Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, TBMM’de düzenlediği haftalık basın toplantısında partisinin erken seçim çağrısını yineledi.
Oluç, yerine kayyım atanan ve tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’yla ilgili yargı sürecine de değindi.
Bugünün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olması nedeniyle kadına karşı erkek şiddetini de gündeme getiren Oluç, “Kadın cinayetleri açısından son derece vahim bir tablo ortada. Hiçbir çağdaş ülkede, hukukun üstünlüğünün olduğu, demokrasinin işlediği hiçbir ülkede böyle bir tabloyla karşı karşıya kalınmıyor” dedi.
Oluç’un açıklamaları özetle şöyle:
“Mızraklı’yı hapseden İçişleri Bakanlığı”
“Yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı gizli tanık ifadesiyle tutuklandı.
“Biliyorsunuz gizli tanığın iddialardan bir tanesi cerrah olan Selçuk Mızraklı’nın bir kamu hastanesinde ameliyat yaptığı, bir hastanın bağırsaklarını kestiği ve ertesi gün de o hastanın yürüyerek hastaneden çıktığıydı.
“Bu, tıptan biraz anlayan birinin, hatta bırakın tıptan anlayanı, bir çocuğun anlayabileceği bir yalandı. Fakat bu yalanın bir belgesi de ortaya çıktı.
“Dosyadaki kısıtlılık kararı kalkınca, avukatlar SGK kayıtlarını inceledi ve gizli tanığın Mızraklı’nın ‘Kamu kuruluşunda çalışırken ameliyat etti’ dediği hastayla ilgili verdiği dönem tarihi ‘ya 2012 sonu ya da 2013’ün başı’ idi. Fakat ortaya çıktı ki bu gizli tanık 15 Eylül 2011’de sözü edilen hastanede çalışmaya başlamış, 2 Mart 2012’de de hastaneyle ilişiği kesilmiş.
“Yani 2012 sonu ya da 2013 başı dediği tarih zaten Mızraklı’nın hastanede çalıştığı bir tarih değil. Yalan ikinci kez ortaya çıktı. Ama Selçuk Mızraklı bugün Kayseri Bünyan Cezaevi’nde tutukludur.
“Yalanlara dayalı gizli tanık ifadeleriyle bir iddianame düzenleyip Selçuk Mızraklı’yı cezaevine atmış olan İçişleri Bakanlığıdır. Elbette ki Adalet Bakanlığı’na bağlı çalışan hakim ve savcıların bu kepazeliğe yol vermelerine de bir kez daha işaret etmek gerekir.”
“İktidarın meşruiyeti ortadan kalktı”
“Kayyım atamaları ile yerel seçimleri, özellikle bizim kazandığımız belediyelerdeki seçimlerin sonuçlarını yok saymak, halkın iradesini gasp etmek, seçim iradesini gasp etmek, sandık hukukunu ve adaletini yok saymak konusunda atılan adımlar, bu iktidarın demokratik meşruiyetinin tamamen ortadan kalktığını göstermektedir.
“İkincisi, ekonomide hiçbir şey çizmeye çalıştıkları pembe tablolar gibi değildir. 2019 bütçe açığının vardığı nokta bellidir, rakamlar ortadadır.
“Daha yeni, geçtiğimiz hafta genel kurulda 2019 bütçesi için Cumhurbaşkanına 70 milyar lira ek borçlanma yetkisi verildi.
“Bu bile aslında ekonomide ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya kalındığının en açık göstergesidir. Boşalmış kasaları doldurmak için ardı ardına vergi yasaları çıkarıyorlar.
“Meclis 100. yılında yürütmenin tahakkümünden kurtulmalı”
“Biz diyoruz ki erken seçim demokratik meşruiyetini yitirmiş olan iktidar açısından, eğer hakikaten halkın desteğini alıp almadığını test etmek istiyorsa başvurulacak en iyi kamuoyu yoklamasıdır.
“Önümüzdeki yıl meclisin 100. yılı. 100. yılda Meclis yeniden yürütme karşısındaki gücüne sahip olmalıdır. 100. yılında Meclis yürütmenin tahakkümünden kurtulmalıdır. 100. yılında Meclis adeta bir kurucu Meclis gibi çalışıp Türkiye’de yeniden yürütme karşısındaki güçlü bir parlamenter demokrasiyi sağlayacak güçlü bir yerel demokrasi için adım atacak iradeye sahip olmalıdır.
“Halkın iradesinden korkmuyorsanız halkı dibi görünmeyen kuyular olarak değerlendirmiyorsanız suları hiç bulandırmayın gelin bu konuda adım atın ve bir an evvel halkın iradesinin ortaya çıkmasını hep birlikte sağlayalım.”