Fotoğraf: Halis Kalkan / AA
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı merkez üssü Maraş'ın Pazarcık ilçesi olan ve toplamda 10 kenti etkileyen AFAD'a göre 7,4, Kandilli Rasathanesi'ne göre 7,5 büyüklüğündeki depreme dair paylaşımlarla ilgili "harekete" geçti.
Başsavcılık yaptığı açıklamada, yanlış veya doğruluğu bulunmayan, çarpıtılmış, gerçeğe aykırı bilgileri sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla yayan "dezenformasyon" niteliğindeki yorum, beyan ve açıklamalara ilişkin paylaşımlarla ilgili olarak resen soruşturma başlatıldığı belirtildi.
EGM'den 13 kişiye soruşturma
Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) de Maraş depremiyle ilgili 13 sosyal medya hesabı yöneticisi hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu. İşlem gerekçesi EGM'ye göre "sosyal medyada korku ve panik yaratmak amacıyla provokatif paylaşım" yapılması.
Ancak EGM açıklamasında provokatif paylaşım yapmakla suçladığı 13 kişinin eylemine yönelik bir bilgi paylaşmadı.
EGM’nin konuyla ilgili yazılı açıklaması şöyle:
“Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca, kanunların verdiği yetki çerçevesinde, suç ve suçlularla mücadele amacıyla, internet ortamında 7/24 esasına göre sanal devriye faaliyetleri yürütülmektedir.
“Yürütülen sanal devriye faaliyetleri kapsamında; sosyal medya platformları üzerinden yardım çağrısında bulunan vatandaşlarımızın adres ve lokasyon bilgileri ivedilikle tespit edilerek ilgili birimlerle koordinasyon kurulmaktadır.
“Ayrıca Kahramanmaraş/Pazarcık merkezli depreme ilişkin sosyal medya platformlarında, vatandaşlarımız üzerinde korku ve panik yaratmak amacıyla provokatif paylaşımlarda bulunduğu değerlendirilen 13 hesap yöneticisinin tespiti yapılmış, ilgili birimlere gönderilmiştir.”
Polisin sanal devriyesi hukuki değilSosyal medya, Emniyet Siber Suçlarla Mücadele Başkanlığı ve şubelerince sürekli takip ediliyor. Adına “sanal devriye faaliyeti” deniliyor. 2017 başında “sosyal medya hesaplarının” EGM’dekurulmuş olan “Siber Suçlarla Mücadele” birimi vasıtasıyla takip altında olduğu, [email protected] adresine sanal ortamda kim isterse ihbar ve şikayetlerde bulunulabileceği kamuoyuna açıklandı. Hemen ardından OHAL kapsamında kabul edilen 680 sayılı KHK ile bilişim suçlarını takip için “sanal ortamda araştırma yapmak hususunda polise yetki” verildi. OHAL dönemi bitince 680 sayılı KHK Meclisin onayı ile tıpkısının aynısı olan 7072 Sayılı Kanunla, kanunlaştı. Bu kapsamda örneğin Cumhurbaşkanına veya devletin herhangi bir kurumuna “hakaret içerikli olduğunu değerlendiren paylaşımlar” olduğuna karar verilirse emniyet “suçu önleme faaliyeti” çerçevesinde rapor düzenleyip yetkili Cumhuriyet Savcılığına gönderiyor. Savcılık da iddianame düzenleyip dava açıyor. Ancak polise sanal ortamdaki sosyal medya hesaplarının takibi hakkındaki bu “kanuni” yetki düzenlemesi Anayasa Mahkemesi’nin 19 Şubat 2020 tarihli kararı ile iptal edildi. Anayasa Mahkemesi kararına göre; internet abonelerine ait kimlik bilgileri kişisel veri niteliğinde. Ancak yasa ile polise sanal ortamda araştırma yapma yetkisi verildiğinden kişisel veri niteliğindeki internet abonelerine ait kimlik bilgilerinin polis tarafından elde edilmesine imkân tanınıyor. Dolayısıyla kanunla kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sınırlama getirilmiş oluyor. Anayasa’nın 20. maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. |
(HA/TY)