Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen DİSK 16. Olağan Genel Kurulu'na katılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'yi "yokuş aşağı giden, freni patlamış bir kamyona" benzeten Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
“İnsanın kimliğinden, inancından ve yaşam tarzından yola çıkılarak bir siyaset oluşturulmaya çalışılıyor. İnsanın inancını, siyasete malzeme etmemeliyiz. İnsanın inancına, kimliğine ve yaşam tarzına saygı duymalıyız. 82 milyondan herhangi bir kişi, bu üç nedenden ötürü ötekileştirilirse hep beraber buna isyan etmeliyiz.
Karl Marx’a atıf
“Siyaseti insan odaklı yapmalıyız, insan merkezli yapmalıyız. Onun mutluluğu için yapmalıyız. Bu yapılmadığı içindir ki ayrıştık, bölüştük. İnancı kullanan bir siyasal düşünce geldi ve o inanç üzerinden siyaset yaparak toplumu ayrıştırdı ve böldü. Buradan çıkmalıyız. Bunun çıkış yolu demokrasidir.
“Karl Marx'ın ‘Dünyanın bütün işçileri birleşin’ diyor. 21. yüzyılda, otoriter rejimlerin güç kazandığı bir ortamda yeni bir söylemle ortaya çıkmak gerekiyor. ‘Dünyanın bütün demokratları birleşin’ demeliyiz. Dünyanın bütün demokratları birleşmek zorundadır. Dünyanın bütün demokratları ortak ses çıkarmak zorundadır.
“Demokrasiye sahip çıkmalıyız”
“4 ayaklı bir strateji izlenirse bütün sorunları aşılabiliriz. Birincisi Türkiye'ye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek zorundayız. Üçüncü sınıf bir demokrasiyi reddetmek zorundayız. Bugün Avrupa Birliğinin, Japonya'nın, Kanada'nın demokratik standartları neyse uygar ülkelerin demokratik standartları neyse aynı standartların bizim ülkemizde de olması lazım. Bizim ülkemizin insanı neden baskıcı bir yönetimi hak ediyor, böyle düşünüyor. Baskıcı bir yönetime karşı çıkmanın yolu demokrasiye sahip çıkmaktan geçiyor. Demokrasiye sahip çıkmalıyız.
“Ekonomik bağımsızlık olmazsa olmazımız”
“Demokrasi derken yargı bağımsızlığı, üniversitelerin özerkliği, medya özgürlüğü, kadın erkek eşitliği, güçler ayrılığı ilkesi, darbe hukukundan arınmış demokratik parlamenter sistem, lider sultasının olmadığı bir Seçim Yasası'nı kastediyorum.
"Eğersiz 'Bağımsız Türkiye' diye bağırıyorsanız veya birlikte bunu seslendiriyorsak hep beraber, bağımsız Türkiye'nin sadece siyasal değil ekonomik bağımsızlığı da bu işin olmazsa olmazıdır. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ‘Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça bağımsızlığınızı koruyamazsınız’ demiştir.
“Türkiye, üretimden koparıldı”
"Bugün Türkiye, üretim sürecinden koparılan bir Türkiye'dir. Tarımda güçlü olması gereken bir Türkiye neredeyse bütün tarım ürünlerini ithal eden bir Türkiye konumuna gelmiştir. Sanayinin pek çok alanında ham maddeyi dışarıdan almaktadır. İşsizliğin bu noktaya gelmesinin temel nedeni, Türkiye'nin üretim sürecinden koparılmasıdır. Üretim sürecinden koparılan bir Türkiye, ağır bedeller ödüyor.
“3 milyon kişinin elektriği kesildi”
“Türkiye'de aylık geliri 673 liranın altında olan 8 milyon 647 bin 283 kişi bulunuyor. Aylık geliri 2 bin liranın altında olan emekli sayısı ise 6 milyon 850 bin 513’tür.
"2019'da 9 ayında faturasını ödemediği için elektriği kesilen hane sayısı 3 milyon 365 bin 784’dir. 710 bin 364 hanenin de doğal gazı kesildi. Üretim sürecinden koparılıyor Türkiye. İşsizlik yaratılıyor, yoksulluk yaratılıyor. Yoksulluğu, işsizliği aşmak için değil, yoksulluğu ve işsizliği siyaseten malzeme olarak kullanan ve bir lütuf ekonomisi kurmaya çalışan bir siyasal anlayış var, bunu aşmak zorundayız.” (RT)