WWF, Greenpeace ve TEMA ortaklığıyla “Paris Anlaşması Sonrasında Enerji Politikaları” Paneli düzenlendi.
Paris İklim Zirvesi’nde ortaya çıkan ve 22 Nisan’da 195 ülkenin imzalayacağı anlaşma kapsamında küresel ısı artışının 2 ve mümkünse 1,5 derecede tutulması gerektiğinde anlaşıldı. Bu kapsamda da hızlıca fosil yakıtlardan vazgeçerek yenilenebilir enerjiye geçilmesi hedefleniyor.
Intercontinental Hoteli’nde yapılan panelin moderatörü Tema Vakfı Genel Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, Paris Anlaşması’nda ülkelerin sundukları sera gazı indirim niyetleri uygulandığında dahi 3-4 derecelik ısınma olacağına dikkat çekerek anlaşmada konan 1,5 derecelik hedefle niyet arasında büyük bir uçurum olduğunu söyledi
Karapınar, bu ciddi uçurumu kapatmak için hızlıca dekarbonizasyonla yenilenebilir enerjiye dönülmesi ve fosil yakıtların da önemli bölümünün yer altında bırakılması gerektiğini söyledi.
Panelde Paris Anlaşması sonrasında nasıl bir gelecek öngörüldüğü, Türkiye’nin yenilebilir enerji potansiyeli, sorunlar, maliyetler gibi konular konuşuldu.
"RES'lerin yılda 2 bin megavata çıkması lazım"
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TUREB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, Türkiye’nin rüzgar enerji kurulumunun yılda 2 bin megavata ulaşması gerektiğini söyledi.
“Dünyada 340 gigabat rüzgar santrali var. Her yıl rüzgar enerjisi yüzde 20 seviyesinde artış gösteriyor. Türkiye’nin de son 6 yıldır geliştiğini söyleyebiliriz.
"Türkiye’de rüzgar potansiyeli Avrupa’ya göre yüzde 25-30 daha fazla ama bunu değerlendiremiyoruz. Bugün 4800 megavat rüzgar santrali işletmede. Almanya bizim yarımız olmasına rağmen kurulu rüzgarı bizden 10 kat fazla.
"Geçtimiz yıl 956 megavat santral işletmeye alındı. Ancak eğer samimiysek her yıl 2 bin megavat işletmeye alınması lazım. Dünya destek ve teşviklerle ayakta duruyor. Türkiye’de de bu anlamda olumlu adımlar var, ama hükümetin daha planlı bir politika geliştirilmesi lazım.
"Güneş potansiyelimiz 500 gigavat, kurulu güç 249 megavat"
Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu (GÜNDER) Başkanı Dr. Kemal Bayraktar ise Türkiye’nin güneş potansiyelini kullanamadığına dikkat çekti.
“Dünyada kurulu güneş gücü 228 gigavatı aştı. Almanya’da 40 bin megavat, Türkiye’de ise 249 megavata ulaştı. Üstelik Almanya’dan yüzde 60 daha fazla güneşimiz olmasına rağmen. Biz 1991’de kurulduk ama güneşte çok ağır hareket etmişiz. Oysa Türkiye’nin güneş potansiyeli 500 gigavat."
"RES'ler çevresel nedenlerle o kadar kolay olmuyor"
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Nilgün Açıkalın, rüzgara ciddi başvuru olduğunu ancak çevresel koşullar nedeniyle sorunlar yaşandığına dikkat çekti.
"Önce rüzgari görelim dedik, güneşi ikinci planda tuttuk. Rüzgarda inanılmaz bir başvuru oldu. Ancak çevresel nedenlerle o kadar da kolay olmuyor. Rüzgar enerji santralleri (RES) ne kadar çevreci de olsa onun da sorunları var. Orman arazisi üzerinde olması, kuş göç yolları üstünde olması, yatırımcıların çevre koşullarına uymaması nedeniyle hukuki sorunlar vb. derken beklenen kapasiteye ulaşılamadı.
"Bizdeki bir diğer sorun ise iletim hatları. Geçmişte iletim hatların yüzde 70’i fosil yakıt odaklı yapıldığı için bu konuda sorunlar var. İletim sistemlerinin geliştirilmesi lazım. Bölgesel üretilen enerji tüketim merkezine gönderilmiyor. Hepsi Trakya ve İstanbul’da.”
"Almanya kömürden vazgeçiyor"
Almanya’dan Agora Energiwiende İcra Direktörü Yardımcısı Markus Steigenberger, yenilenebilir enerjide maliyetin çok düştüğüne dikkat çekti.
"Paris Anlaşması'nda küresel ısı artışının 2 derece değil 1.5 derecede tutulması gerektiğinden bahsediliyor. Yani iklim değişikliği için mücadelede son 30 yıldır konuştuğumuz her şeyin daha hızlı olması şart.
"Almanya’da yaklaşık 2 senedir kömür kaynaklı santralleri azaltma sürecimiz var. Nükleeri yavaş yavaş çekiyoruz. Paris adeta bir katalizör görevi yaptı. Kömürü kaldırmamız gerektiği kesin ama nasıl yapacağımız konuşulur hale geldi. Ama Almanya’da hala linyitin payı yüzde 25. Bu bir problem.
"Almanya'da geçen yıl enerjinin yüzde 33’ü yenilebilir enerji. Biz bu işe başladığımızda maliyetler çok yüksekti, şimdi çok düşük. 50 yıllık süreçte yenilenebilir enerji alanında istihdam, yeni bir endüstri yarattık. Yeni başlayanlar bu işe çok ucuza başlıyor. ”
"RES'lere ciddi şikayetler var"
Panelde rüzgar enerjisine karşı yerelde artan itirazlar dile getirildiğinde TUREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, halkın sadece yüzde 10-15 arasında bir bölümünün RES istemediğini bu kişilerin de çıkar amaçlı gruplar olduğunu iddia etti.
“Biz yer seçiminde öncelikle rüzgar potansiyeline bakıyoruz. Sonra bölgede sit alanı, kuş göç yolu, fauna, floara gibi özelliklerine bakıyoruz. Biz hepimiz çevreyi düşündüğümüz için bu yatırımı yapıyoruz. Bu konuda halkı bilinçlendirmemiz lazım, bilgi kirliliği mevcut.”
Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Nilgün Açıkalın ise BİMER’e vatandaşlardan RES konusunda ciddi şikayetler geldiğine dikkat çekti.
“Yatırımcıların çevre koşullarına dikkat etmesi çok önemli. Köylüler yolun bozulması vb gibi şikayetleri bize iletiyor. Bu şikayetlerde de haksız değiller. Yatırımları halka sadece anlatmak değil, onları projenin içine çekmek gerekiyor. Bunun için de sivil toplum örgütlerinin desteğine ihtiyaç var.” (NV)