Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Batman’da düzenlenen “Yoksulluğa, Savaşa ve Tecride Hayır” mitingindeki konuşmasında şunları söyledi:
“Saldırmalarının asıl nedeni, çözümsüzlük politikaları ve içinde bulundukları korkudur. Bu kararlılık ve inanç, HDP’nin demokratik siyasetteki bu ısrarı ve büyük gücü onlara kaybettirecek. Bundan önceki bütün iktidarlar gibi Kürt sorununa savaş politikaları ile yaklaşanlar tarihin çöplüğüne gitti, bu iktidarı tarihin çöplüğüne göndereceğiz.
Paris’te bu nefret ve düşmanlık ikliminin bir sonucu olarak üç insan katledildi. Fransa yönetimine çağrıda bulunuyoruz. Ortada şüpheler ve soru işaretleri var. 10 yıl önce yaşananlar ortada. Üç kadının, Sakinelerin katledilmesinin aydınlatılmaması şüpheli soruları artırıyor. O nedenle Fransa yönetimi samimi ve kararlı bir şekilde bu cinayetleri aydınlatmalıdır. Arkasında ne var, hangi güçler var, nasıl gerçekleşti bu cinayetler, bir an önce aydınlatılsın! Aydınlatın ki karanlıktan beslenen böyle canice eylemlere başvuramasınlar.
Savaş politikalarının yarattığı yıkımı, tahribatı her alanda yaşıyoruz. 40 yılda savaş politikalarının parasal maliyeti araştırmalara göre 3 Trilyon Dolar. Yıllık 40 milyar Dolar savaşa harcanıyor. Kimin cebinden çıkıyor bu paralar, nasıl toplanıyor? Halkın cebinden çıkıyor. Savaş devam ettikçe yoksulluk derinleşiyor, halkın ekmeği küçülüyor. Savaş politikalarının Kürt sorununda çözümsüzlük zihniyetinin devamı temel sütunlarından biri de İmralı'da Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrittir. Tecrit ile savaş politikaları arasında kopmaz bir bağ vardır. Ne zaman tecrit derinleşirse savaş politikaları büyüyor. Ne zaman savaş planları genişletilirse İmralı’daki tecrit ağırlaştırılıyor.
21 aydır İmralı'dan haber alınamıyor, avukatların yaptığı açıklamaya göre CPT heyeti İmralı'ya gittiğinde Öcalan görüşmeye çıkmamış. Şüpheleri arttırıyor, bu ağırlaştırılmış tecrit ülkede çözümsüzlüğü derinleştiriyor, çatışmaları ve yoksulluğu derinleştiriyor, demokrasinin önünü tıkıyor. O yüzden diyoruz ki tecrit mutlaka ve bir an önce kalkmalıdır. Ne demişti bundan önce son görüşmesinde Abdullah Öcalan. “Bana imkan tanınsın bir haftada bu çatışmayı bitiririm” demişti.
Tecridin asıl nedeni bu. Çatışmanın bitmesini istemek ki onlar savaş politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyorlar. O nedenle çözüm ve barış için çok önemli rol oynayacağını herkesin bildiği Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi ağırlaştırıyorlar. Biz de diyoruz ki tecrit kalkmalıdır. Bizler de başvurduk, görüşmek istiyoruz. Abdullah Öcalan ile İmralı’da HDP’nin Eş Genel Başkanları olarak görüşmek istiyoruz. Avukatlarıyla görüşmek hakkıdır. Bu tecrit büyük hukuksuzluktur.
Siyasi partilere çağrı yapıyoruz. İktidarın savaş politikalarındaki ısrarına karşı ve siyaseti seçim sürecini yönlendirme ve dizayn etme girişimlerine karşı sizler de bir heyet oluşturarak İmralı'da görüşme talebinde bulunun. Kimse bundan çekinmesin. Hukuksuzluktur tecrit, çözümsüzlüğün temelidir. O nedenle siyasete ve toplumsal demokrasi güçlerine düşen sorumluluk, bütün bunlara karşı birlikte ses çıkarmaktır. Gelin hep birlikte savaşa hayır dediğimiz gibi çözüm ve barış istediğimiz gibi tecride de hayır diyelim.
Seçim yaklaşıyor, davalar sürüyor, operasyon yürütülüyor. Savaş politikaları sürdürülüyor. Böyle hazırlanıyor seçime iktidar partileri, AKP ve MHP. Bizlerse halklarımızla buluşarak ev ev, sokak sokak, şehir şehir gezerek seçime hazırlanıyoruz. Biliyoruz ki bizim bu ülkeyi değiştirecek gücümüz var. Güçlü demokrasiyi, özgürlüğü, adalet ve eşit yurttaşlığı ve büyük barışı bizler getireceğiz. (AS)