Sığınmaevinin kurucusu ve müdürü Menekşe Baş'ın olağanüstü gayretleriyle ayakta kalan kurumda, kadınlara yönelik psikolojik ve hukuki destek programları uygulanıyor. Burası geçici bir barınak değil. Koca şiddetinden, töre baskısından canlarını kurtararak buraya gelen kadınlara iş bulunuyor, meslek öğretiliyor, çocuklara ve kadınlara eğitimlerinde destek veriliyor, yol gösteriliyor.
Kurumda halen en yaşlısı 49, en genci 23 yaşında olan 18 kadın barınıyor. Burada doğan çocukların en küçüğü altı ay önce doğan Menekşe, en büyüğü ise üniversite eğitimi gören 19 yaşındaki T.K.
"Kurum açıldığında, tehdit ettiler"
Türkiye'nin ilk kadın sığınma evi olan kurum personelinin giderlerini Küçükçekmece Belediyesi karşılıyor. Belediye Başkanı Halidun Özbatur, dokuz yıl içinde birçok baskı, tehdit ve olanaksızlıklarla karşı karşıya kalmış ama sığınma evini bir gün bile kapatmamış.
Küçükçekmece Belediye Başkanı Halidun Özbatur, karşılaştığı tepkileri ve düşüncelerini şöyle anlatıyor:
''Sığınma Evi'nin kapılarını size açtım ki görsünler. Görsünler de biraz çaba ve kararlılıkla kaç Güldünya'nın kurtarılacağını bilsinler istedim. Burayı açtığımızda 'Sen aile kurumunun yıkılmasına yol açacaksın' dediler. 'Yuvaları yıkacaksın, aileleri dağıtacaksın' diye beni tehdit ettiler. Gidin dinleyin bakalım bu hanımları. Dinleyince, yaşadıkları yerin birer yuva değil cehennem olduğunu anlayacaksınız.''
"Beş kurşun salladım ama hiçbiri isabet etmedi"
Gençliğinde Bolu'nun bir kasabasında bir gence aşık olmuş T.Y. Delikanlının ailesi gelip istemiş, ama kız tarafı çok fakir olduklarını gerekçe gösterip bu evliliğe izin vermemiş. Kızının kaçacağını öğrenen baba, o gün T.Y'yi Ankara'ya götürmüş. Birkaç gün sonra kasabaya döndüklerinde, delikanlının o gece kasabanın dışında bir vadide boğularak öldürüldüğünü öğrenmiş.
Bu olaydan birkaç ay sonra T.Y, görücü usulüyle apar topar evlendirilmiş. Kocası hem onu, hem de doğurduğu üç çocuğu gücü yettiğince dövmüş. Bir akşam çocuklarından birine "Annenizi bu gece öldüreceğim" demiş. Bunu duyan T.Y, evdeki tüfeği almış ve eşinin dönmesini beklemiş. Tam beş kurşun sallamış ama birini bile isabet ettirememiş. Çocuklarını alarak babasının yanına gitmiş. Kapı dışarı edilmiş, o da kadınevine sığınmış. Şimdi bir işi bir evi var.
"Allahım, bu gece dayak yok"
49 yaşındaki A.D, otuz yıllık eşinin işkencelerinden kaçıp gelmiş. İki çocuk, bir torun sahibi. Emekliliğine bir yıl kalmış. En büyük korkusu Kadın Sığınma Evi'nden çıktıktan sonra kocasının takibine uğrayıp öldürülmek.
Tam 30 yıldır hiçbir iş yapmadan, karısının getirdiği parayla geçinen alkolik eşi, A.D'yi ölümle tehdit ediyormuş. Bir keresinde tam beş yerinden bıçaklamış. Dört aydır sığınmaevinde kalan A.D. ''İnsan çocukluğunu unutur mu? Geçirdiğim işkence dolu yıllar bana çocukluğumu unutturdu. Son dört aydır ilk kez kendimi huzurlu hissediyorum. Her sabah, Sığınma Evi'nin pencerelerinden dışarda uçuşan karı, camları çizen yağmuru seyredip 'Allahım bu gece dayak yemeyeceğim' diye şükrediyorum'' diyor.
Komutanların kurtardığı kız
Ailesinin ölüm fermanı imzaladığı ama Güldünya Tören'in akıbetinden komutanların kurtardığı Bingöllü kızı hatırlıyor sığınmaevinin müdürü Menekşe Baş:
"Bir gün Birinci Ordu Komutanlığı'ndan bir komutan aradı. 'Çaresiz bir kızımız var, size gönderiyoruz. Lütfen ona sahip çıkın' dedi. Askerler gencecik bir kızı getirdiler. Bingöllüymüş ve üç aylık hamile. Tecavüze uğramış. Korkudan tir tir titriyordu. Ailesi, 10 yıl önce tecavüze uğrayan teyzesinin kızını kollarını kesip diri diri toprağa gömmüş. Karnı büyümeye başlayınca annesi kışlaya giderek durumu komutana anlatmış. Üç dört gün sonra komutan aileyi ziyaret etmiş, 'Bir kura çektik. Kızınız kazandı İstanbul'a bilgisayar kursuna göndereceğiz' demiş. Baba hiç sesini çıkarmamış. Böylece bize geldi." (BB)