Fotoğraf: Evrim Kepenek / bianet
Mor Çatı’dan yapılan açıklamada Adalet Bakanlığı'nda kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin yayınlanan 154/1 No’lu genelgenin incelendiği belirtildi.
TIKLAYIN - Adalet Bakanlığı'ndan "Erkek Şiddeti" Genelgesi
Açıklamada "Genelge her ne kadar İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun uygulamasını gerçekleştirmek için hazırlanmış olsa da genelgedeki çeşitli eksiklikleri ve sorunları tespit etmiş bulunmaktayız” denildi.
TIKLAYIN - Adalet Bakanlığı'nın Şiddet Genelgesine İtiraz: Gizlilik Getiriyor
5. maddedeki gizlilik
Açıklama özetle şöyle: “Genelgenin 5. maddesinde belirtilen, soruşturmalara ait paylaşımların yasaklanmasına dair maddenin kadına yönelik şiddeti gündemden uzaklaştırarak hasıraltı etmeye sebep olabileceğinden endişe ediyoruz.
“Kadınlar için kapalı kapılar ardında gerçekleşen adaletsizliklere karşı mücadele etmenin tek yolu teşhir etmek ve kamuoyunu bilgilendirmek oluyor.
“Genelgenin bu maddesi, kadına yönelik şiddeti sessizleştirme, görünmez hale getirme ve kadınlar için adalet talep eden mücadeleleri söndürme amacı taşımaktadır.
Kanıt talep edilemez
“Şiddet her zaman fiziksel şiddet olmadığı ve özel alanda gerçekleştiği için çoğu zaman kanıtı da yoktur. Bu nedenle 6284 sayılı kanunda da belirtildiği üzere koruma için başvuran kadınlardan kanıt talep edilemez.
“Ancak genelgenin B/2-b maddesinde yer alan sosyal araştırma raporu talebinin uygulamada tedbir kararının alınmasında yavaşlamaya yol açacağından, daha da önemlisi “kanıt” olarak kullanılmak isteneceğinden endişe ediyoruz.
İnceleme raporu şart değil
“Uygulamada hâlihazırda darp raporu gibi kanıtların istendiği, kadınların sözlü olarak reddedildiği, şiddet uygulayandan yana tavırla arabuluculuk yapıldığı görülmektedir.
“Kadından yana olmayan ve kadının güvenliğini riske atan uygulamaları önlemek için sosyal inceleme raporunun şart koşulmasını gerekli görmüyoruz.
“Yaşadıkları şiddeti ifade eden ve destek arayışında olan kadınlardan sosyal inceleme raporu istemek yerine kanunun ivedilikle uygulanmasının önündeki önyargılar ortadan kaldırılmalıdır.
“Genelgedeki B/4 maddesinde şiddet uygulayana yönelik koruyucu tedbir olarak öfke kontrolü, stresle başa çıkma gibi yöntemlerin önerilmiş olması ise şiddetin kaynağı konusundaki yanılgıyı bir kez daha göstermektedir.
“Kadına yönelik şiddet cinsiyet temelli bir şiddettir ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanır. Erkekler kadınlara güç göstermek, kontrol altına almak için şiddet uygularlar. Bu ve benzeri çalışmalar için ayrılacak bütçe, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için yapılacak çalışmalarda kullanılmalıdır.
Acil sorunlara cevap olmuyor
“Genelgenin bizim tespit ettiğimiz aciliyetli sorunlara cevap olmadığını görmekteyiz.
“Tedbir kararlarının en fazla 6 ay süreyle verilebilecek olmasına rağmen 15 gün gibi çok kısa sürelerle verildiği ve kanunun işlevsizleştirildiğini biliyoruz.
“Kadınlara verilen koruyucu ve önleyici tedbir kararların kopyala-yapıştır usulü ile verildiğini, sürekli aynı tedbir kararlarının verilerek kadınların ihtiyaçlarının yok sayıldığını deneyimliyoruz. Mor Çatı olarak Kanunun tam kapasite kullanılmasının önemini tekrar ediyoruz.
“Kadınlara gizlilik kararı verilirken, kadınlarla birlikte olan çocuklara gizlilik kararı verilmemekte; bunun sonucu olarak çocukların okul bilgileri veya hastane bilgileri gizlenmediğinden şiddet uygulayan tarafından anneye de ulaşılmakta, kadınların büyük zorluklarla kurdukları yaşamları güvenlik tehdidi altında kalmaktadır. Kadınlar il il dolaşıp yeni bir ev ve düzen kurmak zorunda bırakılmaktadır. “
İstanbul Sözleşmesi kılavuz
“Türkiye’nin de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edebilmek için izlenmesi gereken önleyici ve koruyucu tedbirlere dair bir kılavuz niteliği taşıyor. Sözleşme’nin Türkiye’de uygulamasının ise bugün halen gerçekleştirilemediğini izliyoruz.
“2018 yılında Sözleşme’nin izleme organı GREVIO tarafından hazırlanan Türkiye raporu da bu eksikleri görerek Türkiye’ye önerilerde bulunmuştur. Fakat henüz bu raporda belirtilen sorunları gidermek için bir çözüm planının uygulanmadığını görüyoruz. Türkiye’nin kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda acil olarak atması gereken adım İstanbul Sözleşmesi’ni harfiyen uygulamaktır.” (DB)