Fotoğraf: Sosyal medya
Ankara Altındağ’da Battalgazi Mahallesi’nde önceki gece Suriyeli bir gencin mahalledeki iki genci bıçaklamasının ardından başlayan gerginlik dün gece (11 Ağustos 2021, Çarşamba) Suriyelilere yönelik ırkçı saldırılara dönüştü.
Suriyelilerin evleri ve dükkânları taşlandı. Irkçı saldırıya ilişkin toplumsal muhalefetten tepkiler geldi. Halkevleri’nden, Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP), Emek Partisi’nden (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi’nden (TÖP), Sosyalist Dayanışma Platformu’ndan (SODAP) ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nden (ESP) yapılan açıklamalarda, provokatif yaklaşımlara prim verilmemesi gerektiği üzerinde duruldu.
Halkevleri: “Katliamların değil insanlığın ülkesi”
Halkevleri açıklaması şöyle:
Haftalardır mülteciler üzerinden geliştirilen ırkçı söylemler kanlı meyvesini verdi. Bugün bütün gün sosyal medyada dolaşan provokatif videoların bu ortamı sağlamak için belirli çevrelerce yayıldığına şahit olduk. Bu gece Ankara-Altındağ ilçesinde mültecilerin ev ve işyerlerine yönelen kitlesel yağma, talan ve linç hareketleri, ülkemizin nasıl bir karabasan içine sokulduğunun göstergesidir.
Yirmi yıldır bölgemizdeki her emperyalist işgal ve savaşın içinde yer alan AKP iktidarı, meydana gelen insanlık trajedilerinin ve mülteci akınlarının bizzat sorumlusudur. İktidarın yanı sıra bütün bu savaşlara, tezkerelere destek veren ve mülteciler konusunda sorumsuzca davranan muhalefet de bu yaşananlardan sorumludur.
Bir yanda emperyalistlerden birkaç milyar euro destek almak ve sermayeye ucuz işgücü sağlamak için mülteci akınlarına göz yuman, hatta kışkırtan AKP, diğer yanda mülteci düşmanlığını iktidar stratejisi haline getiren muhalefetin pespaye zihniyeti. Bu ikisine de mahkûm değiliz.
Kanlı linç gösterilerinin insanlığımızı kirletmesine, bizleri bütün iyi değerlerimizden kopararak ülkemizin katliamlar ülkesi haline gelmesine müsaade etmeyeceğiz. Irkçılığın, gericiliğin, faşizmin iktidarı yıkılana kadar mücadele edeceğiz.
HDK: “Acil önlem alın”
Halkların Demokratik Kongresi’nden (HDK) yapılan açıklamada da şöyle denildi:
“Halkların Kardeşliği Irkçılığa Dur Diyecektir! Altındağ’da yaşananlara karşı iktidarı uyarıyoruz!
"Göçmenler karşısında takınılan ikiyüzlü politikalar iktidarın yayılmacı savaş politikalarının sonucudur. Biz emekten, demokrasiden ve barıştan yana olanlar hem dünya hem de ülke tarihinden çok iyi biliyoruz ki kitleleri işsiz, aç ve güvencesiz bırakan iktidarlar kendilerine dönük tepkileri, muhalefeti bertaraf etmek için her zaman bir “öteki” yaratmışlardır. Orman yangınları esnasında Kürt olan bu “öteki” bugün Suriyeli göçmenler olagelmiştir.
"Pogrom kalkışması iktidardan bağımsız değildir. Yaratılan düşmanlaştırıcı ortamdan nemalanmaya çalışan herkes bu tehlikeli gidişin altında kalacaktır. Bizler, Avrupa’nın ve Akp-Mhp iktidarının Ortadoğu halkları üzerinden güç devşirmesine izin vermeyeceğiz.
"Yetkilileri acil önlem almaya, yaşatılanların sorumlularını açığa çıkarmaya, bu tehlikeli yönelime son vermeye çağırıyoruz. Halkları birbirine kırdıran ikiyüzlü emperyal politikalarınızı teşhir ediyor, Altındağ halkı başta olmak üzere tüm Türkiye halklarını ırkçı, düşmanlaştırıcı kışkırtmalardan uzak durmaya davet ediyoruz."
EMEP: “Irkçılığa karşı birlikte mücadele edelim!”
EMEP şöyle seslendi:
"Belli dönemlerde kimi haber siteleri ve belli sosyal medya hesapları üzerinden, mülteci düşmanlığını körükleyen, ırkçılığı büyütecek paylaşımları kaygıyla takip ediyoruz. Bu durum, burjuva siyasi parti ve faşist akımların ırkçı şoven propaganda ile düşmanlığı kışkırtmasının öngörülen sonucudur. Bunun somut örneğini Ankara Altındağ’da gördük. Emekçiler bu ırkçı şoven kışkırtmalara prim vermemelidir.
"AKP’nin çözüm odaklı bir mülteci politikası olmaması, Türkiye’nin ABD’nin jandarmalığı ve AB’nin göçmen deposu olma görevini üstlenmesi temel sorunların başında geliyor. Askeri önlemlerin, sınırlara utanç duvarları örmenin göçü engelleyememeğini, insan tacirlerinin sömürüsünü artıracağı uyarısını daha önce de ifade etmiştik.
"Bugün tarihin bizi haklı çıkardığını görerek uyarımızı tekrarlıyoruz; ırkçılık sorunu çözmez, derinleştirir! Sorunun derinleşmesini sağlayan bir diğer yan ise, mültecilerin kayıtsız, güvencesiz bir şekilde Türkiye’de yaşamasına neden olmaktır. Milyonlarca insanın ülkesini terk etmesine sebep olan devletler sorumluluk almamakta, göç yalnızca savaş bölgelerine yakın olan coğrafyalarda kalmaktadır.
"Geri Kabul Anlaşmasının iptali gerçekleşmeden, Türkiye göçmen deposu olmaya devam edecektir. Milyonlarca insanın göç etmesine sebep olan devletler göçmenlere kapılarını açmak zorundadır!
"Geri Kabul Anlaşmasının iptali ve savaş suçlularının kabul edilmemesi talebimizi defalarca dile getirdik. Öte yandan kimi medya organları ve belli başlı sosyal medya çevrelerinin Türkiye’nin hemen her yerinde maalesef sıradanlaşan binlerce adi suç arasında bir mülteci fail bulunca bunu düşmanlığı körüklemek üzere kullanıyor.
"Ankara Altındağ örneğinde olduğu üzere bu bir linç kampanyasına dönüşebiliyor. Kimi gruplar bu durumları mülteci avına dönüştürecek provokasyon için tetikte bekliyor. Halkımız bu oyuna gelmemelidir. Karşılıklı entegrasyon politikaları yürütülmeden ırkçılık tırmandırılarak gerçek bir çözüm üretilemez. Kriz derinleştikçe, ırkçılık yaygınlaştıkça kriz yine halkları, emekçileri, kadın ve çocukları vuracak. Sömürü katmerlenerek artacak.
"Emek Partisi olarak bir kez daha yineliyoruz, bizleri birbirimize kırdırarak servetlerine servet katanların ırkçılık tuzağına düşmeyelim. Sorumluluk Taliban’dan kaçanlarda değil, AKP’nin göç politikasındadır. Savaş suçluları ile sivil halk arasında ayrım yapılabilmeli, savaş suçlusu şüpheliler uluslararası mahkemelerde yargılanmalıdır.
"Savaş mağdurlarına, yoksullara değil emperyalistlere karşı öfkemizi büyütelim. Mültecilere denizde yüzmeyi değil botlarda can vermeyi reva gören insanlık dışı anlayışı eleştirelim. Marx 21. Yüzyılda da yolumuza ışık tutmaya devam ediyor. Gelin bu yolu birlikte yürüyelim; ‘İnsan kalmanın tek yolu, insanlık dışı bu sisteme karşı savaşmaktır!"
TÖP: “Irkçılık değil barış ve kardeşlik kazanacak!”
TÖP’ün Twitter hesabından yaptığı açıklamada şöyle denildi:
“Bir süredir egemen blok tarafından koordineli bir şekilde yükseltilen ırkçılık fiili saldırılara dönüştü. Altındağ’da ırkçı güruh ev ve iş yerlerine saldırıyor. İktidarın kolluk güçleri olan biteni izlemekle yetiniyor, muhalefet bu politikalara destek oluyor. Irkçılık değil barış ve kardeşlik kazanacak!”
SODAP: Suriye'de barışı tesis edin
SODAP’ın Twitter hesabından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Ankara Altındağ’da Suriyelilere yapılan saldırılar, tarihimize ancak 6-7 Eylül gibi utançla yazılacaktır. Yapılması gereken Suriyelilere saldırmak değil, Suriye’de barışın tesis edilmesi için cihatçı çetelere verilen desteğin geri çekilmesidir!”
ESP: "Lanetliyoruz"
ESP’nin sosyal medya hesabından paylaştığı açıklamada “Altındağ’da canlı yayın pogrom izliyoruz. Mülteciler kardeşimiz, bu ırkçılık ateşini harlayanlar, pogromu hazırlayanlar ve ona katılan kitleler ise düşmanımızdır. Karşı ateşimizi hazırlayana kadar işçi sınıfı ve ezilenler olarak görevimiz en azından bu alçaklığı lanetlemektir” denildi.
"Nefret iklimi mültecileri hedef haline getiriyor"
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri de şu açıklamayı yaptı:
"Mülteciler ile ilgili politikalarını siyaset malzemesi haline getiren iktidar, sorunların çözülmesi yerine, sorunun kaynağı haline gelmiştir. Uluslararası sözleşmeler ve insan hakları hiçe sayılıyor; bölge sorunlarına askeri müdahaleler, çatışma temelli politikalar bölgedeki kaosu derinleştiriyor, milyonlarca insanın yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmasına neden oluyor.
"Hükümetin yarattığı nefret iklimi Türkiye’deki mültecileri hedef haline getiriyor. İnsan hakları evrensel bildirgesinin 14. maddesine göre herkes uğradığı zulüm sebebiyle başka memleketlere iltica etmek ve bu memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkına sahiptir. Oysa Türkiye Hükümeti komşu ülkelerden topraklarına ulaşan insanların “mültecilik” hakkını tanımıyor. Türkiye Hükümetinden İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 14. Maddesini uygulamasını talep ediyoruz."
Mülteci Hakları Derneği'nden yapılan açıklamada da mülteci düşmanlığına dikkat çekildi, sağduyu çağrısı yapıldı.
(EMK)