"Bu küçük bedene fazla gelen canıyla" 28 yıldır üreten bir kadın var hayatımızda. Herkesin bir anısı var onunla, dinlemiyorum diyen varsa, bilin ki yalan söylüyor, nedendir bilinmez ama.
Sezen, her geçen gün büyüyen kadınlığın apaçık kanıtı bizlere. Küçücük bir genç kızın, aklı başında, düzgün bir deli olmasını, beraberce seyrettik yıllar boyunca. Onu yerinde olmak istemedik, onun gibi olmak istedik, birlikte büyüyelim, birlikte öğrenelim, birlikte acıyalım, sevinelim istedik.
Aklına gelivermişcesine...
Bir kadının kadın sevenlerinin çokluğu çok rastlanan bir durum değil dünya düzeninde, hele de o kadın ünlüyse. Ama kadınlar, ona hiç ünlü biri gibi bakmadılar ki... O hep, sanki oracıkta aklına gelivermiş edasıyla söylediği sözlerini bizi en derinimizden vurmak için değil, bizi bize anlatmak için kullandı, ama en derinimizden vurdu, o ayrı...
Adamlar ise, hep biraz temkinli yaklaştılar, hani "duygusal" damgası yememek için belki, ama hep bilindi ki, kadın, erkek herkes en azından 5-10 Sezen Aksu şarkısını ezbere bilirdi...
www.sozluk.sourtimes.org adresinden Sezen Aksu'yu anlatan birkaç cümle...
"Bir şair. Ömer Hayyam'ın ondan yüzlerce yaş küçük ve de kadın olanı. Türkiye'nin kadınlarını küçümsemeye kalkacak her gafilin karşısında abide gibi duran isim. Hem kadınlığıyla, hem de sanatıyla. kendisini zayıflıklarıyla beraber, olduğu gibi kabul edip yaşayabilecek güce ve cesarete sahip, kimselere kendini sevdirmek gibi bir derdi olmayan, zaten bu yüzden de çılgınca sevilen küçük kız. Herkesin kalbinde saplı duran bir Sezen şarkısı mutlaka vardır. 'benimkinde yok' diyen, mahsusçuktan yapıyordur. sudaki duman"
Bizi, bizle bırakan küçük kız
O küçük kız, biraz bizim suretimiz aslında. Söylemek isteyip, söyleyemediklerimizi, komşunun yaramaz ufaklığı gibi, kapı aralığından bize söyleyip, kaçıveren, bizi bizle bırakan, kendimizle yüzleşmemizi isteyen bir küçük kız...
Bu ülkede hakkında en çok konuşulan, buna karşılık kendisi hiç konuşmayan nadide "ünlü"lerden o. Yemeyip, içmeyip dedikodu çıkartmayı kendine görev edinenlerin bir numaralı malzemesi. Geçtiğimiz hafta başlayan Açıkhava Konserlerinden hemen önce, gazetelerde, hakkında "insan içine çıkamayacak kadar hasta, özel bir klinikte tedavi görüyor" diye haberler çıkan kadın, sadece birkaç gün sonra, yazılanlara nispet yaparcasına çıktı, "bıraksalar inmem" dediği sahnesine.
"Özel bir ilişkimiz var sizlerle" diye başladı söze, "ne söylemek lazım bilemiyorum bu kadar yıldan sonra" diye devam etti, "aslında sözlere gerek yok..." Bazı insanlar vardır hani, hayatınızda bir şekilde olsun istersiniz, en azından haftada bir kere sesini duymak, hatırını sormak... Sezen Aksu, öyle bir kadın, hayatınızda olmasını istediklerinizden. Ama, "ünlü şarkıcı Sezen Aksu" değil istenilen, en gizli aşk acılarını paylaşacak bir dost o.
İlk aşklar için, ilk şarkılar...
Şimdilerde 20'lerini bitiren kuşak, Sezen Aksu'nun en verimli dönemini bilen, en güzel şarkılarını ilk aşkları için söyleyen kuşak. Henüz 10'lu yaşlarının ortalarındayken ezberledikleri şarkıları, evde, belki de gizlice o zamanlar pek moda olan koca kulaklıklı wolkmenlerle dinleyip, sonradan okunduğunda saçma gelen aşk mektuplarını yazan kuşak, hani araya mutlaka onun sözlerinden iki kelime sıkıştıranlar...
Bir kadının aşk duygusu güçlüyse, o kadın güçlüdür. Aşık olmayı becermek, aşkını bağıra, bağıra yaşamak zordur bu topraklarda. Sezen Aksu, aşklarını hep bağıra, bağıra yaşadı. Tabii ki Sezen Aksu olmasının payı büyüktü "bağırmasında", ama biz ona hep komşunun kızı gibi baktık. Sıradan, sokakta karşımıza çıkabilecek biriydi hep.
"Sesi yok" dendi, "iyi söz yazıyor, ama kendisi söylemesin" dendi. Sezen Aksu asla sesi çok güzel bir kadın olmadı gerçekten. Ama onu seven, her kelimesinden kendine bir pay çıkaranlar zaten sesiyle ilgilenmiyorlardı. Sesi dünya çapında olanlar bile söyleseler, onun gibi söyleyemeyeceklerdi, sorun buradaydı zaten. O, sıradandı, senin, benim gibi şarkı söylüyordu, o yüzden güzeldi zaten...
Bir Newroz sabahı, Diyarbakır'da
Belki de o bize verdiği sıradanlık duygusu yüzünden, bir Newroz sabahı onu Diyarbakır'da 500 bin kişiyle şarkı söylerken gördüğümüzde şaşırmadık. O, acıların halkları birleştirdiğini düşünüyordu, biz de. O cesur bir kadındı, bizler de.
Sezen Aksu konumundaki biri için bir Newroz gününde, Newroz kutlamasında şarkı söylemek riskli bir şeydir aslında bu ülkede. Ama o, bugüne kadar sadece şarkı söyleyen, o bedeni canına dar gelen minik kadın, "o zaman şarkı söylemek lazım" diye düşündü bir kez daha. Belki pek çok insanı karşısına alacaktı o sahneye çıkınca, umursamadı. O sahnesinde, o kalabalıkta mutluydu. Neyse ki yağmur yağdı da, gözyaşlarını kimse görmedi...