Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nun kadın üreme sağlığı üzerine yaptığı konuşmalara kadınlardan tepki gelmeye devam ediyor.
İstanbul Feminist Kolektif’in “Hükümetin fıtrat söylemi, kadınların bedenlerine müdahaledir!” başlıklı açıklamasının ardından CHP Ankara milletvekili Aylin Nazlıaka da bir açıklama yaparak “Bu karanlık zihniyet susmadığı sürece Türkiye’de kadınlar maalesef öldürülmeye devam edecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir düğünde yaptığı “Bu ülkede yıllarca bir doğum kontrolü ihaneti yaptılar ve neslimizi kurutma yoluna gittiler” açıklamasına ve Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nun “Bu işin doğalı, fıtratı normal doğumdur. Sonuçta manavdan muz almıyoruz” açıklamasına tepki gösteren Nazlıaka şunları söyledi:
“AKP’nin kadın bedenine ilişkin politikalarının bir numaralı konuşmacısı olan Erdoğan, yine kadınları hedef almıştır. Kadını birey olarak değil kuluçka makinesi olarak gören bu zihniyet Türkiye’de kadına yönelik şiddeti arttırdığını farkında mıdır acaba? Merak ediyorum. Acaba Erdoğan çocuk doğurabiliyor olsa yine kadın bedeni üzerine bu kadar pervasızca konuşabilecek miydi? Doğumu kontrol altına almaya çalışan sözler yerine kadın katillerini, tecavüzcülerini, tacizcilerini kontrol altına alan laflar etsin.
“Bekçilik görevini Erdoğan’dan devralmışçasına Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun sezaryenle ilgili söyledikleri –en basitinden- anayasaya aykırıdır. Sezaryeni hak olarak görmeyen bu zihniyet, yine fıtrat mevzusuna sığınmıştır. Bu politikaların daha çok seslendirilmesiyle artan kadın cinayetlerinin doğrudan bir ilişkisi olduğu artık herkes tarafından görülmek zorundadır.”
Nazlıaka, CHP’nin sezaryenle doğuma ilişkin “tıbbi zorunluluk” kriteri için Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurunun reddedildiğini de hatırlattı.
Anayasasının 17. maddesi ve 15. maddesinin kişilerin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını ve kendi vücut bütünlükleri hakkında karar verme hakkını içerdiğini söyleyen Nazlıaka, “Anayasanın bu maddeleri kadının çocuğunu ne şekilde dünyaya getireceğine ilişkin seçim yapma hakkını güvence altına almaktadır. Yöntem seçme hakkı, 'insan onuru, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı' ile yakından ilgilidir” dedi. (ÇT)