Televizyon ve gazetelerden Yılmaz'ın Avrupa Başkent Emniyet Müdürleri Toplantısı için pazar günü Almanya'ya gittiğini ve Anafartalar Çarşısı'nda meydana gelen patlama üzerine yurda dönme kararı aldığını öğrendik hep birlikte.
Ne var bunda, olabilir tabii...
Canım çok sıkkın; pek çoğumuz gibi. Enformasyonun, dezenformasyonun, manipülasyonun birbirine karıştığı şu ortamda Yılmaz'ın Almanya'da bulunması vesilesiyle aklıma gelenleri ve dolayısıyla takılanları paylaşmak istiyorum.
Hrant Dink 19 Ocak günü vurulduğunda ilk aldığımız haberlerden biri de İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın o sırada Hollanda'da olduğuydu. Cerrah o günkü haberlerde, "Beraberindeki üst düzey heyetle birlikte Hollanda'da bulunan İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah, silahlı saldırı olayını İstanbul'daki kurmaylarından öğrendi," şeklinde yer almıştı.
Bitmedi, bir Cerrah seyahati daha aklıma geldi. 15 Kasım 2003'te 20 kişinin öldüğü 300'den fazla kişinin yaralandığı Neve Şalom ve Betyaakov Sinagogu saldırılarında da milli maç izlemek üzere Letonya'daydı ve patlamaları oradan izlemişti.
Tabii ben yurttaş olarak her gün "acaba emniyet müdürü şehirde mi, yerinde mi" diye sayıklamıyorsam da, bu üç büyük "saldırı"da da ilin emniyet müdürünün görevi başında olmamasına şaşırıyorum.
Mesela bu katliamların planlayıcıları bu özel duruma da dikkat ederler mi, diye sormaktan kendimi alamıyorum. Öncelikle emniyet müdürleri bu kadar çok mu seyahat etmek durumundalar?
Emniyetteki bu "gezi" ve "amirin yok oluş" durumlarıyla ilgili deneyim sahibi olmam haliyle beklenmemeli. Ama, mesela medyada, birilerinin işten atılması durumlarında sorumlu şef ve müdürlerin o gün ya da birkaç gün için ortadan "buharlaşma"sına tanıklık etmişliğim vardır...
Ya da, emniyet müdürleri zaten çok mu gezerler? Öyleyse, emniyet müdürlerine ne gerek var? (BA/EÜ)