Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, bu yaz itibarıyla “Denizler Halkındır” sloganıyla yeni bir projeye başlanacağını duyurmasının ardından, Türkiye’nin dört bir yanında mücadele eden kıyı hareketlerinden oluşan Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA), basın açıklaması yayımlayarak projeye tepki gösterdi.
Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı kuruldu
Kıyıların ciddi ölçekte işgal altında olduğu için yurttaşların kıyıya ulaşamadığının belirtildiği açıklamada, “İşgal diyoruz, çünkü Anayasa 43. maddesi ve Kıyı Kanunu’nun özellikle 5. ve 6. maddeleriyle; kıyıların kullanımında kamu yararının gözetilmesi gerektiği ve herkesin kıyılara serbest şekilde erişmesinin güvence altına alındığına bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Kıyı hareketleri olarak, güvencemizi yasalardan alıyor, kamusal haklarımızı savunuyoruz” denildi.
Bakanlığın, duyurduğu “Denizler Halkındır” projesi kapsamında, kıyıların Kültür ve Turizm Bakanlığı, MUÇEV ya da başka şirketlerle işleteceğinin açıklandığının vurgulayarak, “Bu açıkça, mevcutta işlenen suçların devamı anlamına geliyor. Kıyılar ticari bir mülk değildir ve o nedenle işletilemez. Biz kıyı hareketleri olarak, kıyıların bakanlık, yerel yönetimler, şirketler vb aracılığıyla işletilmesini değil, kıyı ekosisteminin korunmasını öncelik alarak, insanların serbestçe ulaşabileceği bir düzenlemeyi talep ediyoruz. Bu düzenlemenin aslında mevcut yasalarca karşılandığını biliyor ve yasaların uygulanmasının yeterli olacağını değerlendiriyoruz. Yerel yönetimlerin, kıyıların temizliği, şemsiye, tuvalet, duş vb kullanım ihtiyaçlarının karşılaması konusundaki yasal yükümlülüklerini de bu noktada hatırlatmak istiyoruz” ifadeleri kullanıldı.
KIYIDA, bakanlığın, otel işletmelerinin kıyı işgalleri konusunda sorun oluşturmadığı ve insanların kıyılara ulaşması konusunda hoşgörülü davrandıklarına dair açıklama yaptığını belirterek şu ifadeleri kaydetti:
“Bizler yerellerimizden biliyoruz ki, kıyı işgalleri konusunda en geniş hacmi otel işletmeleri kaplıyor. Duvarlarla, çitlerle, kapılarla vb bariyerlerle, halkın kıyılara erişimi konusunda katı engeller oluşturulduğunu biliyoruz. Üstelik, yasal haklarımız çerçevesinde kıyıya ulaşmak istediğimizde, şiddet düzeyine varabilecek müdahalelere de maruz kalıyoruz.
Ezcümle, görüyoruz ki kıyı hareketleri olarak mücadelemiz, kamu otoritelerini de harekete geçirmiş durumda. Şüphesiz demokratik toplumlarda, yurttaşların kamuyu denetleme görevi bağlamında bu durumu bir kazanım olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte, yıllardır pek çok yaşam alanının büyük - küçük fark etmeksizin sermaye gruplarına nasıl peşkeş çekildiğini, bu talan politikaları sonucunda nasıl bir ekolojik yıkım yarattığını da biliyoruz. Kıyıların yıkımına ve işgaline izin vermeyeceğimizi, herhangi bir ticarileştirmeye dayalı modeli kabul etmeyeceğimizi, tüm kıyılar özgür kalana kadar mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuyla saygı ve sevgiyle paylaşıyoruz. "
(AD)