Fotoğraf: Naci Görür sosyal medya hesabı
Yerbilimi ve deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Kanal İstanbul projesinin sonuçlarına dair görüşlerini sosyal medya hesabından paylaştı.
Görür, Kanal İstanbul’un depremde riskin artacağını söyledi, Marmara Denizi’nin büyük zarar göreceği uyarısında bulundu.
TIKLAYIN - Çavuşoğlu: Kanal İstanbul Ulaşım Tarihini Değiştirecek
TIKLAYIN - İmamoğlu: Kanal İstanbul Projesi Refefanduma Gidecek
Prof. Görür, twitter hesabından “Değerli izleyicilerim. Bugünlerde Kanal İstanbul projesi tekrar konuşulmaya başlandı. Ben bugün sizleri aydınlatmak için bu projeyi yerbilimleri ve deprem açısından kısaca değerlendireceğim” dedi ve şöyle devam etti:
PROJENİN AMACI: İstanbul Boğazında gemilere geçiş kolaylığı sağlamak, kazaları önlemek ve gelir sağlamaktır.
2- GÜZERGAH: Küçükçekmece-Terkos Gölü arasındaki vadi boyunca kazılacaktır. Tek bir geminin geçebileceği genişlik ve derinlikte olacaktır.
3-ZEMİN (Jeoloji): Kanal Küçük Çekmece yöresinde Miyosen ve daha genç, görece daha sorunlu zemini (çökelleri) kesecek ve kuzeye gittikçe Eosen-Oligosen yaşlı birimlerin içerisine girecektir. Bu zemin yer yer çok sert kireçtaşları ile görece daha yumuşak kiltaşı, silttaşı, kumtaşı ve marnlardan oluşmuştur. Kanalın Karadeniz’e girişi de çürük zeminden ibarettir. Bu kanal kazılrsa şu olumsuzlukların olması kaçınılmazdır:
a) Yaklaşık 1-1,5 milyar m3 malzeme kazılacaktır. Bu malzemenin kazılması yıllarca sürecek, kazıda iş makinalar ve patlayıcı kullanılacak dolayısıyla vadi ve çevresindeki ekosistem, fauna ve flora büyük ölçüde tahrip olacaktır.
b) Bu boyuttaki bir malzemenin herhangi bir yere serilmesi mümkün değildir. Bir ihtimalle Marmara içerisinde adacıklar oluşturulacaktır. Marmara’nın içerisindeki aktif fay sistemi düşünülürse bu iş son derece riskli olacaktır.
c) Kanalın kazılması esnasında zemin özelliklerine göre fazla kayma, heyelan ve göçmeler olacaktır.
"Riskli ve maliyetli"
d) Deniz seviyesine kadar kazılınca kanal bir drenaj sistemi olarak çalışacak ve kanal çevresindeki yeraltı su rezervuarlarını tahrip edecek ve yörede tuzlanmaya neden olacaktır.
e) Kanal ile Boğaz arasındaki bölge bir ada haline gelecek dolayısıyla tüm ulaşım sistemleri değişecek ve zorlaşacaktır. Özellikle Kanalı üstten geçecek yapılar irtifa, zemin koşulları nedeniyle daha riskli ve maliyetli olacaktır. Bu adanın Trakya’dan ayrılması askeri açıdan da riskli olabilecektir.
f) İstanbul deprem beklemektedir. Beklenen deprem gerçekleşirse Kanal’ın Marmara ağzı 9-10 şiddetinde etkilenebilecektir. Kanal gibi yatay ve düşey harekete sıfır toleranslı bir yapının bu depremden (veya sonrakilerden) ciddi hasarlar görmesi mümkündür.
g) Yetkililerin ifadesine göre Kanalın etrafında en az 3 milyonluk bir şehir oluşacaktır. Bu da deprem riskini artıracaktır. Fazla nüfus fazla can ve mal kaybı demektir.
h) Kanal dünyanın en kirli denizlerinden biri olan Karadeniz ile şu anda can çekişmekte olan Marmara’yı birleştirecektir. Orta Avrupa’nın tüm sanayi kirliliği bu vesile ile Marmara’ya dolacaktır.
I) Marmara’nın oşinografik sistemi bozulacak ve bu denizde oksijen tüketimi daha da hızlanacaktır. Bu da yaşam koşullarını daha da zorlaştıracaktır. Görüldüğü gibi böyle bir projenin getirisinden çok götürüsü vardır. Kaldı ki milyarlarca dolara mal olacak bu proje yerine ülkenin çok daha elzem olan işleri yapılabilir. Bu günün teknolojisi ile Boğaz’da trafik çok daha güvenli bir şekilde gözetim ve denetim altına alınabilir. Bu hem daha ucuz hem de ülke yararına olur.
Naci Görür hakkında 1966'da İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi'ni kazandı, lisansını İTÜ Öğretim Üyesi Aday Adayı Bursu ile tamamladı. 1971 yılında Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden Yüksek Mühendis olarak mezun oldu. 1973 yılına kadar İTÜ'de asistan olarak çalıştı. 1973 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nın bursu ile doktora yapmak üzere İngiltere'ye gitti, London University, Imperial College, Royal School of Mines'da D.I.C. (Diploma of Imperial College), M.Phil. (Master of Philosophy) ve PhD (Doctor of Philosphy) derecelerini aldı. 1978'de Türkiye'ye dönerek İTÜ'de çalışmaya başladı. Bu üniversitede 1983'de doçent, 1989'da profesör oldu. 1997-2000 yılları arasında Maden Fakültesi'nde dekanlık görevini üstlendi. Sedimantoloji ve Deniz Jeolojisi konularında uzman. Türkiye'nin sedimenter havzaları, tektoniği ve denizleri hakkında araştırmalar yaptı. 1999 depremlerinden sonra Marmara Denizi'nin deprem potansiyelinin açıklığa kavuşturulması için çalıştı, 1983 yılında TÜBİTAK Teşvik Ödülü'nü aldı. 1997 yılında Türkiye Bilimler Akademisi'nin (TÜBA) asli üyeliğine seçildi. 2004 yılında NATO bilim ödülünü aldı. |
(EMK)