Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 83. yıldönümü nedeniyle Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen “Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması”nda konuştu.
Konuşmasına, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin önemine değinerek başlayan Kılıçdaroğlu, önce Türkiye’deki vergi adaletsizliğinden söz etti ve ardından sözü geçen hafta kamuoyuna duyurduğu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yakınlarının Türkiye’de vergi ödememek için Man Adası’na para transferi yaptığı iddialarına ve son olarak da ABD’de Rıza Sarraf’ın tanık olduğu davaya getirdi.
“Musluğu açınca 5 farklı vergi”
“Musluğu açarken beş çeşit vergi ödüyorsunuz. Ekmek alırken, çocuğunuza gofret alırken vergi ödüyorsunuz. Ne alırsanız vergi ödüyorsunuz.
“Ama birileri vergi ödememek için her türlü tezgahı kuruyor. Man Adası’nda şirket kuranlar vergi ödememek için, vergi kaçırmak için her türlü sahtekarlığı yaparlar.
“Yat kullanan vergi ödemiyor, kamyon şoförü ödüyor”
“Durumu iyi olan, köşeyi dönen pırlanta alır vergi yoktur, yakut alır vergi yoktur.
“Ama bir de 12 saat direksiyon sağlayan kamyon şoförünü düşünün. Dünyanın en ağır vergisini ödüyor.
“Kamyon şoförü, TIR şoförü, traktör kullanan çiftçi kardeşlerime söylüyorum. Dünyanın en pahalı mazotunu sana satıyorlar. Her türlü vergiyi senin sırtından alıyorlar.
“Altında yatı, bütün limanları gezer o da mazot alır. Bir kuruş vergi ödemez.
“Bu ülkenin bütün kamyon şoförlerine, traktör kullanan bütün çiftçilere sesleniyorum. Kardeşim, sen bunun hesabını soracaksın.
“Asgari ücretliler vergi veriyor, Man’cılar yurtdışına tezgah kuruyor”
“Ayda 1404 lira alan bir asgari ücretli gelir vergisi öder, ama bu Man’cılar giderler yurtdışında tezgah kurarlar.
“Diyorlar ki ‘Efendim dokunmayın...’ Hepsine dokunacağım, hepsini gece uyutmayacağım. Bu milletin vicdanını ayağa kaldıracağım.
“1 Sterlinlik şirkete 15 milyon dolarlık para niçin gelir? Efendim ‘adil vergileme’ getirdik diyorlar.
“Sen vergi kaçırmak için her türlü dümeni çevireceksin, döneceksin fakir fukaranın kefen bezinden dahi vergi alacaksın.
“Eniştenin Man Adası’nda şirketi var mı?”
“Bu bir şirket ticaretiymiş… Bu hangi şirket? Cevap yok. Ortakları kim? Cevap yok. Transferler niye yapıldı? Cevap yok. Şirketin sermayesi ne? Cevap yok. Sıtkı Ayan kimdir? Cevap yok. Kazım Öztaş kimdir? Cevap yok.
“Sevgili Erdoğan, gözlerinden öpüyorum seni, sen bilmiyorsan ben sana söyleyeyim. Oğluna sor, damadına sor, dünürüne sor. Onlar gayet iyi bilirler. Hepsini biliyorum bunların.
“Sevgili Erdoğan doktoru yanına al. Enişten Ziya İlgen’in Man Adası’nda şirketi var mı? Enişte, Man Adası’nda niye şirket kursun? Bunları bileceğiz. Ve bu şirketin sermayesi nedir?
“2002’deki Erdoğan’la bugünkü bir mi?”
“AKP’li kardeşlerime seslenmek isterim. Ben senin oyuna her zaman saygı gösterdim. Siyasal düşüncene de saygı gösteririm.
“Ama elini vicdanına koy. Şu sorumu bir düşün. Senin 2002’de oy verdiğin Recep Tayyip Erdoğan 2017’deki Recep Tayyip Erdoğan mıdır?
“İstanbul’dan geldi, Keçiören’de mütevazı bir apartman dairesinde kaldı. Milletvekili lojmanlarını sattı ‘Ben de bu millet gibi yaşayacağım’ dedi.
“Vekilleri, gazetecileri serbest bırak”
“Hiçbirimizin can ve mal güvenliği yok. Tek adam rejiminin Türkiye’yi getirdiği nokta.
“Ben Erdoğan’a tavsiyede bulunayım. Sen Türkiye’den iş adamlarının kaçmasını istemiyorsan, bütün milletvekillerini serbest bırakacaksın.
“İki, gazetecileri serbest bırakacaksın.
“Üç, medya özgürlüğünü sağlayacaksın.
“Dört, yargı bağımsızlığını sağlayacaksın.
“Üniversiteleri susturmayacaksın.
“Görevine son verdiğin bütün akademisyenleri, bütün hocaları iade edeceksin. Semih’i ve Nuriye’yi derhal görevlerine başlatacaksın.
“Ben sana bu ülkeyi seven, bu ülke için mücadele eden sade bir yurttaş olarak sesleniyorum. Ülkeni seviyorsan bunu yapacaksın.
“İstediğin kadar bağır”
“Şunu da düşünsün Erdoğan, yahu bu ülkede huzur bırakmadın. Konuşuyorsun 80 milyon geriliyor.
“Gerilimden ne çıktı? Kavgadan ne çıktı? Soru sorduğun zaman kıyameti koparıyor. Sanıyor ki ben bağırdıkça onlar susacak. Sen istediğin kadar bağır, asla ve asla bizi susturamazsın.
“IMF’den değil tefeciden borç aldın”
“Kimse ona söyleyemez ben söyleyeyim. Millet Tayyip Erdoğan için ‘Faizci Tayyip’ diyor. En çok parayı faizcilere ödedi, tefecilere ödedi.
“Örnek, 15 yılda sadece yurtdışındaki gruba ödediği faiz 145 milyar dolar. IMF’den borç almadınız, doğrudur ama tefeciden borç aldın kardeşim.
“AKP’liler rüşvet alan bakanları akladılar”
“Oturdular bakanlar getirdiler, Rıza Sarraf’ın önünde diz çöktü bakanlar, plaketler verdiler. İtiraz edildi, rüşvet çarkı çıktı ortaya.
“Meclis’te komisyon kuruldu. AKP milletvekilleri rüşvet alan bakanları akladılar. Rüşvet alan bakanların yüce divana gitmesini engellediler.
“Kimdi bu milletvekilleri? Hakkı Köylü, Yılmaz Tunç, Kemal Şerbetçioğlu, İlknur İncegöz, İsmet Su, Bilal Uçar, Yusuf Başer, Ayşe Türkmenoğlu.
“Ben bunlara ‘Siz Rıza Sarraf’ın önüne yatıyorsunuz’ demiştim. Şimdi yattığınızı daha iyi görüyorsunuz değil mi?
“Sarraf’ın konuşmasından korktular”
“Ve yurtdışına çıkış yasağını kaldırdılar. Amerika’da gözaltına alındı. Bizimkilerde bir telaş. En çok da gözünden öptüğüm adam telaşlanıyor.
“Sonra şeref madalyası takılacak kişiyi Amerika hapse attı. Nota verdik, iki sefer.
“Bir sahtekar için, rüşvetçi için iki kez nota veren hükümet, Kuzey Irak’ta askerlerin başına çuval geçirdiğinde bir nota bile vermedi.
“Korku neydi biliyor musunuz? Ya Rıza Sarraf konuşursa. Adam sonunda bülbül kesildi konuşmaya başladı. Rıza Sarraf, sahtekardır ama devletin sırlarını da parayla alan birisidir. Bakanlara rüşvet veren birisidir. Önünde diz çöktüren biridir.
“Muammer Güler’den sırları öğrendi”
11 Ekim 2013’te Rıza Sarraf’la dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler telefonda konuşurlar.
“Sarraf, ‘MİT beni takip ediyor. Emniyet beni takip ediyor. Bu doğru mu?’ diye telefon ediyor.
“Güler’in cevabını okuyorum “Abicim sen hiç o konuda rahat ol. Sen rahat ol. Vallahi böyle bir şey varsa, senin önüne ben yatarım ya.’
“Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı söylüyor. Bakana parayla diz çöktürmüş, devletin sırlarını parayla öğreniyor.
“Aslan’a Erdoğan sahip çıktı”
“Sarraf’ın rüşvet dağıttığı birisi de Süleyman Aslan. Buna da Erdoğan sahip çıktı. ‘Banka genel müdürünün dürüstlüğünden şüphem yoktur’ dedi.
“Sormuyor ya arkadaş, ‘Kendi bankası dururken evde ayakkabı kutularının içine dolarları niçin istiflesin?’ diye sormuyor. ‘Olsa olsa saflığının kurbanı olmuştur. Olayı farklı yerlere çekme gayreti var’ diyor.
“Devletin tuttuğu avukat Aslan’ın Sarraf’tan rüşvet aldığını anlatıyor”
“Bu hükümetin tuttuğu avukat New York’ta mahkemede ‘Yüksek makamlara rüşvet yollayan Atilla değil, Sarraf’tı. Süleyman Aslan Sarraf’tan utanmazca rüşvet aldı’ diyor.
“Açık ve net Sarraf’ın Süleyman Aslan’a rüşvet verdiğini söyledi. Senin gönderdiğin avukat o genel müdürün rüşvet aldığını söyledi. Sen ne yaptın? Ziraat Bankası yönetim kuruluna atadın.
“MİT uyardı, sen görmezden geldin”
“18 Nisan 2013’te MİT dönemin Başbakanı Erdoğan’ın önüne Rıza Sarraf hakkında üç sayfalık bilgi notu bırakır. Yapılan tüm sahtekarlıklar anlatılır.
“Raporda ‘İran’a yönelik ambargoya rağmen, İranlı şahısların para transferini gerçekleştirmesi bağlamında, Sarraf’ın yakın gelecekte ABD tarafından yasaklı kişiler listesine dahil edilebileceği, Türkiye – ABD ilişkilerinde sorun yaşanabileceği, Ebru Gündeş evliliği nedeniyle kamuoyunun dikkatlerini üzerine çeken, Ekonomi bakanı Çağlayan ve Bakan Güler ile ilişkisinin ortaya çıkması halinde hükümet aleyhine kullanabileceği değerlendirilmektedir’ deniliyor.
“Ne zaman bu tarih? 17 – 25 Aralık’tan dokuz ay önce...
“Şimdi casusmuş efendim, e zaten casus, zaten sahtekar. Bu bilgileri kim verdi? Bu bilgilerin tamamını senin bakanların, yani senin hükümetin verdi. Senin hükümetin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ihanet etti. Bütün sırlarını götürüp Sarraf’a teslim ettiler.
“Kendi pisliğimizi kendimiz temizleyeceğiz”
“Binali Yıldırım’a açık çağrı yapıyorum. Türkiye’yle ilgili davanın Amerika’da görüşülmesi beni rahatsız ediyor. Samimi bir çağrı yapıyorum.
“Madem savcılık soruşturma açtı, gel parlamentoyu harekete geçirelim.
“Bizim ülkemizde demokrasinin olduğunu, adaletin olduğunu, rüşvet dağıtanın da yiyenin de suçlandığını ve mahkum edildiğini bütün dünyaya ilan edelim.
“Gelin dosyayı yeniden açalım, soruşturma komisyonu kuralım. Bu olayı Amerikan yargısına değil biz çözelim. Biz kendi pisliğimizi kendimiz temizleyelim.” (EKN)
* Fotoğraf: Muhammed Selim Korkutata - Ankara / AA