Fotoğraf: Zekeriya Karadavut / AA
Aksaray’da bir otelde muhtarlarla buluşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, demokrasiyi kaos, kavga, anarşi olarak değil milletin oyuna, kararına başvurmak olarak gördüklerini söyledi. Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bizim de eksiğimiz oldu”
“Sizi Ankara'ya da davet etmedim, ayağınıza geldim. Farklı bir propaganda yapmayacağım, yüzde yüz doğruları anlatacağım. Artık eski siyaseti bir tarafa bırakmamız lazım.
“Bunu derken şunu söylemiyorum, 'Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman doğruları söyledik, doğruları yaptık'. Hayır. Bizim de eksiğimiz oldu, bizim de yanlışımız oldu. Bazen oturduk Ankara'da çok güzel laflar ettik. Sonra vatandaşa dedik, 'Niye bize oy vermiyorsun'. Niye size oy versin? Sen vatandaşın ayağına gittin mi? Oturdun konuştun ve derdini dinledin mi? Ankara'da oturdun, 'Bana oy verin' dedin. Kabahat, vatandaşın ayağına gitmeyen siyasetçide. O nedenle kendimizi eleştiriyoruz.
"Libya'ya asker göndermek yanlış"
“Dış politikayı barış eksenli yapmamız lazım. Suriye'ye müdahale edildiğinde karşı çıktım. En ağır eleştirileri aldım. Suriye politikasından bizim ne karımız oldu? 6 milyon 300 bin Suriyeli geldi, 40 milyar dolar para harcadık. Şimdi İdlib'den yeni kardeşlerimiz gelecek. İtiraz ettim, doğru bulmadım. 'Suriyelileri kendi ülkelerine göndermemiz lazım' dedim. Ona da kızdılar.
““Libya konusunda da düşüncelerimi söyledim. Asker göndermek yanlış. Egemen güçler, dünyaya hükmetmek isteyen güçler, ateşi elleriyle tutmazlar, maşa kullanırlar. Esad'a kızdılar, bizi maşa olarak kullandılar. Şimdi Libya'da kavga ediyorlar. 'Orada da ateşi siz tutun' diyorlar. Niye biz tutalım arkadaş? Birleşmiş Milletler var. Barış Gücü var mı? Var. O Barış Gücü gitsin, iki tarafı barıştırsın. Hafter tarafı var, Ulusal Mutabakat Hükümeti var.
"Yangın bize de sıçradı"
“(Barış Gücü) olsun dedim kızdılar. Neymiş? 'Hafter tarafını Birleşmiş Milletler tanımıyormuş. Teröristmiş onlar'. Tanır veya tanımaz ama sen Birleşmiş Milletleri davet et, burada Müslüman kanı akmasın. Ortadoğu'da Müslüman kanı akıyor. Bir tarafa Amerika bir tarafa Rusya silah veriyor. 'Buyurun beyler birbirinizi öldürün' diyorlar. Biz de buna teşne oluyoruz. Ben de diyorum ki 'Teşne olmayın arkadaşlar, niye Müslüman kanı akıyor? Hangi gerekçeyle akıyor? Engel olmamız lazım'. Peki bizim dış politikamızı kim belirliyor? Dışişleri Bakanlığı mı? Saray mı? Yok. Putin belirliyor.
“Suriye'de Putin belirliyor. Beşar Esad'la nerede görüşüldü? Rusya'da. Sen devletsin, senin iraden yok mu? Rusya istediği zaman mı gidip görüşeceksin?
“Suriye'de yangın bize sıçradı. Dışişleri Bakanı'na sordum 'Libya'da çatışmalar büyük boyutlara ulaşırsa Türkiye'ye göç olur mu? 'Evet, olur' dedi. Suriye yetmedi bir de Libya'dan gelecekler şimdi."