Fotoğraf: MA
Bilim, Sanat, Edebiyat Dergisi, (BİSED) 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında “Barış Hakkı” paneli düzenledi.
MA’nın haberine göre, Mülkiyeliler Birliği Kültür Merkezi’nde bulunan Prof. Dr. Oral Sander Konferans salonunda dün yapılan panelde, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Eren Keskin konuşmacı olarak yer aldı.
Panele ayrıca, Urfa’da oğulları ve eşi katledilen Emine Şenyaşar ile aynı saldırıdan sağ kurtulan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Urfa Milletvekili Ferit Şenyaşar, İHD Ankara Şube yönetici ve üyeleri ile siyasi parti, meslek ve emek örgüt temsilcileri katıldı.
Korur Fincancı: Yapacağımız tek şey barışı savunmak
Panelde, ilk olarak söz alan Korur Fincancı, barış hakkı olmadan diğer hakların savunulma imkanının da olmadığını belirtti:
“İnsanlar, ‘artık geçinemiyoruz’ dediğinde saldırılara maruz kalıyor. Kimin ne zaman terörist olacağını bilmediğimiz bir ülkede yapacağımız tek şey barışı savunmaktır.”
Şenyaşar ailesine dair de “adaletin paramparça olduğunu” vurgulayarak, “Barış hakkı savunulmadığında adaleti savunmak da imkânsız” dedi.
Keskin: Barışı neden konuşamıyoruz?
Eren Keskin ise konuşmasına “Barışı neden konuşamıyoruz” sorusuyla başladı. Türkiye’de barış talebinin olmadığını söyleyen Keskin, “Hem iktidar hem muhalefet devletin kuruluş kodlarına sahip çıkıyor. Devlet her zaman kötüydü. Resmi ideoloji ve resmi tarih olarak dayatılan her şeyin yalan olduğunu düşünüyorum. Bugün iktidar ve muhalefetin Kürt sorununa, Ermeni Soykırımına yönelik görüşlerinde bir farklılık yok. Resmi politika savunucuları Cumartesi Anneleri’nin, Şenyaşar Ailesi’nin acılarını duymak istemiyor. Aslında kimler barışı istiyor belki de bunun cevabını vermek gerekiyor” diye konuştu.
İfade özgürlüğünün bu denli kıskaç altına alındığı bir dönemi hatırlamadığını da söyleyen Keskin, “İHD sokakta kurulan bir dernek iken bugün sokakta uzaklaştırılmaya çalışılıyor” dedi.
Mültecilere yapılan ayrımcılığa da değindi:
“‘Sığınmacılar neden burada?’ sorusunu soranlar, ‘Benim ülkem niye Suriye’de?’ diye sormuyor. CHP bir gün bu soruyu sordu mu? Sığınmacı kız çocukları para karşılığında istismara uğruyor. Birçok mülteci kız çocuğunun hamile kaldığı açıklandı. Devlet bunun üzerine gitti mi? Hayır. Bunu açıklayan arkadaşımız cezalandırıldı. Namus kavramı üzerinden kadınlar, trans kadınlar katledilirken, ‘Sınır namustur’ kavramı kullanılıyor.”
“Devlet isterse barış olur”
Keskin katılımcıların muhalefetin sessizliğine ilişkin eleştirilerine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Devlet isterse barış olur. Barış sürecinde kimse ‘barış istemiyoruz’ diye sokağa çıktı mı? İmralı ve Kobani davası konuşulmadan barış konuşulmaz. Kürt sorunu sadece bu coğrafyayı ilgilendiren bir sorun değil. Bir Kürdistan sorunu var. Kürtler dört ayrı ülkede yaşamaya devam ediyor. Kürt sorunu da uluslararası bir sorun. İmralı Cezaevi’ndeki tecrit, başta iç hukuka aykırı. Bunu muhalefet de tartışabilir. Neden sadece biz tartışıyoruz? Her hükümlünün ailesi ve avukatları ile görüşmesi yasal olarak hükme bağlanmıştır. İç hukukunu bile uygulamayan bir yargıdan söz ediyoruz.”
Şenyaşar: Annem Adalet Bakanlığı önünde
Panelde söz alan Ferit Şenyaşar Adalet Nöbeti eylemlerini Adalet Bakanlığı önünde sürdürdüklerini belirtti: “Annem Adalet Bakanlığı önünde, ‘Adalet yok, hükümet yok’ diyor. Bütün kolluk anneyi izliyor. Ülkeye barış ve adalet gelecekse, anneler getirecektir. Erdoğan döneminde ilk defa bir anne Adalet Bakanlığı önünde bu kadar uzun süredir bir eylem yapıyor. Annem kararlı, mücadelesini sürdürecek ve dayanışma istiyor.”
Emine Şenyaşar da “Çocuklarımı herkesin gözleri önünde öldürdüler. Çocuklarımın babası hastanede katledildi. Katledenler hastaneyi boyayarak delilleri yok ettiler kayıtları yok ettiler. Artık kayıtları çıkarsınlar. Bir diğer oğlum ise cezaevinde kaç yıldır tek başına bir odada tutuluyor. Oğlumu çıkarsınlar” dedi.
(AS)