Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), son dönemde artan göçmen karşıtı, ırkçı söylemlere karşı açıklama yayınladı ve göç olgusunun kadına yönelik şiddetin, ırkçılığın, ayrımcılığın aracı haline getirilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.
"Nefretin dilini reddediyoruz"
Açıklamada, son dönemde sosyal medyada, göçmen erkekler tarafından tacize uğrayan kadınların dolaşıma giren videoları üzerinden göçmenlere yönelik ayrımcılığı körükleyen nefret yüklü dilin keskinleştiğini, erkek şiddetiyle mücadele eden kadın örgütlerinin de hedef haline getirildiği belirtildi. Şöyle dendi:
"Sosyal medyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren, kadın bedenine yönelik cinsiyetçi yorum ve paylaşımı, ırkçılığa zemin hazırlayan ve toplumu kutuplaştıran ayrıştırıcı nefret dilini şiddetin bir parçası olarak değerlendiriyor ve reddediyoruz.
"Kadınlar her an, her yerde şiddete maruz bırakılma riskiyle karşı karşıya olmakla birlikte çoğunlukla en yakınları tarafından şiddete maruz bırakıldığı ve katledildiği bir gerçektir. Bu gerçeğin üzerini örterek kadına yönelik şiddeti 'öteki' ve 'yabancı' üzerinden kurgulamak erkek şiddetine karşı mücadeleyi zayıflatırken ırkçılığı ve erkek egemenliğini güçlendirmektedir.
"Toplumun biriken öfkesinin ırkçı ve erkek egemen yaklaşım tarafından hedef şaşırtılarak, kadınların şiddete karşı güvenlik talebi üzerinden göçmenlere yönlendirilmeye çalışılıyor."
"Kaygılıyız"
Açıklama şöyle:
"Sosyal medyada ‘Sokakta göçmenler yüzünden kadın ve çocuklar güvende değil!’ yönünde ortaklaşan paylaşımlar nedeni ile göçmenlere yönelik öfke ve ayrımcılık toplum içerisinde, günden güne büyüyerek artmaya başladı. Yabancı düşmanlığının ve ırkçılığın verdiği zararları, yakın tarihten çok iyi biliyoruz ve bu nedenle kaygılıyız.
"Öte yandan aynı yaklaşım feminist örgütleri de hedef haline getirmeye çalışmakta ve göçmen erkeklerin fail olduğu erkek şiddetine karşı hareketsiz kalmakla suçlamaktadır. Feminist bir örgüt olarak KADAV erkek şiddetinin karşısında olduğu gibi ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının da karşısındadır. Son dönemde sosyal medyada en açık haliyle görünen nefret ve ayrımcılığın bu netliği bulandırmasına izin vermiyoruz.” (EMK)