Art arda yapılan araştırmalar; porno izlemenin erkekler arasında oldukça yaygın olduğunu ve kadınlarda da nadir görülen bir alışkanlık olmadığını gösteriyor. Peki porno söylenildiği kadar tehlikeli olabilir mi? Yoksa faydaları da var mıdır?
Porno filmlerin etkilerine dair araştırmaların sürüyor olmasının yanı sıra, bu araştırmalar oldukça büyük tartışmaları da beraberinde getiriyor. Hatta, aynı araştırmalar bile tartışmanın karşı cephelerinde yer alan kişiler tarafından farklı yorumlanıyor. Bazıları bunun toplum için bir tehdit olduğunu düşünürken, bazıları da bu bakış açısının 1980’lere ait bir histeri olduğunu düşünüyor.
Anti-porno savunucuları; öncelikle porno izlemenin bir bağımlılık olduğunu ve beynin ödül mekanizmasının normal örgüsünü gasp ettiğini ileri sürüyor. Bu kesime göre; tıpkı hep daha fazlasını isteyen eroin bağımlıları gibi, porno izleyicileri de gerçek seksten artık zevk almamaya başladıklarını ve giderek daha fazla “açık-seçik” filmlere başvurduklarını düşünüyor.
Elbette ki, pornografiye dair şiddet tasviri, istismar ya da seksüel istek olarak düşünceleri olan bir kesim de var. Fakat, anti-porno savunucularının asıl odak noktasını erkek bağımlılığı oluşturuyor.
Öte yandan, porno-karşıtları, aşırı porno izlemenin, izleyiciyi; partnerini reddetmeye, vahşilik imgeleri aramaya, tecavüz vakalarına ve çocuk istismarına yönelttiğini ileri sürüyor. İskoçya’daki bazı okullar; yetişkin görüntüleri izlemenin cinsel isteksizliğe, cebir ve istismara yol açabileceği noktasında uyarıda bulunuyor. Bir biyolog olan ve Your Brain on Porn sitesinin yazarı Gary Wilson ise bu tarz bir kızışmanın tekrar tekrar görülebileceğini söylüyor.
Peki pornografi bağımlılığı gerçek mi? Wilson, çok fazla porno izleyen ve aşırı derecede porno izlemeyen insanların beyin aktivitelerindeki farklılıkları gösteren çalışmaları kendisine referans gösteriyor ve görünüşe göre aynı beyin bölgeleri uyuşturucu bağımlılarınınkinden daha farklı çalışmıyor.
Ancak, çalışmaların bazıları, porno izleyicilerinin cinsel işaretlere karşı aşırı hassaslık gösterdiklerini ileri sürerken(1), bazı çalışmalar ise bu kişilerin cinsel işaretlere dair daha az uyarıldıklarını ileri sürüyor(2). Ancak yine de, bu durum pornonun beyninizi değiştirdiğini kanıtlamıyor. Belki, pornoya kendini kaptırmış insanların beyinleri başlangıçta farklılık gösteriyordu. Belki de bu insanlar bir biyolojik farklılıktan kaynaklanan aşırı seks dürtüsüne sahip olmuş olabilirler.
Beyin taramalarına başvurmak yerine, porno izleyicilerinin; cinsel isteksizlik ve kızışma ya da bir uyuşturucu bağımlısına benzer davranma gibi problemleri ne sıklıkta yaşadıklarını bulmamız gerekiyor.
Wilson ve beraberindeki ekip, cinsel isteksizliğin genç erkekler arasında hiç olmadığından daha fazla olduğu bulgusuna ulaşan güncel bir “review” araştırması yayınladılar. (Ücretsiz internet pornografisi yükselişe geçmeden önce yüzde 5 olan değer, bazı çalışmalarda yüzde 33’lere kadar çıkıyor.)(3)
Fakat, İngiltere’de, her on yılda bir düzenli olarak insan cinselliği üzerine yapılan en geniş araştırmalardan birisinin (Natsal) ekibinde yer alan University of Glasgow’dan Kirstin Mitchell; cinsel isteksizlik çalışmalarının, katılımcıların farklı tanımlamalar kullanmış olma ihtimallerini göz önüne alarak yanıltıcı olabileceği noktasında uyarıda bulunuyor.
“Salgın bir hastalık değil”
Kirsten, bu durumun, genç erkeklerin sinirsel ya da alkol kullanımı gibi etkenlerden kaynaklı zaman zaman cinsel arzu noktasında düşüş gösterebildiklerine bağlı olarak, normal olabileceğini söylüyor. Dolayısıyla, aradığınız şeyin ne ciddiyette olduğunu göz önünde bulundurmalısınız.
İngiltere’deki en son 2011 yılında yapılan Natsal araştırmasında, 16-21 yaş erkekleri için en yaygın cinsel problemin erken boşalma olduğu bulgusuna ulaşıldı. Ve araştırmada katılımcıların yalnızca yüzde 3.3’lük bir kesimi cinsel isteksizlik seviyesinin stres verici olduğunu belirtiyor.(4)
Peki bağımlılık için ne söylenebilir?
Bağımlılık, davranışın kişinin geri kalan yaşamını –iş yaşamı ya da ilişkilerini– olumsuz anlamda etkilemeye başlaması olarak tanımlanır ve zor da olsa durdurulabilir ya da tamamen ortadan kaldırılabilir. Your Brain on Porn sitesi gibi web siteler, bu kriterleri karşılayan davranışları sergileyen erkeklerin ifadeleriyle doludur.
Bir başka porno “iyileştirme” web sitesi olan NoFap ise; ayda yaklaşık 1 milyon ziyaretçisinin olduğunu ileri sürüyor. (“Make educated decisions about using your genitals“ bölümüne bakınız.)
Fakat durumun ne kadar yaygın olduğunu gerçekten bilmek için, öncelikle bu tarz sitelerin kullanıcılarına değil, porno izleyicilerinin rastgele örneklerine bakmalıyız. Geçmişte yapılan araştırmalar; kendi kullanımını “problemli” gören kullanıcı oranının (tüm erkek kullanıcılar arasında) yüzde 6 ila yüzde 13 olduğunu gösteriyor. Fransız/Belçikalı araştırması ise bu oranı yüzde 28 olarak gösteriyor.(5) Her ne kadar bir artış gözükse de yeni birey katılımını da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
New Mexico Solutions isimli bağımlılık kliniğinden David Ley; sürekli pornonun bir sorun olmadığını, fakat insanların porno izleme noktasında suçlandıklarını söylüyor. Araştırmalara göre, kendisini porno bağımlısı olarak tanımlayan bireyler diğer insanlardan daha fazla porno izlemiyorlar, fakat bu insanlar kendi davranışlarıyla ahlâki değerler arasında bir çatışma görüyorlar.
Yine de, en azından bazı insanlar kendilerinin porno kullanımı düzeylerinden memnun değiller. Fakat bu durum “pornonun yasaklanması” çağrılarına kulak vermemiz gerektiği anlamına mı gelir?
Yaklaşık 700 erkek ve kadın katılımcının yer aldığı bir çalışmaya göre, birçok insan için, hatta belki de büyük bir çoğunluk için, pornonun zarardan çok faydalı olduğunu ileri sürüyor. Her iki cinsiyet de, pornonun; cinsel yaşamları ve genel olarak sekse ve hayata dair bilgileri üzerinde olumlu etkileri olduğunu düşünüyor.(6)
470 erkekle yaptığı araştırmada benzer sonuçları elde eden James Cook University’den Dan Miller; bizi mutlu edecek şeyleri yapmanın iyi olduğunu söylüyor.
Miller’ın yürüttüğü araştırmada, ayrıca, erkek çocuklarının erken yaşlarda (en genci 15 yaşında) düzenli olarak porno izlemeye başladığı bulgusuna ulaşıldı. Dolayısıyla araştırmada, gençleri bu konuda eğitmenin oldukça önemli olduğu vurgusu yapılıyor. Ancak bu eğitimin, porno izlemenin kötü bir davranış olduğu yönünde olmaması gerektiğine, buna karşılık; pornografinin, seks ve ilişkileri doğru bir biçimde yansıtmıyor olabileceğini hatırlatmak gerektiğine değiniliyor.
Sonuç olarak, porno hakkında, tıpkı diğer gündemlerde olduğu gibi, toplumu nasıl etkilediğine dair kritiklerde bulunabiliriz, ancak bu durumu bir sağlık krizi gibi yansıtmanın doğru olmadığını kavramamız gerekiyor. (BF/AS)
Kaynaklar ve ileri okuma:
* Wilson, C. “The truth about porn: why masturbation won’t kill your sex life” NewScientist.
(1) PLoS One
(3) Behavioral Sciences, doi:10.3390/bs6030017
(4) Journal of Adolescent Health
(5) Computers in Human Behavior
(6) Archives of Sexual Behavior
Yazı ilk olarak BilimFili’nde, “Pornoya Dair Bir Gerçek: Mastürbasyon, Seks Yaşantısına Zarar Verir mi?” başlığıyla yayınlandı.