Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan LGBTİ aktivisti Elvan, gözaltındayken darp edildiği için polislere dava açmaya hazırlanıyor.
Elvan, Cihangir’de bir kafenin girişinde kendisine “Felsefe yapma” diye bağıran polislerce gözaltına alındığını, iki polis aracının arasında darp edildiğini ifade etti.
Polisler onu yerde sürüklerken elbisesinin sıyrıldığını ve sokakta yarı çıplak halde kaldığını söyleyen Elvan, üzerini kapatmasını rica ettiği kadın polislerin “Kapatsak ne olacak, zaten her yerin açık” dediklerini ve elbisesini örtmediklerini anlattı.
Bir başka kadın polisin kendisine “Biz senden daha kadınız” gibi şeyler söylediğini belirten Elvan, gözaltına alınan 11 kişiden ikisinin gey, dokuzunun kuir kadınlar olduğunu, neredeyse tamamının kısa saçlı olduğunu; polisin eşcinsel kadın stereotipini hedef aldığını hissettiğini söyledi.
26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında 1 Temmuz’da düzenlenmesi planlanan 16. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü bu sene de gerçekleştirilemedi. Mis Sokak’ta bir basın açıklaması yapılmasına izin veren polis, gün boyunca 11 LGBTİ aktivistini gözaltına aldı. Gözaltına alınan aktivistler gece 2 gibi serbest bırakıldı.
Elvan ile Onur Yürüyüşü’nden birkaç gün sonra buluşup, gözaltı sürecinde yaşadıklarını ve polislerin yaklaşımını konuştuk.
“Felsefe yapma, diye bağırıp gözaltına aldılar”
Nasıl gözaltına alındın? Onur Yürüyüşü gününü anlatır mısın?
Arkadaşlarımla 6 kişiydik. Basın açıklamasına katıldık, sonra ‘Dağılın, dağılın’ denildi, dağıldık. Ardından Cihangir’e gidip bir yere oturduk, bira içtik.
8 gibi Cihangir’de bir basın açıklaması yapılacağını öğrendik. Etraf polis dolmaya başladı. Kalkıp yürüyelim, hep aynı yerde durmayalım, dedik. Cihangir meydanında kafeler var. Polisler yolun karşısındayken kafelerin olduğu taraftan yürümeye başladık. O sırada dönüp kafeye baktım, kahve mi alsam diye düşünüyordum. O sırada kırmızı tişörtlü bir adam geldi ve ‘Git, git, git’ diye bağırmaya başladı. Her şey 10 saniye içinde olup bitti. Polis olduğunu anladım da, kendisi bunu belirtmeden bağırmaya devam etti. ‘Kafeye gireceğim’ dedim, ‘Gireceksen gir, girmeyeceksen git’ diye tükürükler saçarak bağırdı. ‘Düşünüyorum’ dedim, bana ‘Felsefe yapma’ diye bağırıp, ‘Alın bunu alın’ diye diğer polislere bağırdı.
O anda mı gözaltına alındın?
Evet. O anda üzerime kaç kişi çullandı bilmiyorum, kadın polisler, erkek polisler yumruklayarak beni aldılar. O sırada refleks olarak ben de tekme ve yumruk savurduğumu, kendimi savunmaya çalıştığımı hatırlıyorum, gerisini hatırlamıyorum. Polislerden biri, önce benim ona yumruk attığımı söylemiş. Bir sürü kişi üzerime çullanmış beni döverken, savurdum yumrukların kimseye geldiğini ya da zarar verdiğini sanmıyorum.
Sonra beni gözaltı araçlarına doğru yerde sürüklemeye başladılar, yere düştüğümü hatırlıyorum. O sırada kafama çok darbe aldım.
“Elbisem açıldı, ‘zaten her yerin açık’ dediler”
Sonra gözaltı otobüsüne mi bindirdiler?
Hayır, iki otobüsün arasına soktular. Orada kadın polislere bıraktılar beni. Biri sağ kolumdan, biri sol kolumdan tutuyor, araçlara vura vura dövüyorlar. Gözlerine bakıyorum, nasıl nefret dolular... İnsan içinde nasıl bu kadar nefret biriktirir?
Üzerimde tulum elbise vardı, askısı yırtılmış, elbisem kafama çıkmış. İç çamaşırım görünüyor. ‘Üzerimi kapatın’ diye bağırıyorum. Tamam götürün de, üzerimi açarak götürmeyin yani.
O sırada başörtülü bir kadın polis, ‘Kapatsak ne olacak, zaten her yerin açık’ dedi. Bacaklarım ve kollarım açık, onu kastediyor.
Sonra ters kelepçe takıp otobüse götürdüler. Otobüste de biraz hırpaladılar.
Bileklerindeki kelepçe izleri hala görünür.
Evet, aşırı sıktılar. Çıkartırken de, ‘Aa seninkini biraz fazla sıkmışız’ dediler. Saatlerdir söylüyordum bunu ama dinlemediler.
Polis: Senden daha kadınız
Hem kelepçeni çok sıkmışlar hem de darp edilmişsin. Seni daha mı fazla hedef aldılar sence?
İlk gözaltına alınan benim. Bütün hınçlarını benden çıkarttılar. Gözaltı aracına bindirdiklerinde başörtülü kadın polise ‘Ya siz nasıl kadınsınız? Orada bir kadını dövdünüz, farkında mısın’ dedim. Üstüm başım açıldı, her yerim göründü. Döndü, ‘Senden daha kadınız’ dedi. Benim kadın olmakla ilgili bir problemim yok, ben senin kadınlığını sorgulamadım, vicdansızlığını suratına vurdum. Ben kadınlarla dayanışırken, bir kadının bana böyle vurması bana dokunuyor.
“Polislerden biri zevkle nasıl su sıktığını anlatıyordu”
Araçta başka polisler de var mıydı?
Gözaltı aracında sanırım 2 saat falan tek başıma bekledim. O araçta 3 polis vardı. Biri TOMA şoförüymüş, zevkle TOMA’yla nasıl insanların üzerine su sıktığını anlatıyor.
Bir tane polis de neden gözaltına alındığımı sordu. ‘Yoldan geçiyordum, alındım’ dedim. ‘Evet, boynundakinden belli’ dedi. Boynumda da düdük var. Sanki silah taşıyorum.
Ne kadar gözaltında kaldınız?
Beni saat 7.30 gibi aldılar. Cihangir’den bir tek beni aldılar, tek başımaydım. Hava kararana kadar, herhalde 2 saat gibi oluyor bu da, araçta tuttular. Sonra diğer gözaltına alınanları getirdiler. Hava karardıktan bir süre sonra bizi bir merkeze götürdüler Taksim’de.
İki saat polislerle tek başına geçirdiğin sürede başka neler oldu?
İnsan gibi iletişim kurmaya çalıştım. Regliyim, tuvalete gidip pedimi değiştirmem lazım. Regl olduğumu söylediğimde erkek olan rahatsız oldu mesela.
"Ters kelepçeyle beklettiler"
Kadın polisler yardımcı olmadı mı?
“Derdin, isteğin bitmiyor” falan dediler, izin vermediler. Karakolda, yani saatler sonra izin verdiler ama ellerim hala arkadan ters kelepçeliydi, ‘Ben bu halde ped değiştiremem, istersen gel sen değiştir, sen böyle bir şeyden rahatsız olmazsan ben de olmayacağım’ dedim. O zaman kelepçeleri açtılar.
Diğerleri nasıl gözaltına alınmış, biliyor musun?
İki kadın sokakta öpüştükleri için gözaltına alınmıştı. Altı kişi arabalarıyla müzik çalarak ilerlerken, gökkuşağı bayrağı sallamışlar. Bu nedenle gözaltına alınmışlar.
Gözaltına alınan kişi sayısından daha fazla polis var araçta ama hepsi sivil giyimli.
Sizi ne zaman biraraya getirdiler?
Beni gözaltına aldıktan 2 saat kadar sonra gözaltındakileri aynı araca koydular. Orada gey bir aktivisti çok kötü dövdüler.
Karakola ne zaman gittiniz?
Bizi iki araca ayırdılar. Önce acile gidip muayene olduk, ben darp raporu aldım. Sonra karakola gittik. Hepimizi aynı odaya koydular. En azından biraradaydık. Avukatlar geldi.
Herkesin telefonuna gözaltına alındıktan sonra el koymuşlardı. Gözaltına alınanların birçoğu genç ve ailesiyle yaşıyor, hepsinin evine davanın celbi gidecek. Telefonları olmadığı için eve neden geciktiklerini de açıklayamadılar. Çoğu ailelerine açık değil. Ama aileleri öğrenecek ya da çoktan öğrendi. Onlar için daha ağırdı. Darp edilmediler ama psikolojik olarak yaşadıkları şeyler daha ağır.
Şimdi nasıl hissediyorsun kendini?
Bu olay benim için son nokta oldu. Artık bu ülkeden gideceğim, dedim.
Gözaltına alındığın ve darp edildiğin için mi böyle hissediyorsun?
Evet ama sadece o da değil. Seçim de var. Bu sefer çok inanmıştım, köprüden önceki son çıkıştı. Çok güzel bir ülke, çok seviyorum, sevdiğim insanlar, ailem herkes burada ama artık var olamıyorum. (ÇT)
* Söyleşiyi gerçekleştirdiğimiz aktivist, güvenlik sebebiyle "Elvan" mahlasını kullanmayı tercih etti.