15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) kapsamında “Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) yapısal değişikliklere gidildi.
TIKLAYIN - OHAL'DE 3.KARARNAME: MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ KURULDU, YAŞ YAPISI DEĞİŞTİ
Bu değişiklikleri kimi “sivilleşme” ve “demokratikleşme” olarak yorumlarken, kimi de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın devlet yönetimini tekele alma girişimi olarak değerlendirdi.
TIKLAYIN - İNFOGRAFİK: TSK'NİN YAPISI NASIL DEĞİŞTİ?
Konuyu Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. Evren Balta Paker’le konuştuk.
Yine Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. İsmet Akça ile birlikte İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan 2010’da çıkan “Türkiye’de Ordu, Devlet ve Güvenlik Siyaseti” başlıklı kitabı yazan Balta, askeriyenin sivil irade tarafından şeffaf şekilde denetlenmesi gerektiğini ifade ederken, askeri iradeyi denetleyen sivil iradenin kim tarafından, nasıl denetleneceği sorusunu soruyor.
“Aşırı siyasi ordu mekanizmasını güçlendirirsiniz”
“Eğer amacımız siyaset üstü, siyasete müdahil olmayan profesyonel bir ordu yaratmaksa en önemli meselelerimizden biri, orduyu sivillerin şeffaf, demokratik ve profesyonel bir biçimde denetlemesi ve orduyu denetleyen sivil iradenin de denetlenmesidir.
“Mevcut düzenlemelere hiç gönderme yapmadan soralım: Ordunun atamalarında ve kararlarında, askeri personelin eğitiminde siyasetin rolünü artırıyorsunuz, peki siyasetçilerin askeri atamalarda liyakata, profesyonel etiğe ve kararlarında evrensel objektif ilkelere bağlılığını nasıl garanti edeceksiniz?
“Bunu garanti edecek kurumsal ve çok güçlü mekanizmalar inşa etmediğiniz takdirde aşırı siyasallaşmış bir ordu mekanizmasını ortadan kaldırmamış, bilakis güçlendirmiş olursunuz.
“Savaşın ve çatışmanın değişen doğası”
“Bir diğer mesele de ordunun koordinasyonu ve hiyerarşisi ile ilgili.
“Mevcut reformlar tamamen asker-sivil ilişkileri gözlüğü takılarak yapılmış. Oysa bütün askeri reformların temelinde bu ilişkiler kadar, savaşın ve çatışmanın değişen doğası yer almalı.
“Bütün dünya kendi ordularını savaşın değişen doğası, İŞİD gibi grupların yarattığı yeni tehditler üzerinden yeniliyor.
“Dünyadaki bu askeri reform süreci de orduda kuvvet komutanlıkları arasındaki farkların azalması, sınırların muğlaklaşması, ortak operasyon kapasitelerinin genişlemesi üzerine kurulu.
“Hiyerarşi değil ama operasyonel ortaklık, ortak hareket edebilme kapasitesi öne çıkarılıyor.
“Ordu içindeki kurumsal rekabeti artırmak, hiyerarşiyi yerine ortaklaşma koymadan kaldırmak/zayıflatmak ordunun operasyonel kapasitesini zayıflatan bir durum.
“Orduya dair tüm yapısal reformlar (özellikle eğitime ve kurumsal hiyerarşiye dair reformlar) tehditlerin doğasına dair böyle bir geniş perspektif üzerinden yapılmak zorunda.
“Bu konuda bir toplumsal uzlaşma ve tartışma ile yapılmak zorunda.” (EKN)