Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, bugün İstanbul'da "Gazeteci tutuklamaları ve davaları: Tehlikede olan basın özgürlüğü" başlıklı bir basın açıklaması düzenledi.
Toplantıda RSF Genel Sekreteri Jean François Julliard, RSF Türkiye temsilcisi Johann Bihr, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş ve gazeteci İsmail Saymaz Türkiye'de basın özgürlüğü ile ilgili kaygılarını dile getirdiler.
RSF adına basın açıklamasını yapan Julliard konuşmasına Türkiye'nin basın özgürlüğü açısından dünyada 138. sırada olduğunu hatırlatarak konuşmasına başladı ve bu konudaki kaygılarını şöyle sıraladı:
"Basın özgürlüğüne karşı yargı ve güvenlik güçlerinin bu kadar aktif rol alması kaygı verici. Bunun yanısıra gazetecilere karşı kötü davranışlar sergileniyor, eşyalarına el konuyor. Şu anda gazetecilerin yargılandığı 2000 dava var. Ayrıca gazetecilere yönelik şiddet uygulamaları da oldukça yaygın.
"Kınadığımız bir diğer konu internet sansürü. Şu anda Türkiye'den sınırlı şekilde ulaşılan ya da tamamen yasaklı olan 8000 site var. Youtube meselesi bu konuya çarpıcı bir örnek oluşturuyor.
"Üçüncü olarak bilgiye erişim sorunu çok önemli. Soruşturmanın gizliliği iddia edilerek yargılanmayla ilgili bilgilere ulaşamıyoruz.
"Gazetecilerin üzerindeki ekonomik baskılar da yumuşak bir baskı mekanizması. Birçok gazeteci içsel baskılar sonucu haberlerinin geri çekildiğini bize bildiriyor. Medya patronları, şirketler arasındaki siyasi ilişkilerin ortaya çıkarılmasında fayda var."
RSF Türkiye'deki yetkililere de üç tavsiyede bulundu:
- Gazetecilere sistematik bir şekilde aktivist ve terörist muamelesi yapmaktan kaçınmak ve bununla ilgili yasanın ve ilgili maddelerin değiştirilmesi gerekiyor.
- Cezaevlerindeki gazetecilerin sayısına dair bir liste hazırlamalılar. Türkiye bu sayıyı belirleyemediğimiz tek ülke.
- Devlet STK'lar ve yerel derneklerin çalışmalarına daha fazla kulak vermeli.
Hükümet demokrasiye Fransız kalıyor
TGC Genel Sekreteri ve Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) temsilcisi Güneş de tutuklu gazetecilerin sayısının belirlenmesi gerektiği üzerinde durdu. "Bu ülkede hükümet basının sorunlarına Fransız kalmış durumda" diyen Güneş sözlerine şöyle devam etti:
"Cezaevindeki gazetecilerin sayısı konusunda hükümetle aramızda ciddi bir anlaşmazlık var. Hükümetin listesinde cinsel taciz suçlamalarından cezaevine girmiş gazeteciler var. Diğer taraftan da Azadiya Welat gibi gazetelerin gazete olmadığını, terör örgütü propogandası yaptığını savunuyorlar. Biz halkın haber alma hakkı doğrultusunda, silahlı mücadele, kin ve nefret içermemesi kaydıyla yaptığımız haberlerin basın özgürlüğüne dahil olduğuna inanıyor ve mesleğimizi yapmaya çalışıyoruz."
Gazeteci Saymaz konuşmasında Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutukluluğuna yer verdi. "Başbakanın ifade ettiği gibi kendisini destekleyen birçok basın örgütü var. Bunun için bir sınırlama yok. Ama siyasi iktidar eleştirildiği anda gazeteciler karanlık odakların temsilcisi olmakla suçlanıyor. Şık ve Şener'in özgürlüklerine kavuşamaması demek, Türkiye'nin demokrasiye ve özgürlüğe Fransız kalması demektir" diye konuştu.
RSF'nin bir sonraki Türkiye ziyareti 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde. Türkiyeli gazetecilerle birlikte Şık ve Şener'i ziyaret etmeyi planlıyorlar.(ÇT/EÖ)