Aralarında, gazeteciler Hilmi Hacaloğlu, Zafer Arapkirli, İrfan Bozan, Erdinç Ergenç, öğretim görevlisi Güventürk Görgülü, sunucu Senem Toluay'ın yanı sıra Ahmet Şık'ın eşi Yonca Şık ve avukatlarının da bulunduğu kalabalık, http://ahmetbiziz.wordpress.com blogunun çağrısıyla, Galatasaray Meydanı'nda yapılan basın açıklamasının ardından mektuplarını Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ahmet Şık'a gönderdi.
"Ahmet'in özgürlüğü, düşmanı olanlar gibi olmakla suçlanarak, gasp ediliyor"
Şık'a yönelik tutuklama kararının kitap çalışmalarıyla ilgili olmadığının söylenmesine rağmen, çok kısa süre sonra, kitabın yayılması, basılması ve hatta bulundurulmasının bile terör örgütüne destek vermek kapsamına alındığı, evlerin, büroların, matbaaların, gazetelerin, hapishane hücrelerinin bir kez daha basıldığının altı çizildi.
Açıklamada ana hatlarıyla şu ifadelere yer verildi:
* Hayattaki duruşu bu güne kadar hep net olan, safını ezilenden yana belirleyen gazeteci Ahmet Şık, hep karşısında olduğu derin devletin bir elemanı olmakla suçlanıyor. Artık hiçbirimize ilginç gelmeyen şekilde tam da polis içindeki cemaat örgütlenmelerini yazdığı sırada karşılaşıyor bu suçlamayla.
* Ahmet Şık, gazeteci. Sosyalist bir gazeteci ve şimdiye kadar derin devletin geçekleştirdiği yargısız infazları, işkenceleri, gözaltında kayıpları, faili meçhulleri yazarak tarafını belli etmiş bir gazeteci. O tüm kayıp yakınları nezdinde, Emine ananın, Arat'ın, Fadime ananın, Manisalı çocukların, Armutlu'daki ailelerin yok sayılan, yok edilen Kürtlerin, hakları yenen işçilerin, işkence gören devrimcilerin ve ezilen halkların yanında olan bir gazeteci.
* Türkiye tarihinde alışık olduğumuz derin komedilere bir yenisi eklenerek, özgürlüğü, düşmanı olanlar gibi olmakla suçlanarak, gasp ediliyor. Hem de ileri demokrasiye sahip olduğumuz masalları okunarak.
"Ergenekon'un tüm açıklığıyla ortaya çıkartılmasını istiyoruz"
* Bizler Ahmet Şık'ın yayımlanmamış kitabında Ergenekon arayanları, "devlet rutin dışına çıkabilir" diyen Cumhurbaşkanı'nı, "devlet adına kurşun atan da yiyen de şereflidir" diyen Başbakan'ı, "Milli Güvenlik Kurulu ne emir verdiyse biz onu yaptık" diyen polis şefini görmeye davet ediyoruz.
* Susurluk içinde birçok faaliyetin Başbakanlık örtülü ödeneğinden finanse edildiğini bilen bizler, Ahmet Şık için gazetecilik faaliyeti yüzünden tutuklanmamıştır diyen Başbakan'ı, geçmiş dönem Başbakanlık örtülü ödenek harcamalarını açıklamaya davet ediyoruz.
* Bizler, Ahmet Şık'ın istediği gibi, Ergenekon'un, yani polisiyle, siyasetçisiyle, kontrgerillasıyla, askeriyle tüm açıklığıyla ortaya çıkartılmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz.
"Ahmet'e güvendiğimiz için buradayız"
* İsyan ediyoruz. Hafızamıza bir bıçakla bu günleri kazıyıp, isyanımızı kendimize bir yol haritası olarak belirliyoruz.
* Bizler kaleme karşı yapılan saldırılara, kalemimizi kalkan edip, 'Biz sana güveniyoruz Ahmet' demek için buradayız mektuplarımızla.
* Arkadaşımızı alana dek burada olmaya devam edeceğiz. Ahmet biz, biz Ahmet oldukça, onu dört duvar arasına koyabilirler ama fikirlerini kısıtlayamayacaklar; onu itibarsızlaştıramayacaklar, yalnızlaştıramayacaklar.
* Onurlu insanların ışıltıları büyük olur. Onlara atılan çamur, atanı itibarsızlaştırır. Bir kez daha tekrarlıyoruz; Ahmet'in temizliği ile kendi pisliğinizi gizleyemezsiniz. (EKN)