18 Aralık'ta Göktürk-2 uydusunun uzaya fırlatılması nedeniyle düzenlenen tören öncesi ve sonrası ODTÜ'de çıkan olaylarla ilgili Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi rektörlükleri yayımladıkları ortak bildiriyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı protesto eden öğrencileri kınadı.
Beş üniversitenin yanı sıra Hacettepe Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Uşak Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve Bezmialem Üniversitesi de polis şiddetine maruz kalan öğrencileri kınarken,40 civarı öğrencinin yaralnmasına neden olan polis şiddetine karşı herhangi bir yorumda bulunmadılar.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet de dün yaptığı yazılı açıklamada, yaşanan olayların geleneksel misafirperverlik anlayışımızla bağdaşmamasına vurgu yaparak azınlık bir grubun ODTÜ'nün imajını zedelemesine izin verilmemesi çağrısında bulunmuştu.
"Öğrenciler uydumuzu gölgelemeye çalıştı"
Protesto gösterilerinin Göktürk-2 uydusuna karşı yapıldığını düşünen Marmara, İstanbul Teknik, Yıldız Teknik, Galatasaray ve Mimar Sinan Üniversitesi rektörlükleri, uzay bilimleri ve teknoloji alanındaki başarının bazı öğrenciler tarafından gölgelenmeye çalışıldığını ileri sürdüler.
Üniversitelerin öğrenciler ve "bilim adamları"nın fikir ürettiği, düşüncelerini özgürce paylaştığı; farklı, hatta katılmadığı düşüncelere tahammül etmeyi içselleştirdiği ortamlar olması gerektiğini söyleyen rektörler öğrencilerin tek protesto aracının eleştirel fikirleri olması gerektiğine dikkat çekti.
Rektörlerin açıklamaları şu sözlerle devam etti:
"Taş, sopa ve molotof kokteyli öğrencilerle anılmamalıdır. Kavga ve şiddet hiç bir fikre hizmet etmez ve hiçbir fikir hedeflerine bu yöntemlerle ulaşamaz.
"Toplumun her alanda bir adım daha ileriye gidebilmesinin, üniversite öğrencilerinin eğitim, araştırma ve sosyal sorumluluk faaliyetleriyle mümkün olacağına inanıyoruz. Üniversiteler olarak öğrencilerimizin kamuoyunda başarılarıyla gündeme gelmeleri en büyük arzumuzdur.
"Bu vesileyle, ülkemizde heyecan uyandıran ve tüm dünyanın ilgisini çeken böylesine bir bilimsel ve teknolojik başarının gerçekleşmesinde katkısı olan 'bilim adamları'mıza ve diğer yetkililere teşekkür eder, tebriklerimizi sunarız."
Hacettepe: Başarı gölgede kaldı
Beş üniversitenin ardından Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer de yaptığı yazılı açıklamada, uzaya uydu gönderen 25. ülke olan Türkiye'nin bu başarısının gölgede kalmasından üzüntü duyduğunu ifade etti.
"Tamamen kendi üretimimiz olan Göktürk-2 uydumuzun başarıyla fırlatılması sırasında ve sonrasında yaşanan şiddet olaylarının, Türkiye'nin gurur duyacağı bu başarıyı gölgede bırakması üzüntü vericidir.
"Demokratik bir hak olan protestonun, şiddet kullanılarak ortaya konulması kabul edilemez. Güvenlik güçlerimizi ve öğrencilerimizi birbirlerinin karşıtı değil, ülkemiz için çaba gösteren paydaşlar olarak görüyoruz."
İstanbul Üniversitesi: Misafirperverliğimizle bağdaşmadı
İstanbul Üniversitesi Rektörü Yusuf Söylet, uydunun Çin'den uzaya fırlatılmasının önemine dikkat çekerek, "Bu başarıyı ülke olarak hep birlikte yaşamamız gerekirdi. Ancak bu başarılı bilimsel çalışma gerçekleşirken ne yazık ki diğer taraftan da bir üniversitede olmasını asla kabul edemeyeceğimiz görüntülere hep birlikte şahit olduk" değerlendirmesinde bulundu.
"Bu önemli olayın bilimsel yönünden daha çok bir grup öğrencinin taş, sopa, lastik yakma ve molotof kokteylleri ile gündeme gelmesi hepimizi derinden yaraladı. Bu tutum geleneksel misafirperverliğimizle de hiç bir biçimde bağdaşmamaktadır.
"Artık önümüzde yepyeni bir dünya var. Bu yüzyılın gerçekleri ve dinamikleri çok farklı. Bilim yuvası olan üniversiteler, değişimi en yakından takip eden kurumlar olmalılar. Bu yüzden çok küçük bir azınlığın, ODTÜ gibi ülkemizin en önemli bilim ve eğitim kurumlarından birinin imajını olumsuz şekilde etkilemesine izin verilmemelidir.
"Geleceği, eğitim ve bilimle kurmaya çalışan gençlerimizin, başkalarının eğitim hakkını engellemeden, kampüslerdeki güven ortamını zedelemeden ve bin bir emekle çocuklarını üniversiteye gönderen ailelerin huzurunu bozmadan kendilerini ifade etmeleri gerekir. Bunun dışındaki eylemler, başkalarının özgürlüğüne ve haklarına müdahale anlamına gelir.
Karadeniz Teknik: "İstikbal göklerdedir"
Göktürk 2'nin başarılı şekilde yörüngeye oturtulmasını Atatürk'ün "İstikbal Göklerdedir" hedefiyle uyumlu olduğunu vurgulayan Karadeniz Teknik Üniversitesi rektörlüğü, gelişmelerle gurur duyuyor.
"18 Aralık 2012 tarihinde uydunun uzaya gönderilmesi töreni esnasında ODTÜ yerleşkesinde meydana gelen, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılması sınırlarını aşan ve devlet büyüklerimizin yüksek şahsiyetlerini hedef alan bu müessif olaylar küresel aktörlerin ülkemiz aleyhindeki emellerine hizmet etmiştir.
"Karadeniz Teknik Üniversitesi olarak ülkemizin huzur, güven ve barış içerisinde geleceğe yürüyüşüne katkı yapan her projeyi takdir ediyor ve destekliyoruz.
"Böylesi gurur verici gelişmelerin heyecanını yaşarken, kamu düzenini bozmaya yönelik her türlü eylemi de kınıyoruz. Bu vesileyle bir bilim kurumu olarak toplumumuzun tüm kesimlerini sorumluluklarını yerine getirmeye ve barış ortamını tesis etmede yüksek duyarlılığa davet ediyoruz."
Uşak Üniversitesi: Başbakanımıza yapılanı haklı bulmuyoruz
Uşak Üniversitesi'nden yapılan açıklamada "Sayın Başbakanımız yeni YÖK Yasa Tasarısı'na verdiği destekle söz hakkının üniversitelere verilmesi gerektiğinin altını çizmektedir" denildi.
Üniversitelerin demokratik hak ve taleplerini dile getirmekte özgür olduklarının dile getirildiği açıklama "ama" ile şöyle devam ediyor:
"Ancak yapılan eylemlerin şiddet içermesi ve kamu malına zarar verilmesi kabul edilemez. 18 Aralık 2012 günü Göktürk-2 uydusunun fırlatılması sebebiyle ülkemizin önde gelen üniversitelerin birisinde yapılan törende gerçekleşen şiddet içeren öğrenci eylemlerini doğru bulmuyoruz.
"Ülkemiz açısından son derece önemli olan ve alanında ilkler arasında sayılabilecek olan böylesi bir teknolojik gelişmenin siyasi gösterilerin gölgesinde kalması kabul edilemez.
"Bilimsel bilgi üreten bir kurumda, ülkemizin gerçekleştirmiş olduğu teknolojik gelişmenin memnuniyetle karşılanması tüm Türkiye'nin arzu ettiği bir durum olacağı kanaatindeyiz.
"Hükümetimizce son yıllarda her ilde en az bir üniversitenin kurulması, üniversitelerdeki istihdam oranının artırılması ve yükseköğretime ciddi kaynak aktarılmasıyla yükseköğretimin hızlı bir gelişim içine girmesini sağlamıştır. Söz konusu bu tutumun takdirle karşılanması gerekirken, sayın Başbakanımıza yapılan bu biçimdeki bir muameleyi haklı bulmadığımızı, Uşak Üniversitesi Senatosu olarak Türkiye kamuoyunun takdirine arz ederiz."
Kocatepe Üniversitesi: Amaç hükümetin icraatlarını gölgelemek
Afyon Kocatepe Üniversitesi Senatosu'ndan yapılan açıklamada hükümetin icraatlarına övgüler sıralanırken, eylemlerin çalışmaları gölgelemek maksadıyla yapıldığı ileri sürüldü.
"ODTÜ'de meydana gelen olaylar ve sonrasında kamuoyunda yapılan tartışmalar, konuyu asıl mecrasından saptırmış ve millet olarak haklı bir gururu paylaşacağımız bu günlerde kamuoyu olumsuz bir atmosfere doğru yönlendirilmiştir.
"Son 10 yılda, birçok ülkede yaşanan ekonomik krizlere karşılık, ülkemizde diğer birçok alanla beraber, özellikle yükseköğretimdeki okullaşma oranlarında, kadro aktarımı ile öğretim elemanı sayılarında, fiziki alan tahsislerinde ve araştırma faaliyetlerine yapılan kaynak aktarımındaki artış gözle görülür seviyelerdedir. Bu katkılar yükseköğretim alanının gelişmesi açısından takdire şayandır.
"Hem yapılan eylemlerin hem de bu eylemlerden hareketle kamuoyu oluşturmaya çalışan odaklarda yapılan tartışmaların böylesi güzel çalışmayı gölgelediği, maksadını aştığı ve yapılan katkıyı göz ardı etmeye dönük girişimler olduğu kanaatimizi üniversite senatosu olarak kamuoyuna saygıyla duyururuz."
Bingöl Üniversitesi: Başbakanımıza yönelik tutumu anlamıyoruz
Bingöl Üniversitesi Senatosu'nca yapılan açıklamada ise "Demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde yapılan eylemler asla şiddet içermemeli ve kamu malına zarar vermemelidir" denildi.
"Göktürk-2 uydusunun fırlatılması münasebetiyle ülkemizin önemli üniversitelerinden birinde sayın Başbakanımızın katılımıyla yapılan ve gurur duyulması gereken bir gün ve etkinlikte sayın Başbakanımıza yönelik tutumu anlamakta güçlük çekiyoruz.
"Oysa ülkemiz açısından son derece mutluluk ve gurur verici bir olay gerçekleşmekteydi. Bunun ideolojik ve siyasi mülahazalara kurban edilmesini anlamlı bulmuyoruz. Evrensel bilimin üretildiği bir yuvada bu üretime zemin oluşturan ve destek olan bir siyasi irade tenkide değil ancak takdire şayandır.
"Hükümetimizin son dönemlerde yükseköğretime rekor düzeyde kaynak aktarması, tüm üniversitelerimize çok önemli ve anlamlı destekler sağlanması takdirle karşılanması gerekirken, sayın Başbakanımıza bu nevi muamelenin reva görülmesini doğru bulmadığımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz."
Sabahattin Zaim Üniversitesi: Anlamsız protesto!
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Senatosu tarafından da yapılan yazılı açıklamayla protesto girişimlerinin kınandığı belirtildi.
Açıklamada şöyle denildi:
"Uzay ve uydu sistemlerine yönelik teknoloji, uzman insan gücü ve alt yapı geliştirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının gözlem ve araştırma ihtiyaçlarının milli imkan ve kabiliyetlerle karşılanması ihtiyacını karşılamak amacı ile üretilen Türkiye'nin ilk milli keşif uydusu Göktürk-2 ve TÜBİTAK uzay mühendisleri tarafından geliştirilen Milli Uçuş Bilgisayarı Bilge, ülkemizin çağdaş medeniyeti yakalamasında önemli bir adım oluşturmaktadır.
"Böyle önemli projeleri destekleyen hükümet ve araştırma kurumlarına teşekkür ederiz. Göktürk-2' nin uzaya fırlatılması törenine, tüm öğrenci ve öğretim elemanlarının da coşkuyla katılmaları beklenirken, bilime ve gelişmeye karşı yapılan bu anlamsız protesto girişimlerini kınıyor ve kamuoyuna ilan ediyoruz.
Bezmialem Üniversitesi: Özgürlük değil
Bezmialem Vakıf Üniversitesi'nden yapılan açıklamada da yaşananların özgürlük olmadığı iddia edildi.
"Üzücü olan, aklıselim sahibi herkes tarafından kınanması gereken böyle bir eylemin bazı kişi ve kuruluşlar tarafından basit 'özgürlük ortamının bir parçası' olarak gösterilmek istenmesi, hatta siyasi ve ideolojik kamplaşmanın ve yaratılmak istenen kargaşa ortamının bir aracı olarak kullanılmaya çalışılmasıdır." (EKN)