürekli olan Yeni, büyük ilerlemeler yapan ve geliştirendir. Bilim adamı, sağlık alanında, sporda, halkın refahında eğitimci Küba?dır. Ablukanın sebep olduğu büyük zorluklara ve devamlılık arz eden emperyalist saldırganlığa rağmen, Küba?nın geliştirdiği onurlu yaşam ve esneklik, Latin Amerika?daki halklarımız için umut ışığı olmaya devam ediyor.
ABD hegomanyasındaki kapitalist globalleşmeye karşı yanıt olarak, tüm gezegende sayısız biçimlerde baş göstererek gelişen ve güçlenen bir antiglobal hareket doğdu.
22.Kongremizde "Komünistler, dünyanın solcu ve ilerici güçleri için uluslararası düzlemdeki çabalarını somutlaştırma ve olayları gerçek demokratik değişimler yönünde ilerletmeleri görevine işaret edilir. Bu çerçevede bugün acil olarak barış için ve savaşa karşı yeni ve büyük bir dünya hareketini yükseltmek gerekiyor" ... "Şili ve başka bir ülkede başarıya kavuşmak, alternatif politik, sosyal ve sol güçlerin kendi ulusal mücadelelerini uluslararası antiglobal hareketle kaynaştırabilme durumunda olmalarına bağlıdır".
Değiştirilmesi gereken bir dünya vardır. Başka bir dünya mümkündür. Birlikte değiştirelim!
Şili Komünist Partisi