Malatya'da 43 yıl önce yapılan grevde çekilen fotoğraflarda belediyede çalışan kadınlar da yürüyorlar. Sümerbank ve Tekel işçisi erkekler çıplak ayakla yürüken kadın işçiler de kareli çarşaf giyiyorlar.1965'te grevi organize eden grubun başkanı olan Alaeddin Elek, Türkiye'nin ilk resmi grevini anlatıyor.Malatya Yorum Gazetesinde yayınlanan Ramazan Gürsel Tunay'ın Elek'le yaptığı söyleşiyi kısaltarak alıntılıyoruz.
Malatya’da sendikalardan önce işçilerin nasıl bir çalışma sistemi vardı?
O dönemde Malatya’da kimse "yasa" kelimesinin anlamını bile bilmiyordu, kaldı ki sendikayı bilecek. İş kanunu yoktu, kimsenin iş güvencesi bile yoktu. O zamanlar Malatya Belediyesi’ndeki işçiler amirlerinin özel elemanıymış gibi çalıştırılıyordu. Hiç unutmam belediye başkanları temizlik işçilerine yün yıkatırdı.
Ben bu durumları gördüğümde üzülüyordum çünkü işçilerin yaptığı işler yapmaları gereken işler değildi. İtfaiye işçileri 15 günde bir eve gidiyordu. Yani işçi dediğiniz zaman o dönemde, hiçbir hakkı olmayan, hakkını savunamayan, parasını alamayan insanlardı.
Sendika fikri nasıl oluştu?
Adana'da Türk-İş’te görevli olan Hüseyin Kapıkıran, Malatya'ya gelmişti. Bana sendika kurabileceğimi ve bu yolla işçilerin haklarını savunabileceğimi söyledi. Sivas’ta Türk-İş kurulmuştu. İlk sendika binasını Can Sinemasının 2. katında bir odada kurdum.
Genel-İş adı altında çalışmalarımıza başladık. Yaklaşık 300 kişi üye oldu. Belediye teşkilatı, bekçiler, itfaiye görevlileri ve diğer meslek kuruluşlarından üyelerimiz vardı. Genel-İş Türkiye genelinde bir genel kurul yapmamıştı. Vilayetlerden şube açılmasını istemişler.
Biz de doğu illeri olarak Adana’da toplanıp Ankara’ya gittik. Ulus’ta genel kurul yaptık ve ben o genel kurulda icra ve denetim kurulu üyeliklerine seçildim. Çalışmalarımız devam etti. Tüm Türkiye’de ki sendikalarla irtibat içindeydik. Bunun yanında diğer meslek kuruluşlarının da sendikalarını kuruyor ve faal bir çalışma sistemi oluşturuyorduk.
Türkiye’nin ilk resmi grevi olarak bilinen Malatya grevini anlatır mısınız?
İşçiler dönemin belediye başkanı Turgut Temelli’den maaşlarına 25 kuruş zam istediler. Temelli bu kararı reddedince grev kararı aldık. Bu eylem Türkiye’de ilk resmi eylem olma özelliği taşıyor. Yani bizden önce grevler eylemler yapıldı ancak resmi anlamda ilk grev Malatya’da yapıldı.
Grevin yapılacağı gün Malatya’da sanki olağanüstü hal vardı. Dediğim gibi yasayı bilmeyen, hakkını arayamayan insanlar bugün kalkmış grev yapıyorlar hem de kadınlı erkekli.
İstasyon virajından Atatürk anıtına kadar yürüyüş düzenledik. Yol boyunca bir yanımızda askerler bir yanımızda polisler bizi takip ediyordu.
Gözaltına alınanlar çoktu ama bizimkiler polis arabasının bir kapısından giriyor diğer kapısından geri çıkıyorlardı.
Öyle ki polis arabasını havaya kaldırıyorduk. Çok büyük bir eylemdi.
Neyse ki kimsenin canı yanmamıştı. Grevimize İsmet İnönü, Bülent Ecevit, dönemin bakanları bürokratları da gelmişti.
Grevimiz 20 gün sürmüştü. Grev boyunca sendika olarak tek kuruş para harcamadık. Bütün işçi temsilcileri bizlere destek vermişlerdi.
Yani düşünün ki bir paket sigara bile almıyorduk. Hükümet bizimle baş edememişti, asker ve polis azmimizi kıramamıştı.
Sonunda belediye talebimize karşılık verdi ve işçiler zammı aldılar grevi sona erdirdik. Grev Türkiye’de ve yurt dışında büyük yankı uyandırmıştı.
Hatta Almanya’da işçi temsilcisi olarak katıldığım bir toplantıda duvarlarda Malatya grevinin bulunduğu fotoğraflar vardı.
Grevde özellikle çarşaflı kadınların da oluşu bir başka anlam ifade ediyordu. Çünkü kadınlar o dönemde hep ikinci plandaydı ama bizim grevimizde erkeklerle yan yana haklarını aradılar. Grev süresince tek bir işçinin canı yanmadı, yani işçiler o bugünkü gibi şiddete maruz kalmıyorlardı.(RGT/EZÖ)