Koç Üniversitesi, kampüsteki öğrenci yurdunda öğrenci F. B.'nin Alevi ve Kürt kimliği dolayısıyla aynı odayı paylaştığı iki öğrenciden ağır işkence gördüğü konusunda muhalif medyada yayılan haberler üzerine yayımladığı bildiride "şiddetin ve ayrımcılığın hiçbir türünün kabul edilemeyeceği"ni vurguladı ve "üniversite[de] yaşanan olayla ilgili derhal gerekli soruşturmalar[ın] başlatıl[dığını] ve konu[nun] ayrıca yargıya taşın[dığını] açıkladı.
Avukat Sarıca: "Mağdurla faili aynı kefeye koydunuz"
Ancak mağdur öğrenci F. B.'nin avukatı Alper Sarıca, sosyal medya hesabından verdiği yanıtta, olayın üzerinden bir ayı aşkın süre geçmesine karşın üniversite yönetimini müvekkilini bir saldırganla bir tutarak "okuldan uzaklaştırma"yla cezalandırmak ve diğer saldırgan H. E. K.'ye yönelik hiçbir yaptırım uygulamamakla suçladı.
29 Kasım’da rektörünüze ulaşmaya çalıştım. Konuyu izah ettim. Sekreteri bana vakit ayıramayacağını iletti. 1 Aralık’ta üniversitenize geldim. Hukuk müşavirliğinizle 1 saat toplantı yaptım. Ses kayıtlarını dinlettim ve verdim. Müvekkilimi 1 ay boyunca binalarınıza almadınız sınavlarına sokmadınız. Yurt müdürlüğü cinsel saldırı nedeniyle ceza verilmemesine karar verdi. Şimdi kendisine telafi sınavı açılamayacağı söylenip, kaydını dondur bence deniyor. Olaydan sonra yüzündeki kesiğin hastanenizde estetik tedavisini yaptınız (size yansıyacak diye) ama başka hiçbir şeyle ilgilenmediniz. Mağdurla faili aynı kefeye koydunuz. Hasan E. K. ya bugüne kadar hiçbir yaptırım uygulamadınız. Yazıklar olsun. Koç Üniversitesi
Ne olmuştu?
İlk olarak Halk TV'de yayımlanan habere göre TÜBİTAK birincilik ödülü sahibi F. B. 19 Ekim'de tam burslu olarak kazandığı Koç Üniversitesi öğrenci yurdunda iki başka öğrenci H .E .K ve A .D. ile aynı odaya yerleşti.
Kendi anlatımına göre, F. B. Alevi ve Kürt olması ve eşcinsel yönelimi dolayısıyla da H .E .K ve A .D.'nin baskı ve dışlamalarının hedefi oldu. Baskı zamanla fiziksel saldırıya dönüştü. Kemerle dövüldü, yüzüne ütü tutuldu, kesici cisimle yüzünden ve belinden yaralandı, yumruklandı. F. B. saldırıdan yangın alarmına basarak ve tuvalete saklanarak kurtulduğunu savundu.
Olayların açığa dökülmesinden sonra F. B. ve saldırganlar ayrı ayrı suç duyurusunda bulundu. Savcılığa verdiği sorguda A. D. şiddet uyguladığını kabul etti ama öte yandan F. B.'nin kendisine "sarkıntılık yaptığını" ileri sürdü. A. D. "yaşadığım olayın siniriyle derslerde kullandığım ve sanat bıçağı olarak adlandırılan ucunda neşler bulunan malzemeyle F. B.'yi belinden ve yüzünden çizerek yaraladım." dedi.
Yaralanan F. B., kendisini öldürmeye teşebbüs ettiğini belirterek A. D. hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak A. D. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Kayıtlarda neler var?
Başlatılan soruşturmaya F. B.'nin olaylar yaşanırken aldığı ses kayıtları dahil edildi. Evrensel'in haberine göre kayıtlarda kendisini odadan atmaya çalışan H. E. K.’nin, F. B.’ye yönelik olarak “Türkiye’nin, belli bir noktadan sonraki doğusu olduğu gibi ateşe verilse…” dediği anlaşılıyor. H. E. K., F. B.’nin etnik kimliği için “Alt ırksınız. İtlaf edilmeniz lazım. Köle olduğunuzu kabullenmelisiniz. İtaat etmek zorundasınız. Seni bu odada istemiyoruz. Buradan gitmezsen seni öldürürüz ” diye tehdit ediyor.
Sarıca: "Duyduğum en ırkçı söyemler"
Bu kayıtlarla ilgili olarak F. B.'nin avukatı Alper Sarıca şöyle diyor:
"bugüne kadar duyduğum en ırkçı söylemlerin yer aldığı (haberlerde çoğuna yer verilmeyen) 6 adet ses kaydını sunmamıza, faillerce suçları örtbas edilmek için sözde cinsel saldırıyla suçlanan müvekkilimin olaydan sadece yarım saat önce üniversite güvenliğini aradığına dair arama kayıtlarını sunmamıza, odanın kartlı giriş kayıtlarından ve failin adli muayene ve karakol ifadesine yansıyan anlatımlarındaki çelişkilerden cinsel saldırının hiç vuku bulmadığının açıkça anlaşılmasına, (muayenede sözlü taciz diyor.) müvekkilin yüzüne ve karnına onlarca dikiş atıldığını gösteren adli raporlara rağmen savcılıkça şüpheli H.E.K. nın ikmalen istendiği için 1 ayı aşkın süredir ifadesi bile alınamadı."
Sarıca "Oysa, aynı savcılı[ğın] canını zor kurtaran, ırkçılığa uğrayan müvekkili için sırf faillerin soyut iddiaları nedeniyle adli kontrol kararı verdir[diğini] ve kaldırılması talepleri[ni] reddetti[ğini]" hatırlatıyor.
Irkçılığa uğrayan, canına kastedilen müvekkilimin Koç Üniversitesi tarafından 1 ay süreyle okula ve binalara girişi yasaklandı. Bizzat gidip hukuk müşavirliğine delileri sunup anlatmama rağmen sınavlarına bile alınmadı. Telafi sınavı da açılmadı. Şimdi de kaydını dondur diyorlarmış. Başınıza benzer bir olay gelirse üniversitenizde güvende olduğunuzu ve hak ettiğiniz adil muameleyi göreceğinizi düşünmüyorum.
Not: üniversite yurt disiplin kurulu müvekkil hakkında cinsel saldırı iddiası sübut bulmadığından müvekkile ceza VERİLMEMESİNE karar verdi.
Evrensel gazetesi, telefonla ulaşılan H. E. K'nin "söz konusu kayıtların 'montaj' olduğunu öne sürdü[ğünü]" yazdı. Sosyal medya hesabından açıklama yapan H. E. K. suçlamaları reddetti. Olayın duyulması üzerine H.E.K.'nin yazarlık yaptığı yayınevi sözleşmesini feshettiğini duyurdu.
Değirmenci: "Bu haberlerin ortaya çıkmasını mı beklediniz?"
Koç Üniversitesi'nin açıklaması üzerine ilk haberin yayınlandığı Halk TV akşam ana haberlerini sunan İrfan Değirmenci Koç Üniversitesi yönetimini eleştirdi: "Üniversite yönetimi 'yeni bir soruşturma'dan söz ediyor. Koç Üniversitesi yönetimi ve diyor ki olay 'yargıya taşınmış olayla ilgili de gerekli soruşturmalar derhal başlatılmıştır.'
"Yalnız siz faile de mağdura da aynı cezayı neredeyse vermişsiniz. Öğrenciyi niye okuldan uzaklaştırdınız? Mağdurun eğitim hayatına bir balta vurdunuz. Hem kimliğinden dolayı işkence görecek yurtta, hem de bir taraftan okuldan uzaklaştırılacak.
"Bu arada hemen söyleyelim [fail] yazarmış. Kimler yazar oluyor? 'H. E. K ile sözleşmemizi feshettik' diyor İthaki yayınları. Bugünü mü beklediniz? Bu haberlerin ortaya çıkmasını mı? Hiç kimse mi duymadı? Hiç kimse mi görmedi, bu olup bitenleri."
(AEK)