Türkiye Yayıncılar Birliği, Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun son olarak TÜBİTAK Yayınları'ndan 2013 yılında yayımlanan Anna Milbourne'nun "Bebekler Nereden Gelir?" kitabını "muzır neşriyat" ilan etmesini "trajikomik sansür vakası" olarak tanımladı.
Resmî Gazete'deki 6 Temmuz 2020 tarihli kurul kararına göre, TÜBİTAK Yayınları'ndan 2013'te yayımlanan Anna Milbourne'nun "Bebekler Nereden Gelir?" kitabı muzır neşriyat ilan edilmişti.
Türkiye Yayıncılar Birliği yetkilileri, "Türkiye'de ifade ve yayınlama özgürlüğünü engelleyen ve tarafı bulunduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı düşen ahlakçı ve yasakçı zihniyetle alınan 'muzır neşriyat' kararlarını önleyecek somut adımlar atmaya çağırıyoruz" diyerek yayınladığı bildiride şu ifadelere yer verdi:
"Kurul üyeleri bebekleri hâlâ leyleklerin getirdiğine inanıyor değilse..."
"Kitapta küçük bir penguenin, bebeklerin nereden geldiğini merak etmesi üzerine, bazı hayvanların yavrularının yumurtada, bazılarının ise annelerinin karnında büyüyüp hazır olduklarında dünyaya geldiklerini keşfetme macerası anlatılıyor. Kurul üyeleri bebekleri hâlâ leyleklerin getirdiğine inanıyor değilse, embriyoloji biliminin anlattığı şekilde yavrulama biçimleri arasındaki farkları ortaya koyan bir çocuk kitabının, 'küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte olduğuna' hangi nedenle karar verildiğini tahmin bile edemedik.
"Ayrıca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı kurul aldığı bu kararla TÜBİTAK'la da karşı karşıya gelmiştir. 2 yıl içinde 9 kitabı muzır ilan eden ve nasıl bir uzmanlığa sahip oldukları bilinmeyen 5 üyesi merak edilen Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na bağlı bilimsel içerikler üreten bir kuruluşun yayımladığı kitabı muzır ilan etti. Anlayamıyoruz ve açıklayamıyoruz.
"Trajikomik sansür vakası"
"Eserin, türüne göre ayrı ayrı uzmanlıklar gerektiren ve anayasal bir hakkı kısıtlayıp engelleyen bir kararın, bakanlık tarafından atanmış 5 birim amiri tarafından verilebilmesi; ifade, bilim ve sanat ile açıklama ve yayımlama özgürlüklerinin ihlal edilmesidir. Demokratik toplum ilkesinin esas alındığı bir sistemde bunun kabulü mümkün değildir.
"Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun son kararı trajikomik bir sansür vakası olarak tarihe geçerken, kurulun miadını doldurduğunun da açık bir kanıtıdır.
Yetkilileri acilen, Türkiye'de ifade ve yayınlama özgürlüğünü engelleyen ve tarafı bulunduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı düşen ahlakçı ve yasakçı zihniyetle alınan 'muzır neşriyat' kararlarını önleyecek somut adımlar atmaya çağırıyoruz." (AÖ)