* Fotoğraf: Vecdi Erbay – Cizre / Mart - 2016 / bianet
İstanbul Teknik Üniverstesi Yabancı Diller Yüksek Okulundan Okutman Nergis Perçinel'in Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalaması sebebiyle Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Dosyadaki iddianame ile ‘terör örgütü propagandası’ yaptığımız iddia edilmektedir.
21 yıl İstanbul Teknik Üniversitesi'nde İngilizce okutmanı olarak çalıştım ve geçen Mayıs ayında emekli oldum. Akademik yazı dersinin yanı sıra dünya edebiyatından seçkilerin yer aldığı kısa hikayelerden oluşan metin okuma dersi verdim.
Filoloji eğitimi almış biri olarak dillerin, insanları birbirlerinden koparmayıp aksine kuvvetli bir harç gibi yapıştırdığına inanıyorum. Birbirimizi anlamanın yolu bir dil değil birçok dil kurmaktan geçiyor. Bu çoklu dilin ortak paydasının barış ve hümanizma olduğunu düşünüyorum. Edebiyat bana çok yalın anlamıyla diğerkam olmayı, kendi içime bakarken bir diğerini anlamayı, gözetmeyi, umudu ve umutsuzluğu öğretti. Yazarların gerçeklik dediği kurmacanın türlü yüzlerini keşfetme olanağı tanıdı.
Bu metni imzalamadan önce barış ve demokrasi talebinde bulunduğu için İTÜ İnşaat Fakültesi'nde okuyan öğrencimiz Güney Doğan, 10 Ekim 2015'te Ankara Garı'ndaki bombalı saldırıda yaşamını yitirdi. Birçok genç, çocuk ve yetişkin gibi. O hafta benim ve öğrencilerim için oldukça travmatik bir hafta oldu. Derslere yoğunlaşamadık. Daha sonra İnşaat Fakültesi bahçesinde Güney'in annesinin de katıldığı bir anma töreni düzenlendi. Güney'in annesi o bahçede oğlunun her zaman oturduğu bankı okşayarak, sanki o yanındaymışçasına sessizce ağladı. Bu görüntüyü hayatım boyunca unutmayacağım.
Hemen akabinde Güneydoğu'da gerilimli bir süreç yaşandı. Yaşanan olaylara dair basın ve sosyal medyada birçok haber ve fotoğraf yer aldı. Romanlarda, öykülerde okuduğum savaş karşımdaydı. En distopik bilim kurgu öykülerinden daha gerçek, daha can yakıcıydı. Bölgedeki bir gencin yıkılmış evine ve sokağına dönerken söylediği şu cümle hala aklımda. "Bir uyusam, sabah her şey bitse. Çok mu şey istiyorum?"
Bu imzayı hiç kimsenin ölümüne seyirci kalmak istemediğim için attım. Yaşam hakkı en temel haktır. İsnat edilen suçlamayı kabul etmiyorum. Hiçbir yasal ya da yasal olmayan, legal veya illegal örgüt propagandası yapmadım. Ben sadece demokrasinin ve bireysel özgürlüklerin vazgeçilmez unsuru olan düşünce ve ifade özgürlüğümü kullandım. Suçsuz olduğumu belirterek beraatımı talep ediyorum.
Sözlerimi çok sevdiğim bir yazar olan Ursula K. LeGuin'den bir alıntıyla bitirmek istiyorum. ‘Düşüncenin doğasında iletilmek vardır: Yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek. Düşünce çimen gibidir. Işığı arar, kalabalıkları sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür. (NP/BK)