Bugün Sabah gazetesi, "AKP'li milletvekilinin yıldırım aşkı" manşetiyle Hürriyet de İnternet'te "Milletvekili, eşinden ayrılıp sekreterle evlendi " gazetede ise logo üstü sağ köşedeki "AKP'linin sekreter aşkı" haberinde buluşmuşlar ve de birbirlerini atlatamamışlar.
Milliyet ise bu yarışa sadece web sitesinden "Milletvekili 18 yıllık eşinden ayrılıp sekreterle evlendi" başlığıyla katılmış. Zayıf kaçmış bence.
Aslında haber DHA (Doğan Haber Ajansı) - Gümüşhane imza ve mahreçli olduğuna göre Milliyet'in de manşete taşıma şansı vardı besbelli; buna "değerlendirme hatası" deyip geçelim.
Neydi olay?
Olayı kısaca özetliyorum. Gümüşhane Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekili 18 yıllık evliymiş, çiftin dört çocukları varmış, ilişkilerinde sorunlar yaşanıyormuş, boşanmışlar.
Haberlerden anlaşıldığına göre, erkek boşanmak isterken kadın ilişkinin düzelmesi için Emine Erdoğan'dan da yardım istemiş... Boşanmadan 17 ya da 21 gün sonra da milletvekili yeniden evlenmiş. Medyanın pek sevdiği bir ayrıntıyı da verelim; ilk eş kapalı, ikinci eş kapalı değilmiş. Aşkın başlangıcı ilk evliliğin bir anına denk geliyor gibi.
Buradaki anahtar sözcüklere dikkat: Hemşire eş, sekreter aşkı, kapalı, açık ve de AKP'li milletvekili elbette.
Haber ne?
Görebildiğimiz kadarıyla Radikal, Birgün, Gündem, Zaman, Yeni Şafak, Evrensel ve şaşırtıcıdır ki Vatan "haberi" atlamış...
Onlar; "301", "Talabani", "Uğur Kaymaz", "Karadeniz'deki zehirli variller", "Ateşkes" gibi "manasızlılarla" uğraşıyor. Ne ayıp!
İstatistiklere bakıldığında, en son 2000 yılı verilerine göre ortalama her on bin çiftten beşi boşanıyor; "boşanma hakkı" olarak payına çeyrek kişi düşen Mecliste bu oran aşıldığı için mi haber değeri doğuyor?
Öte yandan, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2004'te 88 bin 736 çift boşanmış; en az boşanma 1510 ile Ağustos, en çok boşanma da 10 bin 957 ile Eylülde yaşanmış.
Yeri gelmişken küçük bir not: Şu "şampiyon" ay Eylül bitmek üzere; ya şansınızı kullanın, ya da aman dikkat müesseseyi kurtarın!
Mesela, milletvekili Eylülde boşansaydı, "herkes en çok bu ayda boşanıyor, vekil de" gibi bir haber olabilirdi belki ama çiftin boşandığı Temmuz boşanma çokluğu anlamında önlerde değil, sekizinci sırada.
Bana sorarsanız, "boşanma"yla ilgili haber yapmak her zaman önemli. Türkiye'de boşanma oranlarının dünya ortalamasının altında olduğu düşünülürse "boşanamama" haberleri belki daha da önemli.
Bunun dışında, milletvekilinin boşanması neden manşet olur?
Meslek vurgusu
Beni ilk delirten milletvekilinin evlendiği kadının mesleğiyle ilgili vurgu. Bu habere sanal ortamda yorum yazanlara da bakıldığında, şükür ki, bu vurguya dikkat çekip eleştiri getirenlerin sayısı hiç de az değil...
Burada, sakın "mesleğini yazmasaydık mı" denmesin; maksat başka!
Sekreterlere aşık olunamaz mı? Hürriyet ya da Sabah'ta hiç kimse mesleği sekreterlik olan bir kadına aşık olmadı mı acaba? Yoksa, oldular da evlenmediler mi?
Gazetelerin İnternet'teki sitelerinde haberlere getirilen yorumları vakit buldukça okumaya çalışıyorum. Çok aydınlatıcı oluyor, tavsiye ederim. Bu habere de beklenebileceği üzere yorum yazan çok.
Ben en çok Gümüşhanelilerin yorumlarına çarpıldım; "Gümüşhanelilere yakışmaz" diyorlar, ne yakışmaz: Aşık olma? Boşanma? Yeniden evlenme?
Nerelilere yakışır acaba?
"Neden o zaman çocuk yaptınız?"
İkinci delirten yere şimdi geliyorum. Sevilay Yükselir imzalı Sabah'ın haberindeki şu bölümü lütfen okuyun önce:
"Hemşire eşinden ayrılık öyküsünü anlatan Sabri Varan '6-7 yıldır geçinemiyorduk. Son 3 yıldır da karıkocalık yani yatak ilişkimiz yoktu. Anlaşmalı ayrıldık. Aramızda kırgınlık yok' dedi. 'En küçük çocuğunuz 4 yaşında. Madem ki 7 yıldır eşinizle geçinemiyordunuz neden o zaman çocuk yaptınız?' sorumuza ise, 'Oldu işte' cevabını vermekle yetindi. "
Pardon! Böyle bir soruyu bir gazeteci, hele de bir kadın gazeteci nasıl sorar, ne hakla sorar? İşte bu da beni delirtti.
Arada, bazı cümlelerin milletvekilinin kendi ifadesi olup olmadığıyla ilgili kuşkumu not etmeden de geçemeyeceğim.
"Saygıdeğer tutum"
Fatih Altaylı, genel yayın yönetmeni olduğu gazetenin manşetinden verdiği haberin kahramanı milletvekili için "Kalbinin sesini dinleyen cesur vekil" diyor, sonra da olayı saygıdeğer bir tutum olarak değerlendiriyor. Belki de bu nedenle olay manşet oldu, kim bilir?
Genel yayın yönetmeni muhabirle aynı noktaya takılıyor: "Varan diyor ki, 'Eşimle 6-7 yıldır zaten aramız açıktı.' İyi de, Sabri Bey'in en küçük çocuğu 4 yaşında. Bu nasıl 'ara açıklığı!' "
Gördünüz mü; yine aynı konu, bu kez "ara açıklığı" denerek sanki "bilimsel" takınılıyor. Pes doğrusu!
Yerel medyacılar haklı
BİA'cılar geçen yıl, "kadın odaklı habercilik" deyip iletişim hocaları, feminist hukukçular, Pazartesi ve Uçan Süpürge kadınlarıyla memleketi karış karış dolaştılar. Hep anlatıyorlar; yerel muhabirler "iyi güzel de, bizden çok yaygın medya eğitime muhtaç" diyormuş.
Şimdi sormanın yine yeri geldi. Tabii aslında, temel gazetecilik işinden başlamalı ama neyse...
Ne zaman, yaygın medya için "kadın odaklı habercilik" seminerleri ne zaman?
Tabii, erkeklerin "evlilik" ve "boşanma" durumlarıyla ilgili kimi benzerlikleri hatta aynılıkları başka disiplinlerin konusu öncelikle. (BA/KÖ)