KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın “Türkiye’de resmi devletin dışında bir de oluşan paralel devletler vardır. Mesela Fethullah Gülen cemaati paralel bir devlettir. İsrail lobisi, milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel devlettir. Paralel devletlerin birbiriyle ortaklaştığı ciddi bir çıkar ilişkisi vardır” dediği ve bu “paralel devlet” ilişkisini gladyo, JİTEM ve NATO’ya bağladığı söyleşisi hakkında Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya bölümü öğretim görevlisi Mahmut Çınar’la konuştuk.
Bu dilin ayrımcı bir dil olduğunu, ezilenlerin bu tür ayrımcı dile ihtiyacı olmadığını ifade eden Çınar, nefret söylemini, ayrımcılığı, ulusal, dinsel, cinsel kimliklere saldırgan bir biçimde yaklaşarak siyaset yapma alışkanlığını unutmamız gerektiğini belirtiyor ve ekliyor:
“Bütün bunlar bir yana, söz konusu üzücü açıklamaların, Kürt halkının kimlik mücadelesine mal edilmemesi gerektiğinin altını çizmek lazım.”
“Eskimiş politik söylem”
“Burada maalesef eskimiş bir politik söylemle bir kez daha karşı karşıyayız. Geçmişte Türk milliyetçileri tarafından üretilen ve Türk solunun önemli bir bölümü tarafından da kabul gören, etnik temelli bir ulus hayalini siyasetin temeline yerleştiren bu söylem, kapitalizmin ve buna bağlı milliyetçiliğin ezilenleri yaratan ruhunu anlayabilmekten
uzaktır.
“‘Emperyalist dış güçlerin kompradorları Gayrimüslimler’ ya da ‘dünyada her kötülükten sorumlu olan Yahudiler’ gibi paranoyaların tohumları, 20. yüzyılın başında yavaş yavaş Türk unsuruna dayanan bir devlet projesini hayata geçirmeye çalışan İttihat Terakki iradesi tarafından atılmıştır.
“Tarihsel süreçte solun ulusalcı bir kesimi tarafından da ne yazık ki sıkça tekrarlanmıştır. Bu komplo teorisinin, şimdi aynı iradenin en büyük kurbanlarından biri olan bir başka unsur tarafından yeniden dile getiriliyor olduğunu görmek üzücü.
“Milliyetçiliğin unsurlarından biri ‘öteki’ yaratmak”
“Kimlik oluşturabilmek ya da kendi kimliğinin özgüllüğünü vurgulamak için bir ‘öteki’ yaratmak, milliyetçiliğin temel unsurlarından biridir. Söz konusu düşünce, kapitalizmin ve milliyetçiliğin ezilenleri yaratan yapısıyla uğraşmak yerine dar bir coğrafyada kendileri de bu sistemin ezilenleri olan başka unsurları hedef tahtasına koyarak aslında görülmesi gereken noktaları kaçırmaktadır.
“Dahası, modern siyasetin unsurlarını temel alarak siyasi bir organizma olmaya çalışan bir grup açısından, geçmişte devlet tarafından, hegemonik güçler tarafından yaratılmış olan bir söyleme sarılmak, ne yazık ki o siyasi yapılanma için de pek hayırlı ve faydalı olmayacaktır.
“Ayrımcı bir dil”
“Bu dil ayrımcıdır, üstelik ayrımcılığın siyasi temellerini yani erkle, hegemonyayla, ezici unsur olmayla ilişkili nedenlerini görememenin de bir göstergesidir. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ayrımcı dili ezilenler yaratmadı; bugün de ezilenlerin bu dile ihtiyacı yoktur.
“Varlığımız, bir başka unsurun, bir başka halkın ‘varolmamasına’ dayanıyorsa, siyasetimizi de ilkelerimizi de bir kez daha gözden geçirmemiz gerekiyor. Bunun yerine, tüm halkların bir arada, kardeşçe yaşayabilmesinin yollarını arayan bir siyaset üretme arayışında olmak gerekiyor.
“Nefret söylemini, ayrımcılığı, ulusal, dinsel, cinsel kimliklere saldırgan bir biçimde yaklaşarak siyaset yapma alışkanlığımızı unutmanın yollarını bulmak gerekiyor.
“Bütün bunlar bir yana, söz konusu üzücü açıklamaların, Kürt halkının kimlik mücadelesine mal edilmemesi gerektiğinin de altını çizmekte fayda var.”
Hozat ne demişti?
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Hozat, Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ın Paris’te öldürülmelerinin birinci yılı nedeniyle Fırat Haber Ajansı’na (ANF) verdiği söyleşide şu ifadeleri kullanmıştı:
“Türkiye’de resmi devletin dışında bir de oluşan paralel devletler vardır. Mesela Fethullah Gülen cemaati paralel bir devlettir. İsrail lobisi, milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel devlettir. Paralel devletlerin birbiriyle ortaklaştığı ciddi bir çıkar ilişkisi vardır.
“Paralel devletlerin resmi bir hukukları, anayasaları yoktur. Görünürde resmiyete kavuşmuş bir orduları da yoktur ama resmi olandan daha güçlü ve örgütlü bir güce sahiptirler. Özel harp dairesi ve JİTEM gibi güçler paralel devletin vurucu güçleridir, şimdi buna resmi kimlikli emniyet, polis ve yargı güçleri de eklenmiştir.
“Bunların bağlı kaldıkları hiçbir hukuk ve kural yoktur. Tüm savaş kurallarını kendileri belirleyip uyguluyorlar, kimseye de hesap vermiyorlar. Paralel devletin korkunçluğu esas burada ortaya çıkıyor. Paralel devlet gladyo devletidir, NATO destekli cemaatin ve lobilerin illegal devlet örgütlenmesidir.
“Asıl amacı, Türkiye’nin demokratikleşmesini engellemektir. Türkiye’yi sürekli batıya bağımlı kılmaya çalışarak batının bölge politikalarını Türkiye üzerinden hayata geçirmektir. Bunun için paralel devlet, Türkiye’yi batıya bağımlı kılmak için Kürt sorununu sürekli canlı tutuyor, çözdürmüyor.
“Kürt sorunu demokratik temelde çözülürse Türkiye demokratikleşecektir ve bunu katiyen istemiyor. Sürekli savaşı ve çatışmayı geliştirerek Türkiye’yi kontrolde tutuyor, çıkarları neyi gerektiriyorsa Türkiye’ye onu yaptırıyor.” (EKN)