Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Rapor bülteni ekibi, Maraş merkezli iki büyük deprem sonrası İstanbul'daki olası depreme dair İstanbul Planlama Ajansı'nın (İPA) hazırladığı “İstanbul’un Kapısındaki Kriz: Deprem” başlıklı raporu inceledi. Detayları paylaştı.
İPA'nın raporu, İstanbul’daki olası bir depreme dair önemli veriler sunuyor.
Rapor bize ne söylüyor?
- Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelmesi öngörülen deprem, kentin en önemli risklerinden biri.
- Raporda olası bir depremde İstanbul’da sadece yapı stokunda değil, altyapı sistemlerinde de önemli hasarlar meydana geleceği ifade ediliyor.
- İstanbul’da gerçekleşecek olası bir depremin yıkıcı etkilerini çok boyutlu değerlendirmek gerekiyor: Taşkın, heyelan ve tsunami…
Avrupa yakası daha riskli
- İstanbul’daki depremin yıkıcı etkileri Avrupa Yakası’nda Haliç ile Küçükçekmece Gölü arasındaki geniş bölgede; sahil hattında Bakırköy, Zeytinburnu, Fatih ilçelerinde ve meskûn nüfus yoğunluğu yüksek olan Bahçelievler, Güngören, Bağcılar, Esenler, Bayrampaşa ve Küçükçekmece ilçelerinde önemli oranda artıyor.
- Anadolu Yakası'nda ise bu risk sahil şeridi boyunca, özellikle eski yapı stokunun yoğun olduğu alanlarda öne çıkıyor.
İstanbul’u bekleyen olası riskler neler?
- İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı’nca PERA Hızlı Tarama yöntemiyle yapılan güncel tahminler doğrultusunda İstanbul’da 7,5 büyüklüğündeki senaryo depreminde 86 bin binanın ağır ve üzeri hasar alacağı öngörülüyor.
- Güncel çalışmalara göre İstanbul’da gerçekleşecek 7,5 büyüklüğünde bir depremde hafif, orta ve yüksek hasarlı bina rakamının 500 bine ulaşacağı öngörülüyor.
- 2019 yılı hasar tahmin çalışmalarına göre olası bir depremde İstanbul’da 48 bin binanın ağır, 146 bin binanın orta hasar alacağı tahmin ediliyor.
- Deprem sonrası meydana gelmesi olası bir tsunami nedeniyle Marmara Denizi’ne kıyısı bulunan tüm ilçeler ek risklere maruz kalabilir. Kıyılarda yer alan balıkçı barınakları, yeşil ve kamusal alanlar ve dere ağızları tsunami karşısında hasar görebilirliği yüksek bölgeler.
- Depreme dayanıksız yapılar için riskli alan kararlarına benzer biçimde heyelan ve taşkın alanlarında da riskli alan ilan süreci başlatılmasını öneriliyor.
Mevcut düzenlemeler, uygulamalar ve sorun alanları neler?
- 1999 yılında gerçekleşen Marmara Depremi’nde verilen kayıpların ekonomik değeri 5 ile 13 milyar dolar arası olarak ölçümlenirken, deprem sonrası ülkenin en gelişmiş bölgesinin aynı zamanda en çok deprem tehlikesine maruz alanlardan biri olması önemli bir tartışma noktası.
- Çalışmada riski azaltması beklenen imar afları, yönetmeliğe uymadan yapılmış yapıların yasallaşmasına olanak sağlayarak mevcut kırılganlıkları daha da derinleştirdiği ifade ediliyor.
- 2003 yılından günümüze çıkartılan yedi imar affının riskli yapıların dönüştürülmesinde önemli bir zafiyeti ortaya çıkardığının altı çiziliyor.
- Raporda İstanbul’daki kentsel dönüşüm faaliyetleri kullanılarak deprem söyleminin araçsallaştırıldığı ve bu durumun rant ve arazi değerlerinin artışına neden olduğu belirtiliyor.
- İstanbul’da yapılaşmış alanlar içinde (140.680,6 hektar) alan bazlı kentsel dönüşüm uygulamalarının gerçekleştiği alan (4.964,8 hektar) oranı yüzde 3,5.
Kentsel dönüşümde önceliklendirme doğru yapılıyor mu?
- Rapora göre, kentsel dönüşüm planlanırken tutarlı bir önceliklendirme yapılmıyor. Riskli bölgelerde beklenenin aksine kentsel dönüşüm faaliyetleri daha az. Örneğin; hasar görme riski yüksek yapılar Avrupa Yakası’nda Haliç’in batısı boyunca yaygın olmasına rağmen bu hatta kentsel dönüşüm faaliyetleri son derece sınırlı.
- Kentsel dönüşüm uygulamaları en çok Kadıköy, Eyüpsultan, Maltepe, Kartal, Pendik, Küçükçekmece ve Esenyurt ilçelerinde yoğunlaşıyor.
- Bayrampaşa ve Kâğıthane ilçelerinde toplam riskli yapı sayısı az olmasına rağmen kentsel dönüşüm görece daha yoğun gerçekleşiyor.
İBB’nin depreme yönelik faaliyetleri neler?
- İBB Stratejik Planı’nda depreme yönelik üç hedef bulunuyor:
1- İstanbul’un afete dayanıklılığını artırmak.
2- Kentsel dönüşüm hizmetlerini daha şeffaf ve katılımcı yöntemlerle gerçekleştirmek.
3- Müdahale kapasitesini ve toplumsal farkındalığı teknolojiden faydalanarak geliştirmek.
- Güncel risk durumunu anlamak için “Hızlı Tarama Yöntemleriyle Bina İncelemesi” ve “İstanbul Yenileniyor Platformu” çalışmalarının başladığı ifade ediliyor.
- “Ruhsatlı Yapıların Dönüşümü Plan Notu” çalışması ile riskli yapıların dönüştürülmesi teşvik ediliyor. Yapılaştığı dönemde yürürlükte olan imar planına ve imar mevzuatına uygun bir şekilde ruhsat alarak yapılaşmış, günümüz itibariyle deprem riskine maruz olan binaların imar hakları kendi dönemindeki koşullara göre korunabiliyor.
İstanbul’un afetlere yaklaşımı nasıl olmalı?
İPA tarafından hazırlanan “Vizyon 2050 Strateji Belgesi”, (1) Yönetişim ve Demokrasi, (2) Ekonomi ve Kalkınma, (3) Ekoloji ve Çevre, (4) Kentsel Yapılı Çevre, Ulaşım ve Altyapı ve (5) Toplumsal Refah ve Adalet ana başlıklarında yaşanabilecek krizleri öngörerek İstanbul için bir gelecek planı ortaya koymayı hedefliyor.
Bazı öneriler
- İstanbul Konut Ofisi ve Deprem Yenileme Fonu oluşturulmalı.
- Konut Ofisi ile işbirliği kurularak riskli binaların dönüşümü için finansal olanaklar geliştirilmeli.
- Yerel yönetimlerin çeşitli vergilendirme yöntemleriyle kentsel yenilemeyi sağlayabilmelerinin önü açılmalı.
- Kentsel dokunun doğal alanlara doğru genişlemesi önlenmeli ve kapsamlı bir dönüşüm süreci yürütülmeli.
- İmar planları kentin yerleşik alanlarında, yapı yoğunluğunu artırmadan, nüfus yoğunluğunu artırmak üzere güncellenmeli.
- Kentsel dönüşüm, sadece binaları yenilemek için değil, yaşam kalitesini artırmak üzere kullanılmalı.
- Kentsel dönüşüm süreçleri kentin alt ve üst yapısına yeni yükler getirmek yerine, mevcut yükleri azaltacak şekilde planlanmalı.
(EMK)