Gezi Parkı olaylarına ilişkin 255 tutuksuz sanığın yargılandığı davanın dünkü üçüncü duruşmasında 13 sanık daha ifade verdi. Aralarında üniversite öğrencilerinin de olduğu sanıklar suçlamaları reddetti, beraatlerini talep etti.
Hakim Yener Yıldırım, sanıkların savunmalarının alınmasının tamamlandığını belirterek duruşmayı 13 Mayıs Salı günü saat 09.00'a erteledi.
İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın 225 sanığı arasında 1 Haziran 2013’te Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii'ne girenler ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan yedi kişi de var.
Sanıkların tamamı 2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten bir yıl ile 11 buçuk yıl arasında değişen hapis cezaları istemiyle yargılanıyor.
“Polise sığındım, gözaltına alındım”
Cnntürk ve Hürriyet’te sanıkların ifadeleri şu şekilde yer aldı.
Mahmut Mert Baygüz: Olayların meydana geldiği sırada ben yaralandığım için polise sığındım Polise sığınmadan önce Gümüşsuyu Taşkışla'nın yanında bir diklik vardı. Polis gazla müdahale edince kaçmak için oraya tırmanırken suya düştüm, su da gazlıydı. Polise sığındım. Onlar da beni bu halde gözaltına aldılar. Otobüsün içerisindeki memura yararlı olmamı söylememe rağmen polisin tepkisi bana tokat atmak oldu. Bunun etkisiyle kafamı cama vurdum. Travma da geçirmiş olabilirim. Çünkü yüzümü yere çarpmıştım. Yaklaşık 3 saat otobüsün içinde bekletildik.
Levent Erden: Olay günü Gezi Parkı'ndaki ağaçlar için bekleyen arkadaşlara destek için oraya tek başıma gittim. Önce İstiklal Caddesi'ne gittim. Motosikletimi park ettiğim sırada kaskım başımda iken gaz fişeği kaskıma geldi. Kaskım çatladı bende düştüm. Kendime gelmeye çalıştığım sırada bir grup polis gördüm. Polislerin amiri olduğunu düşündüğüm kişi beni yanlarına çağırdı. 4-5 polis üzerime atladı ve kelepçeledi. Ekip otosuna konuldum.
“Yanlış zamanda yanlış yerdesin”
Furkan Bülent Ongan: Ben karakolda avukat huzurunda ifade vermiştim. Bu ifadem aynen geçerlidir. Ancak şunu ekleme istiyorum ki, Olay günü Taksim Meydanı'nda otobüs durağında bekliyordum. Gazdan etkilenmiştim. Polise sığındım limon sıkıp yardımcı oldular. Sivil polisler de vardı etrafta, toplu gözaltı yapıyorlardı. Beni de aldılar. Suçum yok neden beni alıyorsunuz? diye sorduğumda ise polis bana, 'Yanlış zamanda yanlış yerdesin' dedi. O sırada elimde telefonum vardı, telefonumu zorla elimden alarak hiçbir şekilde çekmememe rağmen içerisindeki bütün fotoğraf galerisini temizlediler. Özel resimlerimin hepsi silindi. Suçlamaları kabul etmiyorum.
Çağatay Karakuş: Karakolda susma hakkımı kullandım. Çünkü kendimin baskı altına alındığımı düşüncesindeydim. Gözaltı süresi bir gün olmasına rağmen üç buçuk gün bekletildik. 28 saat kadar bir süre yemek, su ve diğer ihtiyaçlarımız giderilmedi. Sonradan savcılığa getirdiler ve ben savcılıkta avukat huzurunda ifade verdim. O ifadem aynen geçerlidir. Olay yerinde bulunan insanlara yasalara uygun herhangi bir ihtar yapılmadı, 'dağılın' uyarısında bulunulmadı. Bir anda herkesi aldılar. Benim üzerimde suç teşkil eden herhangi bir şey olmamasına rağmen ters kelepçe yapıldım. Bizi tam üç buçuk saat yeni yapılan köprünün içinde beklettiler. Suçlamaları kabul etmiyorum
“Köfte yemeye çıkmıştım"
Can Özhan: Taksim Meydanı'nda eşimle birlikte faturasını sunduğum otelde müşteri olarak kalmaktaydım ve dışarıya köfte ekmek yemeye çıkmıştım. Eşim otelde kalmıştı. Sonrasında ifademde belirttiğim şekilde oldu. Ben olay mahallinde görevlilerin 'dağılın' tarzında herhangi bir uyarısını duymadım ve yapılmadığını düşünüyorum. Salonda sanık olarak Mahmut Mert Baygüz'ün yaralı halini gördüm ama nasıl yaralandığını görmedim. Olay sırasında ben de polisler tarafından darp edildim ancak kimin darp ettiğini bilmiyorum. Muayene için götürüldüğüm Haseki Hastanesi'nde hekimle yalnız kalamadık, bu hakkımız bize kullandırılmadı.
Umur Arslan Eraslan: Arkadaşlarımla Beşiktaş’ta buluştuk. Yemek yemek için Taksim’e gittik. Hamburger yerken gözaltına aldılar ve buralara kadar geldi. Üzerimde şort, tişört, cep telefonu ve cüzdanım vardı. Eyleme katılmadım.