Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV canlı yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’la İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki gerginlik, “Cübbeli Ahmet” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün “2 bin civarı selefi yanlısı dernek silahlanıyor” iddiaları, HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a açılan yeni dava hakkında şunları dedi:
AYM-Soylu gerilimi
“İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturup Türkiye'nin güvensiz bir ülke olduğunu itiraf etmek aslında enteresan bir şey. 'Ben bisiklete binip gezebilirim ama sen bisiklete binip gezebilir misin?' diyor. 'Teröre karşı durabilir misin?' gibi ifadeleri var.
“Devleti yönetenler, hele hele İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturanlar, demokrasiyi, demokrasi kültürünü, terörden Türkiye'nin soyutlanması gerektiğin söyleyebilir. Bir karar dolayısıyla bir Anayasa Mahkemesi Başkanını muhatap alıp onu eleştiriyorsa, demokrasiyi içselleştirmediği anlaşılır. Zaten Türkiye'nin temel sorunu da bu.
TIKLAYIN - AYM üyesinden Soylu’ya Anayasa hatırlatması
Selefi derneklerin silahlanması iddiası
“Bir kişi televizyonlara çıktı, bir dini cemaate atıf yaparak 'şu kadar yerde silahlanıyor' dedi. Bu önemli bir şey. Eğer Cumhuriyet Savcılığı beni davet ederse, o cemaatin nerelerde silahlandığını onlara söylerim dedi.
"Merak ediyorum bu ülkenin istihbarat örgütü yok mu? Savcılık o kişinin söylemi üzerine harekete geçti ve kendisini davet etti. Eğer o ekolden gelen bir kişi bunu biliyorsa, bir cemaatin silahlandığını biliyorsa, bunun pek çok ilinde ya da ilçesinde olduğun biliyorsa savcılık onun söyleminden sonra harekete geçiyorsa, o zaman sormak lazım, bu ülkenin istihbaratı yok mu?
“Bunları koruyan güç neydi? Aslında bunu sorgulamak lazım. Şimdi harekete geçtiler, ben de merak ediyorum sade vatandaş olarak, bunlar silahlanırken bu devlet neredeydi? Bu silahlar nereden sağlanıyor?
Demirtaş’a iddianame hazırlayan savcının Erdoğan’a gitmesi
“Bir savcı evlenebilir, evlendi diye kendisini kutlayabiliriz de ama soluğu sarayda alır ve bir fotoğraf verirse bu doğru değildir. Bu artık Cumhuriyetin savcısı diyemeyiz biz buna.
"Cumhuriyet sözcüğü sadece savcılar için kullanılan onların unvanları için kullanılan bir kavram. Cumhuriyet Savcısı yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin savcısı aslında. Eğer siz, sarayın savcısı olursanız, cumhuriyeti kullanmayacaksınız. Sarayın savcısı diye imza da atabilirsiniz biz çok yadırgamayız.
“Erdoğan'ın avukatının önünde esas duruşa geçen savcılar da var, biz bunları da gayet iyi biliyoruz. Bu mesleği seçenler yargıçlar ve savcılık mesleğini seçenlerin özel yaşamlarına da çok dikkat etmeleri gerekir.
TIKLAYIN - Demirtaş hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle yeni iddianame
Demirtaş hakkında dava
“Bu tür iddianameleri aslında Selahattin Demirtaş Bey alacak göğsüne şeref madalyası olarak takacaktır.
“Yargıç, savcı eleştirilmeyecek mi? Adaletsizlik olacak ben eleştirmeyeceğim. Olmaz, herkes eleştirinin ne kadar değerli olduğunu bilecek ve o eleştiriye kulak kabartacak.
“Eğer siz birinin söylediğini ertesi gün talimat görüp hemen iddianame düzenlerseniz öte yandan aylardır içerde olanlar hakkında bir iddianame dahi hazırlamazsanız o ülkede adaletten söz edemezsiniz.” (EKN)