İhsan Dönmüş, bu yılın ilk aylarında kendisine kanser teşhisi konulan bir mahpus. Bu teşhis Sivas Kapalı Hapishanesi’nde tutulmaktayken götürüldüğü Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ne bağlı hastanede konuluyor. Teşhis ile beraber riskli bir ameliyat geçirmesi gerektiği de belirtiliyor. Ancak bu teşhisi koyan ve ameliyat olması gerektiğini söyleyen doktorlar bu ameliyatın Sivas’ta yapılamayacağını ve bu nedenle başka bir yere sevk edilmesi gerektiğini de söylüyorlar. Dönmüş’ün yaşadığı absürtlükler de bundan sonra başlıyor ve sivil toplum örgütlerine yazdığı mektubunda bu absürtlükleri anlatıyor.
Başka bir yere sevk olması gerektiği söylenen Dönmüş ailesinin desteğiyle bu hastalığın üstesinden daha rahat gelebileceğini düşünerek ailesinin yaşadığı Diyarbakır’a sevkini istiyor ve ameliyatının Dicle Tıp Fakültesinde yapılabileceğini belirtiyor. Bunun üzerine Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Göğüs Cerrahi Bölümü, İhsan Dönmüş’ü 13 Mayıs 2014 tarihinde ileri tetkik ve tedavisinin yapılabilmesi amacıyla Dicle Tıp Fakültesi’ne sevk ediyor. Adalet Bakanlığı bu sevk kararı üzerine “gerekçeli karar” istiyor ve doktorlar bu gerekçeli kararı yazıyorlar ve Sivas Kapalı Hapishanesi aracılığıyla bu karar Adalet Bakanlığı’na gönderiliyor. Tüm bunların üzerine tedavi için, ailesinin bulunduğu Diyarbakır’a sevk edilmeyi bekleyen İhsan Dönmüş 9 Haziran 2014 tarihinde “Diyarbakır’a sevk ediliyorsun” diye yola çıkarılıyor ve Rize L Tipi Kapalı Hapishanesi’ne götürülüyor.
İhsan Dönmüş, mektubunda iki aylık süreç içinde Rize’de tedavi için bir adım atılmadığını belirterek “beni buraya ölüme gönderdiler” diyor ve sivil toplum örgütlerinden durumunun takipçisi olmalarını istiyor:[1] (SB/HK)
İşte İhsan Dönmüş'ün mektubu: |
“Devletin Hazinesi Adalettir” diyor Konfüçyüs. Bu güzel sözle iletime başlamak ve görevlerinizde başarılar diliyorum. Bu güzel sözün bence hiçbir değeri yoktur. Bu ülkenin cezaevlerinde yapılan ihlallerin haddi hesabı yoktur. Hele ki adli bir mahkûmsan ölüsün demektir. Daha önce Sivas Kapalı Cezaevinde kalıyordum. Rahatsızlandım ve yapılan tetkikler neticesinde bana akciğer kanseri olduğumu söylediler. Ve ameliyat olmam gerektiğini. Ama yapılacak bu ameliyat riskli olduğu için Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde yapamayacaklarını belertmeleri üzerine ben de ailemin de yaşadığı Diyarbakır iline beni sevk etmelerini istedim. Bu hastalığı ailemin de desteği ile yenebilirim diye. Ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi göğüs cerrahi bölümü tarafından daha ileri tetkik ve tedavi yapılması için 13.05.2014 tarihinde Diyarbakır ili Dicle Tıp Fakültesi’ne sevk edildim ama Adalet Bakanlığı sanki illegal bir iş yapılıyormuş gibi beni sevk eden doktordan gerekçeli kararını istedi ve doktor bey bu doğrultuda bir rapor hazırlayarak neden ve ne için Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde bu tedaviyi yapamadıklarını belirttiği bu raporu Sivas Kapalı Cezaevi kanalı ile gönderdi. Yani 09.06.2014 günü ve ben Diyarbakır’a gitmeyi beklerken beni kandırıp “Diyarbakır’a gidiyorsun” denilerek dolululuk nedeniyle Rize L Tipi Kapalı Cezaevi’ne getirdiler. 14.06.2014 tarihinde burada da beni önce Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi göğüs cerrahi bölümüne götürdüler. Sonra dediler doktor izne çıkmış. Bu sefer göğüs hastalıkları bölümüne götürdüler. Ve bu iki ay süre zarfında Rize Kapalı Cezaevi’nin hastaneye uzak oluşu, sevklerin geç yapılışı ve en önemlisi de askerin güvenlik adı altında başvurduğu keyfi uygulamalar neticesinde sadece yeniden ciğerimden parça alında ve patolojiye gönderildi. Her gittiğim bölüm yeniden tehliller yapıyor. Bunun bana bir faydası yok. Oysa benim Mayıs ayında Diyarbakır’a doktora sevkim vardı ama Sivas Cezaevi Yönetimi ve Adalet Bakanlığı’nın ilgili birimleri suç işleyerek beni buraya ölüme gönderdiler. Yasal, Anayasal ve hasta haklarım ihlal ediliyor. Benim Diyarbakır Dicle Tıp Fakültesine doktor sevkim bulunuyor ama beni götürmüyorlar ve durumum her geçen gün iyiye gitmiyor. Bunun sorumlusu Sivas Cezaevi yönetimi ve Adalet Bakanlığı’nın ilgili birimleridir. Beni Diyarbakır yerine Rize cezaevine gönderen yetkililerden şikayetçiyim. Hukuki yardım talebinde bulunuyorum ve ivedi olarak beni Diyarbakır’a götürmeleri gerekiyor ama bunu yapmıyorlar. Saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Hoşçakalın… |
[1] İhsan Dönmüş'ün mektubunun kendilerine ulaşmasının ardından Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) 6 Ağustos 2014 tarihinde Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Rizeİl Cezaevleri İzleme Kurulu ve Rize İl İnsan Hakları Kuruluna başvuru yapmış bulunuyor.
* İhsan dönmüş'ün mektubu için tıklayın.
Seçil Bilgiç Koç Üniversitesi, Hukuk bölümü, CİSST Gönüllüsü |