Yağışların mevsim normallerinin altına düşmesinin ardından yazın İstanbul'u bekleyen kuraklığın konuşuldğu bu günlerde gözleri bir kez daha 3. havalimanı projesine çevirmek gerek.
Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararının yürütmesi durdurulan 3. havalimanı için Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Başkanı Baran Bozoğlu, aslında su havzalarıyla ilgili ÇED raporundaki "itirafların" bile durumun vehametini ortaya koyduğuna dikkat çekiyor.
Hafriyat kentsel dönüşümden
Proje yapılacak 7650 Hektarlık alanın yüzde 80'i orman alanı. ÇED raporu sürecinde belirtildiği gibi 2 milyon 513 bin ağaç, 660 hektarlık alanda 70 sulak alan var.
İşte tüm bu 70 gölet ve ormanlık alan hafriyatla dolacak. İstanbul Boğazı'nı doldurmaya yetecek ölçüdeki hafriyata da çözüm ÇED raporunda var. Kanal İstanbul ve son hız devam eden kentsel dönüşümden çıkan hafriyat.
İhale iptal davası Danıştay'daBirkaç gönüllünün açtığı yürütmeyi durdurma davasında mahkeme bilirkişi incelemesi sonrasında ÇED'i iptal edip etmeyeceğine karar verilecek. Bu sürenin 10 ay ila 1 yıl sürmesi bekleniyor. ÇMO'nun da ÇED olumlu kararına karşı yürütmeyi durdurma davası Danıştay'da bekliyor. Bunun yanında ÇED raporu çıkmadan ihalenin verilmesiyle ilgili yürütmeyi durdurma ve iptal davası da Danıştay'da bekliyor. Üç kararın da Danıştay'da beklemesinin nedeni mahkemelerin bu davaya kimin bakacağına karar veremediği bahanesiyle topu birbirlerine atmaları. 2017'de ilk etabı açılması planlanan havalimanının ihalesini Kolin- Limak- Cengiz -Kalyon-MAPA ortaklığı 52 milyona almıştı. İkinci yolsuzluk operasyonunda 3. Havalimanı ihalesini kazanan Kalyon ve Cengiz inşaat firmaların sahiplerinin mallarına tedbir kararı konmuştu. Sonra kaldırılmıştı. İnternete düşen telefon görüşmelerinden ATV ve Sabah gazetesinin alınması için oluşturulan havuz sistemine yardım yapan iş insanlarına 3. havalimanı ihalesi verileceği iddia edilmişti. |
1. itiraf: Kulakçayırı çok değerli
Üç ila 13 metre arasındaki 70 göletin arasında 953 bin metrekare ile en büyük alana sahip Kulakçayırı için ÇED raporundaki "itiraf" şöyle:
"Kulakçayırı hem tarihi değeri hem de ekolojik değeri bakımından bölge için önemli bir konumdadır. Kulakçayırı balık çeşitliliği bakımından da oldukça zengindir. Ancak proje inşaat aşamasında bu yapay su birikintilerinin suları, kullanma ve sulama suyu olarak kullanılacaktır. Daha sonra hafriyat ve dolgu malzemesi ile doldurulacaktır. Dolayısıyla sulak alan vasfını yitirecektir. Bu alanlar ve yakınlarındaki sucul yaşam ve canlı yaşam yok olacaktır."
ÇMO'nun ÇED'e karşı açtığı dava gerekçesinde projenin etrafında bulunan yüzeysel su kaynakları Terkos Gölü, Alibeyköy barajı ve planlama aşaması devam eden Pirinççi Barajı'nın kullanılmaz hale gelmesi ihtimaline dikkat çekiliyor.
Terkos Gölü su potansiyeli ile İstanbul çevresindeki tatlı su rezervlerinin yüzde 22’sine sahip. Şehir kullanım suyunun önemli bir bölümünü karşılıyor.
Aynı zamanda Istranca derelerinden gelen sular için depo vazifesi görüyor. Havalimanının getireceği nüfus yoğunluğu ve sanayileşmenin sadece projenin kapsadığı alanları değil tüm havza alanlarındaki kirliliği geri dönüşsüz olarak artıracağı ifade ediliyor.
2. itiraf: Kirlilik artacak, su azalacak
ÇED raporunda, bu konuya dair "itiraf" şöyle:
"Projeyle birlikte araç trafiğinin 120 oranında artmasından dolayı alanın mevcut kirlilik yükünün artması, ormanlık alanların tahrip edilmesi ve bölgedeki barajlara su temin eden akarsuların debisinin azalması sebebiyle barajlardaki su seviyelerinde azalma beklenmektedir. Ayrıca barajlara su temin eden akarsulara karışması beklenen kirliliğin; bu akarsularla birlikte barajlara taşınması da söz konusu olacaktır."
Yani genel olarak ÇED raporunda olumsuz noktalar vurgulanıyor ancak içme suyu havzalarında oluşacak bu yoğunluğun ne boyutta bir kirlilik yaratacağı ve içme suyu kaynağının kapasitesinde kaç metreküp azalma yaratacağı ve su kalitesindeki kirlilik profilinin değişimi konusunda hiçbir veri bulunmuyor. Sadece bu konularda önlem alınacağı belirtiliyor.
Zaten su baskısı altındaki Türkiye'de küresel iklim değişikliği ile birlikte artacağı beklenen kuraklık karşısında su havzalarının korunması gerekirken yok edilmesi uzmanların endişesini arttırıyor. (NV)