Lizbon'da toplanan NATO Karşı Zirve'de 30 Ülkeden 100 savaş karşıtının 21 Kasım 2010 tarihli ortak deklarasyonunu aynen yayımlıyoruz.
"NATO liderleri Lizbon Zirvesi için buluşurken, barış aktivistleri Nato'nun saldırgan askeri ve nükleer politikaları karşısında durumlarını gözden geçirdiler.
Biz savaşsız bir dünya isterken, dünya kaynaklarının savaş ve toplu imha silahları, şiddet ve militarizasyon için kullanılmasını reddediyoruz. Bu, insanlığın çoğunluğunun ortaklaştığı bir vizyondur.
Biz NATO ülkelerindeki barış aktivistleri olarak ülkelerimiz şiddet ve vahşet için değil tüm dünyada barış, adalet ve eşitlik için çalışmaya başlayıncaya kadar birlikte mücadele edeceğiz.
NATO yeni stratejik konsepti ile gittikçe küreselleşen dünyada hegemonyasını korumaya ve artırmaya çalışırken; NATO'nun rolü ve amacı gittikçe daha çok sorgulanıyor.
NATO kendisini politik ve ekonomik parçalarıyla insancıl bir örgütlenme olarak göstermeye çalışırken; tüm dünyada askeri üsleriyle ve şiddetle gücünü korumaya çalışan Amerika Birleşik Devletleri'nin(ABD) bir aracı olarak kalmaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler ve Uluslar arası yasaları dikkate almayan, militarizasyonu ve askeri masrafları artıran NATO ülkeleri dünya askeri harcamalarının yüzde 75'ini gerçekleştiriyor.
Global ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde, NATO'nun bütçesini karşılayabilmek için, sıradan insanların yaşam standartlarını ücretler ve sosyal haklardaki kısıntılarla düşüren bu harcamalar bir insanlık suçudur.
NATO liderleri Afganistan'da çıkmaza giren savaştan kurtulabilmek için bir yol arıyorlar. Pek çok suçsuz Afganlının canını almış olan bu vahşi savaş, biran önce bitmelidir.
Afganistan'daki ve bölgedeki halklar hayatlarını yeniden inşa etmek için beş yıl daha bekleyemezler. Savaş bölgedeki sorunları ancak daha da derinleştirir. Bu işten çıkışın yolu tüm işgalci güçlerin evlerine dönmeleridir.
NATO, Avrupa'da militarizasyonun artırılması ve Avrupa ülkeleri arasındaki gerilimi artıran politikaların kabul edilmesi için çalışıyor. NATO'nun yeni stratejik konsepti ilk kez Avrupa Birliği'ni bir ortak olarak kabul ediyor.
Bu yaklaşım, NATO'nun Avrupa Birliği'ni Lizbon Anlaşması sonucu, yeni bir askeri ittifak olarak gördüğünü gösteriyor. Lizbon anlaşmasındaki maddeler, üye devletlere NATO'nunkinden daha fazla askeri sorumluluk yüklüyor.
ABD, Avrupa ülkelerinin karşı çıkmasına rağmen NATO maskesi altında Avrupa'da nükleer istasyonlar kurmaya devam ediyor.
ABD, Avrupa'daki nükleer silah dayatmasına son vermelidir. Obama yönetimi, NATO vasıtasıyla Bush'un füze savunma programının bir çeşidini dayatmaya başladı. Bu öneri Çek Cumhuriyeti halkı tarafından ret edilmişti. Çeklerin ret ettiği radar sistemi bu sefer Türkiye'ye dayatılıyor.
Savunma adı altındaki bu füze sistemi bir tehdit oluşturuyor, uluslar arası ilişkileri destabilize ediyor ve yeni bir silahlanma yarışı başlatıyor.
Biz her çeşit füze savunma sistemine karşı çıkıyoruz. NATO ülkelerine sesleniyoruz, bu sistemler yerine dış ilişkilerin barış kültürü ile geliştirilmesini öneriyoruz.
Biz halklar arasındaki ilişkileri demokratikleştirmeliyiz ve militarizasyondan uzaklaştırmalıyız. Daha güvenlikli ve adaletli bir dünyayı barışçıl bir işbirliği ile kurmalıyız.
Adil bir dünya vizyonumuzda NATO yok. NATO demokrasi karşıtlığı ile tanınıyor. Hem Afganistan'daki yozlaşmış ve savaş taciri Karzai hükümetini destekleyen, hem de NATO zirvesini protesto edenlere anti demokratik uygulamalarda bulunan NATO demokrasi düşmanıdır.
NATO saldırgan, yayılmacı, militarist ve eşitsizliği savunan politikalara sahip. Biz tüm insanlıktan bu politikaları ret etmelerini istiyoruz. NATO'yu ve değerlerini ret etmelerini istiyoruz.
NATO'suz barış içinde bir dünya kurma da bize katılmalarını istiyoruz.
Nato'ya Hayır"