LGBTİ+ aktivistleri ve LGBTİ+ hak savunucusu avukatlar, Eskişehir’de eşcinsellerin öldürülmesini söyleyen isimsiz broşürler hakkında suç duyurusu yaptı.
Eskişehir’de LGBTİ+’ların öldürülmesi çağrısının yer aldığı, imzasız, “Livata olayının haramlığının ayet ve hadislerle açıklaması” broşürü hakkında suç duyurusunda bulunmak için bir araya gelen hak savunucuları Eskişehir Adliyesi önünde açıklama da yaptı.
"Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz"
Kaos GL'deki habere göre, LGBTİ+ aktivistleri adına açıklamayı Mati Solak okudu.
Solak, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, bifobi, transfobi ve interfobi karşıtı günü hatırlatarak başladığı açıklamada, “Bilindiği üzere bu şehirde LGBTİ+’ların yakılarak katlinin vacip olduğu belirtilen bir broşür dağıtıldı. Bu bir nefret suçudur. Herhangi bir imzanın olmadığı bu broşürlerin gerici, cihatçı çeteler tarafından dağıtıldığını biliyoruz. LGBTİ+’ların yaşam hakkına dahi göz diken güruh bugün sokaklarda nefret saçmaya devam ediyor” dedi.
Solak, “Biz bu nefreti 1915’ten, 6-7 Eylül pogromundan, Maraş’tan, Madımaktan, Ülker Sokaktan, Eryamandan, Altındağdan tanıyoruz. Siyasal anlamda her sıkıştığında azınlık gruplara şiddet oklarını çeviren AKP iktidarı, Geziden bu yana kendinden olmayanları tabiri caize bir bir ortadan kaldırmaya and içmiş durumda” diyerek iktidarın nefreti körükleyen açıklama, yasak, tutuklama ve baskı mekanizmalarına dikkat çekti ve şöyle devam etti:
“Pandeminin başından bu yana Diyanet işleri başkanının, içişleri bakanı Süleyman Soylunun ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bizleri hedef alan söylemleri bu topraklarda yüzyıllardır bir arada yaşayan toplulukları ayrıştırıyor. Her fırsatta kullanılan “LGBTİ üyeleri” söylemiyle bizleri terörize ederek varoluşlarımızı kriminalize ediyor, buradan bir suç yaratmaya çalışıyor. Cihatçı çetelerle poz veren Vali Erol Ayyıldız’ın o çok övündüğü, Avrupa’nın en güvenli 8. Şehri olarak seçilen Eskişehir’de hiç birimiz güvende değiliz.
“Bu şehrin sokaklarında yaşayan LGBTİ+’ların başına gelen en ufak nefret saldırısının failleri ortadadır. Bu saldırılara göz yuman devlettir. Katliam çağrılarıyla bir cinayet hazırlığında olanlar hakkında bugün suç duyurusunda bulunuyoruz. Faillerin ve onları koruyanların ceza alması elimizden geleni yapacağız.
“İnsanlık tarihinin en başından beri buradayız, burada olmaya devam edeceğiz. Ne ilk ne de sonuz. LGBTİ+’lar olarak nefretsiz, şiddetsiz bir yaşamı sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Geziyi savunuyoruz! Yaşamı savunuyoruz! Şiddetsizliği savunuyoruz! Bu davanın takipçisiyiz!”
Valilik yasağını takip eden katliam çağrısı
Suç duyurusunda bulunan avukatlar adına ise Av. Hasan Çayır konuştu. Çayır, “9 Mayıs Pazartesi günü Eskişehir’de valilik tarafından 15 gün süreyle tüm açık hava etkinliklerinin yasaklanmasının ardından kentte egemen kılınmaya çalışılan baskı rejimi ve LGBTİ+’lara yönelik suçların soruşturmasında yürütülen cezasızlık politikalarının sonucu olarak geçtiğimiz günlerde üzerinde isim ve imza yer almayan, gerici ve nefret söylemleri içeren broşürler dağıtılmaya başlandı” dedi.
LGBTİ+’ların her gün yaşam alanlarında nefret söylemlerine, tacize, tecavüze maruz bırakılırken; yaşamlarını tehdit eden, yakmak ve öldürmek istediğini dile getiren tarikatlara karşı herhangi bir önlem alınmadığını hatırlatan Avukat Çayır, “Söz konusu broşürler anayasanın eşitlik, ayrımcılık yasağı ve laiklik ilkelerine aykırı olmasının yanı sıra Türk Ceza Kanunu bakımından da “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu” da oluşturmaktadır” dedi.
“Sessiz kalmayacağız”
Avukat Çayır, onur yürüyüşlerine polis saldırılarını da hatırlatarak şöyle devam etti:
“Onur yürüyüşüne katılanları, gökkuşağı bayrağı taşıyanları kameralarla tespit eden kolluk, şehrin birçok bölgesinde broşürlerin dağıtılmasına kayıtsız kalmaktadır.
"Üstelik onur yürüyüşüne katılmak, gökkuşağı bayrağı taşımak suç değilken nefret söylemleri ile LGBTİ+’ları hedef göstermek, katledilmeleri için çağrıda bulunmak suçtur. Broşürlerdeki nefret söylemlerinin gerek ulusal gerekse uluslararası mevzuata göre ifade özgürlüğü kapsamında olmadığı çok açıktır.
“Bu suç duyurusu yaptığımız günün önemini de vurgulamak isteriz. Bugün, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi, İnterfobi ve Transfobi Karşıtı Gün olarak tüm dünyada kutlanmaktadır.
"Ne yazık ki Dünya Sağlık Örgütü tarafından 17 Mayıs 1990’da eşcinselliğin hastalık kategtorisinden çıkardığı gün üzerinden geçen 32 yıla rağmen , hala aynı kültürel, geleneksel ve dini değerler; LGBTİ+’lara uygulanan zulme, ayrımcılığa, zorbalığa ve kötü muameleye gerekçe gösterilmektedir. Bu tür eylemler, LGBTİ+ varoluşları nefret söylemleri ve hedef göstermelerle kriminalize etmekte ve varlıklarını ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
“İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gerekçesi olarak devletin resmi kurumları tarafından LGBTİ+’ların varoluşları öne sürülmüş olup LGBTİ+’lara uygulanan sistematik saldırıların şiddetinin artarak devamına zemin hazırlanmıştır.
"Avukatlar olarak LGBTİ+lara yapılan saldırılara sessiz kalmayacağız ve her yerde “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!” demeye devam edeceğiz. Şiddet ve ölüm tehditleri içeren söz konusu broşürlerle ilgili savcılık ivedi bir şekilde harekete geçmelidir. Yaptığımız suç duyurusu ile beraber bu hukuki sürecin bizzat takipçisi olacağız.”
(EMK)