İzmirli feministler, kadın cinayetlerinin son bulması ve sığınma evlerinin açılması talebiyle yaptığı basın açıklamasında kadın katlinde devlet kurumlarının, cinsiyetçi yargının ve medyanın sorumluluğuna dikkat çekti.
"Kadın katliamından hiçbirimiz muaf değiliz" diyen feministler, tüm kadınları kadın cinayetlerine karşı harekete geçmeye çağırdı:
"Mayıs'tan itibaren her akşam saat dokuzda, öldürülen kadınların çığlıklarına ses olmak için evlerimizde, balkonlarımızda, sokaklar(ımız) da düdük çalacağız. Kadın cinayetinin işlendiği illerin emniyet müdürleri hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Evlerimize işyerlerimize, sokaklara pankartlar asacağız. Gidebildiğimiz her semtte eylemler yapacağız.
Feminist-iz'in "Sokağa çık, hayır de! Kadın cinayetlerini engelle!" sloganıyla başlattığı kampanya kapsamında Şirinyer Forbes'de gerçekleştirilen basın açıklamasını Emel Dalfidan okudu.
Kadın ve çocukların yüzde 97'si şiddete uğruyor
Erkeklerin Ocak'ta 16, Şubat'ta 27 kadını öldürdüğünü belirten Dalfidan, iki ayda 25 kadının ölümünün kayıtlara intihar olarak geçtiğini söyledi.
Dalfidan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 1. Şiddet Araştırma Komisyon raporuna göre, Türkiye'de kadınların ve çocukların yüzde 97'sinin fiziksel, sözel, duygusal, cinsel veya ekonomik şiddet türlerinden en az birine uğradığını; her hafta ortalama iki kadının eski veya şimdiki eşi veya sevgilisi tarafından öldürüldüğünü belirtti.
"Ölümlere sessiz kalan, suça ortaktır"
"Kadın cinayetlerinin, münferit adli vakalar olmadığını biliyoruz. Sorumluluk üstlenmeyen, önlem almayan, cezalandırmayan ve sığınak açmayan devlete, 'Suç ortağısın' diyoruz" diyen Dalfidan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile taahhüt edilen önlemlerin alınmadığını, kâğıt üzerinde kalan her vaadin yeni bir kadın cesedi yarattığını söylüyoruz. Ve uyarıyoruz; kadın ölümleri karşısında sessiz kalan her kurumu suç ortağı olarak görüyor ve gösteriyoruz.
Herkesi, kadın cinayetlerine karşı ses çıkarmaya, hesap sormaya, reddetmeye davet ediyoruz. Bu katliamdan hiçbirimiz muaf değiliz. Bu yüzden de her seferinde biraz daha yükselecek sesimizin tonu. Ta ki çığlıklarımız, duymamakta direnen kulaklara ulaşıncaya kadar. Gelin birlikte savunalım yaşamlarımızı." (BB)