İmralı'da hapis bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, "bazı güven verici pratik adımlar atılmazsa martta aradan çekilebileceğini" yineledi.
Fırat Haber Ajansı'na göre, Öcalan avukatlarıyla yaptığı görüşmede, Hizbullahçıların tahliye edilmesinin "Kürt Hamas'ı yaratmayı amaçladığını", BDP ve PKK'nin halkı koruması gerektiğini söyledi.
Demokratik özerklik çalıştayı: Diyarbakır'daki Kongre bazı çalışmalarda geç kalıyor. DTK Demokratik Özerklik Çalışmasını eksik ele aldığını ifade etmiştim. Ben defalarca demokratik özerklik çalışmalarının öncelikle topluma yedirilmesi, halka kavratılması, kendi içinde tartışılması gerektiğinden bahsetmiştim. Bu altyapı oluşturulmadan, bunlar tamamlanmadan sanki ilan anlamına gelen bir çalıştay yapıldı, bu da yanlış anlamalara yol açtı.
Hükümet adım atmalı: Ecevit döneminde bazı iyiniyetli girişimler oldu. Ecevit döneminde ben buradayken bazı iyiniyetli kesimler sorunun çözümü için buraya gelip benimle görüşüyorlardı. Çözüm için çabaladıklarını söylüyorlardı. Son olarak da şimdi burada görüştüğüm heyetin iyiniyetli çabalar içerisinde olduklarını görüyorum. Ancak bu heyetin ne kadar etkili-yetkili olduğunu, hükümet üzerinde ne kadar etkili olduğunu bilmiyorum. AKP Mart'a kadar bazı pratik adımları atmalıdır. Mart'a kadar olumlu değerlendireceğimiz, geliştirebileceğimiz bazı güven verici pratik adımlar atılmazsa Mart'la birlikte aradan çekilebilirim. Güven kaybı ve ortamın gerginleşmesi ile birlikte seçim sürecine de sancılı bir şekilde de girilebilir. Bahsettiğim pratik adımlar atılmazsa Mart'ta çekilebileceğim hususunu halkımız da herkes de bilmelidir.
Özeleştiri: Yeri gelmişken bir özeleştiri yapmak istiyorum. Geçen hafta da bu konuya kısaca değinmiştim. Ben Ergenekon davasıyla içeri alınanların daha çok çözüm karşıtı, savaş kışkırtıcılığı yapanların olduğunu düşünüyordum. Ergenekon operasyonuyla çözüm karşıtı güçlerin tasfiye edilmeye çalışıldığını sanıyordum. Ancak ondan sonraki siyasi gelişmeler dikkatle incelendiğinde buradaki amacın çözüm karşıtı güçlerin tasfiyesi olmadığı görülüyor. Daha ziyade deşifre olmuş, bilinen kesimler tasfiye edildi. Ama AKP, dışarıda olup da deşifre olmamış çözüm karşıtı güçlerle anlaşıp kendi Gladiosunu-hegemonik gücünü inşa etmenin adımlarını atıyor.
Hizbullah: Günümüzdeki Hizbullahçıların tahliyesini de AKP'nin bu yeni hegemonik güç inşası bağlamında değerlendirmek gerekiyor. Sonuçta bu insanlar yüzlerce insanımızı canice, insafsızca katlettiler. Sadece tahliyeleriyle de yetinmediler, bir de bunlar Diyarbakır'ın ortasında düğün dernekle karşılandılar! Benim geçen hafta yaptığım çağrı da yanlış anlaşıldı. Ben o çağrıyı yaparken içlerindeki tek tek bireylere, samimi olanlara çağrı yaptım. Yani içlerinde samimi-dürüst Müslümanlar varsa, geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyan varsa samimi bir şekilde özeleştiri verip özür dileyip, Kürtlerin DTK, Kent Konseyleri gibi ortak platformlarına katılabilirler. Çağrıyla bunu kastetmiştim. Bizim samimi Müslümanlarla bir sorunumuz olamaz.
KCK davaları: Alın işte 2000 KCK tutuklusu var, bunlar ellerine silah aldılar mı! Bir insan öldürdüler mi! Hayır, bir çakı bile kullanmamışlardır. Tamamen demokratik kanallarla şiddete bulaşmadan özgür yurttaşlar olarak demokratik siyaset yapma hakkını kullandıkları için şu anda cezaevindeler. Hiçbiri de KCK'li değil, KCK ile alakaları da yok.
Din: İşte alın Bardakoğlu'nun Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden alınması olayını. Yine Diyanetten farklı yaklaşım gösteren 20'den fazla kadının başına getirilenler. Yine bölgeye on bini aşkın özel görevli imamın gönderilmesi olayı var. Bunların hepsi tesadüf müdür? Bu gönderilen imamların hiçbirinin dinle alakası yoktur, bunlar özel amaçlı, özel görevli olarak gönderilmiştir. Halkımız bunların görev aldığı camilere gitmemelidir, köylerine kabul etmemeli, sizin imamlığınıza ihtiyacımız yok demelidir.
Savunma: BDP'nin de bu tehlikeleri, bu yönelimleri iyi görmesi gerekiyor. Halkına sahip çıkması, halkını koruması gerekiyor. Bu konuda sürekli tetikte olmalıdır. Öyle halkını sokağa dökmek yetmez, sokağa döktüğün gibi korumasını da bilmeli, örgütlülüğünü derinleştirmeli, güçlendirmelidir. Halkımızı korumalıdırlar. Yine Kandil'i de bu konuda eleştiriyorum. Kandil, halkını korumada yetersizdir. Halkımız gerektiği gibi savunulamazsa, demokratik devrim geliştirilemezse bu durum karşı-devrime zemin sunar. Halkımız da kendi özsavunma yöntemini geliştirebilmelidir. Önemli olan ve kalıcı olan halkın kendi demokratik meşru özsavunma kanallarını-örgütlülüklerini oluşturmasıdır.
Özsavunma: İşte hemen silahlı güçlerden bahsediliyor, oysa özsavunma tek başına silahlı savunmayı ifade etmez, bizim geliştirmek istediğimiz öz savunma, yasal, demokratik meşru yollarla demokratik muhalefet yoluyla varlığımızı korumaktır. Bizim özsavunma anlayışımız bölünmeyi değil, tam tersine anayasal-yasal haklar temelinde demokratik muhalefet hakkını kullanarak Türkiye ile demokratik bütünleşmeyi sağlayan bir anlayıştır. (EÜ)