Yine aynı şey oldu: Tam bitti bitiyor derken zina tartışması... Onu hallediyoruz derken, tasarının geri çekilmesi... Kamuoyunun ve Avrupa Birliği'nin (AB) tepkileri üzerine tasarının tekrar meclise sevki... Tam ortalık yatışmışken, TCK için uğraşan kadınlara marjinal ve ahlaksız saldırısı, ardından tecavüzcüyle evlendirme maddesinin tekrar hortlatılacağı tehdidi ve son olarak da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) uzlaşmasına son verilmesi, TCK'ya Anayasa mahkemesinin yolunun açılması...
Bütün bunlar yazının konusunu değiştirmeme neden oldu. Aslında, TCK'da nelerin değiştiğini, nelerin eksik kaldığını yazmayı düşünüyordum.
Vazgeçtim... Çünkü AKP'nin, Türkiye'ye çok çok pahalıya mal olan o akıl almaz zina manevrasının ardından; kadınlara saldırması tüm hevesimi kaçırdı.
Görülüyor ki, TCK reformu da, aynen Medeni Yasa'da olduğu gibi, aynen Anayasa değişikliklerinde olduğu gibi kağıt üzerinde bırakılmaya çalışılacak. Başbakan bunun sinyallerini göndermeye çalışıyor tüm topluma....
Başbakanın; erkekler için çok eşlilik ve zevk-ü sefa, kadınlar için tüm ailesinden, toplumsal ilişkilerinden dışlanma ve çoğu durumda da ölüm anlamına gelen zinayı, "Anadolu kadını istiyor" diyerek TCK'ya sokmaya çalışarak; "Biz muhafazakar demokratız ve bizim muhafazakarlığımız aile konusunda" diyerek; namus cinayetlerinde tahrik indiriminin uygulanmamasını, flörte hapis cezası getirilmemesini, bekaret kontrollerinin etkin bir biçimde yasaklanmasını, kimseye cinsiyeti ya da cinsel tercihi nedeniyle ayrımcılık yapılamayacağının vurgulanmasını isteyen; "Bedenimiz ve Cinselliğimiz bizimdir. TCK'daki şiddete Karşı Yürüyoruz" diyerek TBMM önünde gösteri yapan ve Meclis oturumunu izleyen kadınlara "marjinal ve ahlaksız" diyerek... açtığı bu tartışma, TCK'da yapılan reformu, hiç mi hiç anlamadığını gösteriyor.
Ve aynı zamanda, yapılan olumlu değişiklikleri uygulatmamaya çalışacağını ve ilk fırsatta geri almak isteyeceğini... Ama, tamamen boş sözler ve boş çırpınışlar bunlar. Kadınlar özellikle TCK'daki eksik kalan maddelere ilişkin talepleri konusunda ısrarcı olmaya devam edecekler. Daha önümüzde Cumhurbaşkanı incelemesi, Anayasa Mahkemesi, yeni uyum paketleri gibi yasal süreçler var. Bizim mücadelemiz bitmedi. Ama, en önemli işlerimizden biri de, yeni TCK'nın kadınlarla ilgili olumlu hükümlerinin bir an önce yaşama geçirilmesini sağlamak. Uygulanmasını denetlemek. TBMM yürüyüşünde de açıkça belirttiğimiz gibi, "TCK'nın takipçisi olacağız"
Yeni TCK'da kadın, kendi kimliği, emeği, bedeni, cinsel hak ve özgürlükleriyle bağımsız bir bireydir! Bunun aksini düşünmek artık, Yeni TCK'nın daha ilk maddesi ile belirtilen "kişi hak ve özgürlüklerini korumak" amacına aykırıdır (md. 1). Yeni TCK'ya göre ayrımcılık (md. 122), kadınları cinsiyet farklılığına dayanarak alenen aşağılamak (md. 216/2), halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik (md. 217), suç işlemeye tahrik (md. 241) suçlarını işlemektir.
Kadınlardan öğrenilecek bir başka nokta da, TCK benzeri temel yasalar ve aslında tüm yasalar değiştirilirken biraz ciddi bir ön hazırlık yapmak gerekliliği... TCK sürecinde de gördük ki, ne iktidar, ne muhalefet partisinin ve hatta birçok meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşunun TCK konusunda ciddi bir hazırlığı, hatta bir fikri yoktu. Bugün TCK'daki eksikliklerin ve ciddi yanlışlıkların bunun sorumlusu tüm bu kesimlerdir.
Kadınların TCK konusunda yaptığı ön çalışmanın mükemmel bir çalışma olduğunu iddia edecek değilim. Bence de, çok eksiği var... Ama kapsamlıydı ve sonuna dek inançla savunuldu. Biz kadınlar olarak, taleplerimizi sadece önceden ve yazılı olarak formüle etmekle yetinmedik. Her vesileyle onları kamuoyunun önünde savunduk, tüm ilgililere anlatmaya çalıştık. Çünkü biliyorduk ki, iki-üç sayfalık görüş yazmak, TV'lerde eleştirmek hiçbir şey ifade etmiyor. Aynen bizim yaptığımız gibi, (iktidarın da, muhalefetin de) peşini bırakmamak ve gerektiğinde de Meclise yürüyüp, edepsizmiş, ahlaksızmış, marjinalmiş, dış mihraklara hizmet ediyormuş gibi sataşmaları da hiç mi, hiç umursamayıp mücadele etmek gerekiyor.
Bence kadınlar başarılı bir mücadele örneği verdi; darısı dünyayı değiştirme ya da en azından hayata müdahale iddiası olanların başına... Özellikle de, hem kendine muhalif deyip, hem de kendi alternatiflerini üretmeyen, onları yaşama geçirmeyen; ama dönüp dolaşıp, bu kadınlar da çok oldu, TCK kadınların yasası mı diye soran kurum, grup ve kişilerin başına...