Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla her yıl yapılan ileri saat (yaz saati) uygulaması kapsamında, 31 Mart Pazar günü (cumartesiyi pazara bağlayan gece) saat 03.00'ten itibaren 1saat ileri alınmasıyla yaz saati uygulaması başlayacak.
Uygulama, 27 Ekim 2013 Pazar günü saat 04.00'den itibaren saatlerin bir saat geri alınmasıyla ise sona erecek.
Sürekli yaz saati rafa kalktı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, yıllık 300 milyon TL'lik tasarruf sağlayacağı gerekçesiyle uzun süredir "sürekli yaz saati" uygulanmasını istiyordu.
Ancak bakanlar kurulunda yapılan toplantıda diğer bakanları "okul saatleri, çalışanların durumu, AB uygulamaları, ihracat pazarları ile uluslararası finans sistemlerine uyum" konularındaki çekinceleri nedeniyle ikna edemedi. Sürekli yaz saati uygulaması şimdilik rafa kalktı. Bakan Yıldız, bu konuyu daha sonra tekrar değerlendireceklerini açıkladı.
Top ateşiyle gündoğumunda uyandırma
Peki aydınlatma, ısıtma, soğutma ve enerji tasarrufu açısından önem taşıyan bu uygulama nasıl ortaya çıktı?
İlk olarak 1784'de, "Erken yatıp erken kalkmak, kişiyi sağlıklı, zengin ve akıllı yapar" özdeyişinin sahibi Amerikalı politikacı ve fizikçi Benjamin Franklin, Fransa'ya elçi olarak yollandığı sırada, Paris halkının mum israfını önlemesi ve gün ışığından daha çok yararlanması için imzasız bir mektup yayımladı
Mektupta getirilen öneriler arasında panjurları vergilemek, mumları karneye bağlamak ve insanları gün doğumu sırasında kilise çanları ve top ateşiyle beraber uyandırmak vardı.
1.Dünya Savaşı'nda uygulama başladı
Çağdaş yaz saati uygulaması ilk kez Yeni Zelandalı bir böcekbilimci George Vernon Hudson tarafından önerildi. Vardiyalı bir işte çalışan Hudson, böcek toplamak için yeterli zaman bulamamaktaydı. 1895'te Wellington Felsefî Topluluğu'na bir bildiri yollayarak iki saatlik bir değişimi kapsayan yaz saati uygulamasını önerdi.
Çağdaşı İngiliz müteahhit William Willett de 1905'te kahvaltıdan önce çıktığı bir gezintide Londra'daki insanların pek çoğunun yaz günlerinin ilk saatlerinde uyuyor olduklarını keşfederek benzer bir uygulama tasarladı.
Türkiye'de 1940'ta başladı
Uygulama I. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın kömür kullanımından tasarruf etmek istemesiyle başladı. Daha sonraları Birleşik Krallık, müttefikleri ve Avrupa'da savaşta yer almayan birçok devlet bu uygulamayı benimsemeye başladı.
Türkiye'de ilk kez 1940'da uygulama resmen başladı. Ancak arada 16 yıllık bir askıya alma süreci oldu. 1972'den sonra uygulamaya aralıksız devam edildi. (NV)