20. yüzyılın en istisnai sanatçılarından biri olarak anılan Yüksel Arslan'ın 500'den fazla resminin yer aldığı retrospektif sergi, 13 Eylül'de, Bilgi Üniversitesi'nin yerleşkesi santralistanbul'da açılıyor.
Levent Yılmaz'ın küratörlüğündeki sergi, sanatçının 1950'li yıllardan bugüne Arture öncesi ve Arture sonrasına ait eserlerini kapsıyor.
Arslan 40 yıl sonra Türkiye'de
1969'dan bu yana ülkesine hiç dönmemiş olan Arslan, sergi açılışına katılacak.
Sergide "Artur(c)", "Kapital", "Kapital'in Güncelleştirilmesi", "Etkiler", "Autoartures", "İnsan", "Yeni Etkiler" dizilerinden çalışmaları, bu dizilerini oluştururken yaptığı binlerce deseninden bir seçki, sanatçının kendi sanat anlayışını ve entelektüel dünyasını biçimlendirmede önem taşıyan kişilerle, Edouard Roditi, Jean Dubuffet, Roland Topor, Orhan Duru, Ferit Edgü'yle olan yakınlıklarını anlatan dokümanlar, mektup, belge ve fotoğraflarla ilk kez bir arada sunulacak.
Sergide, Arslan'ın çalışma/yaşam mekanının kapsamlı fotoğrafları da yer alıyor.
Arslan'ın izini süren "Çarşamba Konuşmaları"
1961'den beri Paris'te yaşayan sanatçının sanatını ve düşünce dünyasını, etkilendiği kaynakların izini sürerek izleyiciye göstermeyi amaçlayan sergide, "Tanıklıklar" başlıklı bir panel ve sergi boyunca Cevat Çapan, Mete Tunçay, Ferda Keskin gibi adların katılacağı "Çarşamba Konuşmaları" da düzenlenecek.
İlk konuşma, 23 Eylül'de. Küratör Yılmaz retrospektif serginin öyküsünü anlatacak.
Yüksel Arslan kimdir?
1933'te doğan Arslan, İstanbul Erkek Lisesi'ne devam ederken, suluboya, guvaş ve pastel karışımı resimleriyle dikkat çekti. Doğal boyalar kullanarak o dönemde, İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü adını verdiği bir dizi resim yaptı.
Bunları ilk kez 1955'te Maya Galerisinde sergiledi. Eski mağara resimlerinde kullanılan toprak, bal, yumurta akı, kemik iliği vb. araç-gereçlerle oluşturduğu resimleri (İnsanlı Günler, Portreler, Phallisme dizileri) 1959'da sergilendiğinde, bir rastlantı sonucu tanıştığı Roditi'nin dikkatini çekti. Roditi, Andre Breton'a, Arslan'ın bu resimlerinden söz edince, Paris'te açılan uluslararası bir sergiye davet edildi.
Bu çağrıya, galerici Raymond Cordier'nin de çağrısı eklenince, 1961'de Paris'e yerleşti. Ertesi yıl Cordier'nin galerisinde, kişisel bir sergi düzenledi. Art sözcüğüne bir takı ekleyerek, yeni resimleri için bir isim buldu: 'Arture''. 1969-1975'te Karl Marx'ın Kapital'ini resimledi. 1980'li yıllarda Etkiler'i ve Autoartures olarak isimlendirdiği resim dizisini gerçekleştirdi.
1967'de Türkiye'ye gelerek, biri İstanbul'da (Türk-Alman Kültür Merkezi), öteki Ankara'da (Fransız Kültür Merkezi) iki sergi açtı. Ankara'daki sergi, müstehcen olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya uğradı.
1981'de 5. Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü'nü aldı.
Kapital'in resimlenmesi
Arslan, 1968'de Kapital dizisine başlayışını şöyle anlatıyordu:
"Kendime, küçük, toplum dışı, yıkıcı, anarşist, insanlara - karşı bir yaşantı seçmiştim. Bu küçük özel dünyadan, 1967 yılı sonlarında materyalizm diyalektiğe vararak çıkıp kurtuldum, yeniden doğmuş gibi oldum."
Dostu Ferit Edgü'yse 70'lerde Milliyet Sanat'ta yayımlanan yazısında bu süreci şöyle anlatıyordu:
"Hiç kuşkusuz, insan birkaç kez doğabilir. Elimizde olmayan birinci doğuşumuzdur. Ondan sonrakilerde, anası da, babası da, ebesi de kendisidir insanın. Yüksel'in bu ikinci (ya da üçüncü) doğuşu, Eyüp'te bıraktığı sınıfsal kökenine dönüş müdür? Yoksa yaşamın kaçınılmaz çelişkilerinin getirdiği, uzun süren yeni bir dönemi midir?Bu sorunun karşılığını - yoo hayır, zaman değil, Yüksel Arslan'ın kendisi verecek."
Arslan'ın verdiği yanıt, 21 Mart'a kadar santralistanbul'da. (TK)