CHP'li 20 miletvekili Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun 'Barış Akademisyenleri'nin başvurularına verdiği ret kararlarının incelenmesi için Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için önerge verdi.
Araştırma Komisyonu Kurulması için önerge veren isimler arasında İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, yazılı açıklama yaptı.
TIKLAYIN-OHAL Komisyonu 37 Barış Akademisyeninin daha başvurusunu reddetti
Prof. Dr. Kaboğlu, araştırma önergesinde OHAL Komisyonu’nun “Anayasa’yı hiçe sayan bir Komisyon olduğunu ve hak arama hürriyeti önünde ciddi ve yapısal bir engel oluşturduğunu” belirtti.
OHAL’in hukuken sonlandığını fakat yarattığı kurallar ve kurumların varlıklarını sürdüğünü vurgulayan Kaboğlu, şöyle devam etti: "OHAL KHK’leri, olağan hukuk düzenine ilişkin köklü değişiklikler için araç olarak kullanıldı. OHAL KHK’leri ile; 125 bin 678’i kamu görevinden çıkarma olmak üzere, toplam 131 bin 922 tedbir işlemi gerçekleştirildi.
İnsanların pasaportlarına el konuldu, çalışma haklarını kullanmaları engellendi. Mağdurların mahkemeye erişim ve savunma hakları ellerinden alınarak, hak ihlalleri sürekli kılındı.
"Anayasa dışı bir Komisyon"
23 Ocak 2017 tarihli 685 sayılı 'Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname' ile, tek başvuru yol olarak oluşturulan Komisyon’un faaliyet süresinin yalnızca bir yılının OHAL dönemine denk gelmekte ve 3 buçuk yıldır OHAL sonrası dönemde varlığını sürdürmektedir. Kaldı ki Anayasa dışı bu Komisyonu’nun daha ne kadar çalışmaya devam edeceği de bilinmemektedir.
TIKLAYIN-Eğitim Sen: OHAL Komisyonu üyeleri suç işliyor
"Açık ihlal oluşturuyor"
Hakkında hiçbir soruşturma veya kovuşturma olmayan, takipsizlik veya beraat kararı verilen birçok insanın, Komisyon’dan ret yanıtı aldığını belirten Kaboğlu, "Komisyon'un kararlarını hangi objektif hukuk ölçütlerine göre aldığı bilinmiyor.
Mahkeme önünde aklanmış olan insanların, bu duruma rağmen hangi gerekçelerle kamu görevine iade edilmediklerinin Komisyon kararlarından anlaşılamadığını; bu kararların, hukuki dayanak, gerekçe ve usul açılarından anayasal hukuk devleti ilkesinin sistematik ve açık ihlalini oluşturuyor" dedi.
"Sivil ölümleri sürdürüyor"
KHK’leri dünya hukuk tarihinin en büyük toplu kıyımı olarak niteleyen Kaboğlu, bu haliyle "OHAL Komisyonu’nun sivil ölümleri sürdüren bir gaz odası olduğunu" belirtti.
Kaboğlu, Komisyon’un Anayasa’nın amir hükümlerine aykırı bir şekilde faaliyet gösterdiğine ilişkin en belirgin örneğin Barış Akademisyenleri olduğunu ifade etti:
"Anayasa Mahkemesi’nin Füsun Üstel ve diğer akademisyenlerin kararında 'Barış İçin Akademisyenler Bildirisi'nin ifade özgürlüğü kapsamında yer aldığına hükmetti. Bu karardan sonra barış akademisyenleri davaları, ilgili ağır ceza mahkemelerinde beraat kararları ile sonuçlanmıştır.
"Fiili bir ceza"
Ancak, OHAL Komisyonu, AYM kararı ve ilgili ağır ceza mahkemelerinin beraat kararlarından sonra akademisyenlerin başvurularıyla ilgili olarak kabul kararları vermesi gerekirken, iki yıldan fazla zaman geçtikten sonra, 2021 Ekim itibari ile yine ret yönünde vermiştir.
OHALİİK’in, AYM ve ceza mahkemeleri kararlarına karşın ve çok geç olarak vermiş olduğu ret kararları, muhalif akademisyenlere verilen fiili bir 'ceza' olmanın ötesinde, Anayasa 153’üncü maddesinin altıncı fıkrasının da açık ihlalidir. Bu örnek, OHALİİK’in, hak arama özgürlüğünü sağlamadığı gibi, onun, bizzat “kurunun yanında yaşın da yanması” amacına yönelik olarak şuurlu şekilde faaliyet gösterdiğinin de kanıtıdır."
CHP Grubu'nun verdiği önerge, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. (RT)